2-Seulgi

6.1K 537 204
                                    

Wu ailesi kuzen Tao'nun nişanından döndüklerinde yorgunluktan ölüyordu.

Tüm akşam Jongin akrabaların kucağında gezip itinayla mıncıklanmış, ailenin yeni üyesi olarak hediyelere ve iltifatlara boğulmuştu. Yifan ve Baekhyun onun fazla temastan hoşlanmadığını bildikleri için sık sık tedirgin olmuş ve belli etmeseler bile her an biri onu öpecek, mikrop kapacak ya da canı yanacak diye korkmuşlardı. Özellikle Yifan oğlunu kendisi kucağına alırken kırılacak diye endişelenirken Tao'nun müstakbel eşi Fei onu kucağında zıplatmaya kalkınca neredeyse kalp krizi geçirecekti, neyse ki Jongin tam zamanında rahatsız olup çığlığı basmış babasının güvenli kucağına atmıştı kendisini.

Baekhyun onları yarı baygın bir şekilde yatak odasında bırakıp duşa girdi. İstediği tek şey bir an önce temizlenip rahat yatağına kavuşmaktı. İşe başlamadan önceki son haftasını evde dinlenerek geçirmek istiyordu. Oğlunu bırakmak zor gelse de restoranın Hongdae'deki şubesi o olmadan biraz zorlanıyor gibiydi. Bir an önce güvenilir bir bakıcı bulması gerekiyordu.

Sıkıcı düşünceleriyle beraber kısa ama rahatlatıcı duşunu tamamladı. Beyaz pofuduk bornozunu giyip kafasına havluyu sardı ve yatak odasına geçti.

Yatakta böyle dünya harikası bir manzarayla karşılaşacağını bilse duştan biraz daha erken çıkardı. Yifan sadece siyah kumaş pantolonuyla yatağa enine uzanmıştı.

Baekhyun onun bronz teninin, herbiri ayrı bir hikayeye sahip dövmelerