30-Kerkenez Dongwon'un Ölümü

Start from the beginning
                                    

Sehun onu onaylayıp yatağa attı kendini. Sevgilisinin hızlı hareketlerle sağda solda duran eşyaları toplamasını izledi. Birkaç gömleği katlamasını, traş makinesini güç bela çantasına sokmasını ve beceremediği her şey için sinirle miyavlamasını.

Wu Jongin hayatının güneşiydi. Onun olmadığı zamanları biri sorsa hatırlayamayacak gibi hissediyordu kendini. Sanki hayatının ondan öncesi zifiri karanlıktı. Şansı için şükrederken yan döndü ve dirseğinden destek alarak çenesini avcuna yasladı.

"Jongin?"

Kedi çocuk üzerine oturduğu bavulu kapatmaya çalışırken nefes nefese cevap verdi.

"Yardıma ihtiyacım olup olmadığını soracaksan eğer var. Gel de şunu kapatmama yardım et."

Sehun gülerek ayaklandı ve bavulun üstünde oturan kedi çocuğun alnını yumuşakça öptü.

"Hayır, seni seviyorum diyecektim."

*********

"Japonya'nın bu kadar soğuk olduğunu unutmuşum resmen."

Jongin titreyerek atkısına biraz daha sokulduğunda sevgilisi üşütmesinden endişelenmeye başlamıştı. Kedi çocuk çok çabuk hasta oluyor ve hastalığı zor atlatıyordu. Bir keresinde tam 1 hafta yataktan kalkamamıştı, Sehun o zamanları düşününce bavulları biraz daha hızlı çekerek apartmana girdi.

Asansörden indiklerinde Jongin koşarak evin kapısını açtı ve içeri girerken ayakkabılarını fırlatırcasına çıkarıp koştu.

"Soğuktan çişim geldi ya! Altıma edeceğim!"

Sehun gülümseyerek bavulları yatak odasına bıraktı ve ne olur ne olmaz diye evi dolaştı. Bu babasından kalma bir alışkanlıktı. Uzun süre evden ayrılacağı zaman ve uzun süre sonra eve döndüğünde mutlaka her odayı gezip kontrol ederdi. Alarm ve güvenlik vardı, bir şey olacağı yoktu mutlaka ama yine de böyle daha eve hakim hissediyordu. Evin babası gibi.

"Ee buldun mu bir şey?"

Ellerinin suyunu kazağına silerek kanepeye yayılan sevgilisine anlamayan gözlerle baktı büyük olan.

"Anlamadım?"

"Evi geziyorsun ya, buldun mu bir şey?"

Sehun sinsi sinsi sırıtarak kanepeye yaklaştığında Jongin'in kaçması için vakit artık çok geçti. Arka taraftan üstüne atlayan sevgilisinden kaçamayan kedi çocuk kahkahalarla onu itmeye çalıştı ama beceremedi.

"Evet en sevdiğim kanepeme tünemiş bir kedicik buldum!"

"En sevdiğin her şey ben olmak istiyorum ya kanepe ya ben. Oh Sehun çabuk seç!"

"Kanepe diyorum ben."

Jongin hırsla onu halıya attı ve kafasının altında duran yastığı alarak sımsıkı sarıldı.

"Üzgünüm bebeğim kanepen seni benimle aldatıyor."

*****

Tatil biteli aylar olmuştu. Jongin iyiden iyiye Sehun'un evine yerleşmiş onunla yaşamaya başlamıştı. Senenin başında Taemin ile tuttuğu evde duran ve kendisine ait olan mobilyaları da satmıştı. Baekhyun ve Yifan'a sürekli yaşadığı travmadan dolayı yalnız kalmaktan korktuğunu ve Sehun'a kira ile faturalarda kendi payına düşeni ödediğini söylüyordu. Kötü bir ev arkadaşı deneyiminden sonra ailesinin ona bu konuda karışmayacağını biliyordu. Karışmadılar da.

Beraber erkenden uyanıp kahvaltı yapıyorlardı. Sehun sevgilisini okula bıraktıktan sonra otele gidiyordu. Jongin Sehun'un çıkış saatine kadar oyalanıyordu kütüphanede. Daha sonra beraber eve dönüyorlardı. Günleri rutin ama güzel geçiyordu. Gecelerin daha renkli olduğunu söylemeye gerek yoktu elbette.

Jongin çalan telefonuna uzandığında saat henüz sabahın 8'i ve günlerden cumartesiydi.

"Efendim? Baba?"

Yeni uyandığı için boğuk olan sesi kısık çıksa bile yanında uyuyan çıplak adamı uyandırmıştı. Sehun saati kontrol ettikten sonra endişeyle sevgilisine baktı. Jongin birkaç şey söyleyip telefonu kapattığında yüzü oldukça donuktu.

"Ne olmuş Jongin? Yifan mıydı arayan?"

"Evet. Babamın eskiden bir ortağı vardı, işleri büyütmek isteyince restoranı bırakmıştı hatırlıyor musun?"

Sehun gözlerini kısarak düşündü.

"Kerkenez Dongwon mu?"

"Öyle deme, dün gece kalp krizi geçirip ölmüş. Babamlar cenaze için buraya geliyormuş."

Sehun bir zamanlar sık sık şarap içmek için evine gittiği adamı düşündü, ölmüş müydü? Son zamanlarda bu kadar ani bir ölüm haberi alıp almadığını sorgulamıştı. Hafızası etrafında olup bitene çok kapalıydı sanki.

"Ne zaman burada olacaklar? Eşyalarını senin odana koyalım."

Jongin ayaklanıp askılığın üzerindeki kotunu giymeye başladı.

"Öğlen burada olurlar. Otelde oda ayarlarız sorun olmaz."

Sehun da yataktan kalktığında kafasını sallayarak reddetti.

"Öyle şey mi olur? Benim en yakın arkadaşlarım ve senin ailen. Hem en fazla birkaç gün kalıp dönerler muhtemelen. Burada kalsınlar işte."

Jongin durup sevgilisine baktı. Uzunca bir süre baktı hem de. Sadece iç çamaşırı vardı üzerinde, henüz dün gecenin izleri vücudunun her yerindeydi. Göğsünde bir tırnak izi vardı. Ailesinin şu durumu görse, bu izlerin Jongin'e ait olduğunu anlasa neler yapabileceğini düşündü. Yakalanmaları an meselesiyken bu eve nasıl gelebilirlerdi ki?

"Olmaz Sehun. İlla ayıp olur diyorsan yemeğe falan alırız. Yerimiz yok deriz. Çok zor değil."

"Bunu Baekhyun'a sen söylersin o zaman. Beni döver."

"Tamam söylerim. Aldırma bana, göze alamıyorum sadece. Hem biliyorsun bizimkiler böyle şeyleri pek takmaz. Zaten muhtemelen babam gelmişken kontrol edeyim diye sürekli restorana gider."

Sehun sevgilisine yaklaştı ve çıplak beline kollarını sardıktan sonra saçlarını okşadı.

"Nasıl istersen öyle olsun bebeğim."

*Bazen felaket 'geliyorum' der.

************

Merhaba bebikler nasılsınız iyisinizdir işalla ben de iyiyim teşekkürler. Bölümün bu kadar gecikmesinin sebebi çok geçerli bir ailevi sorundu malesef evet ara sıra girdim fic okudum oy verdim yorum da yaptım ama bunlar fic yazmakla aynı şey değil aman zaten yazmasam da olurdu çok nitelikli bir bölüm değildi. Artık beklediğimiz birkaç şey gerçekleşecek bence bunu siz de anlıyorsunuz. Bu fici küflenmeden final yapacağım biliyorum sıkıldınız, yapmam gerek. Sizin için nasıl gidiyor bilmiyorum ama ilk uzun soluklu ficimdi ve bir sürü saçma hatayla dolu, yine de seviyorum. Neyse ne saçmalıyorum ya vasattı ama işalla okurken öf dememişsinizdir sizi seviyorum miyav.

Hello Kitty//SekaiWhere stories live. Discover now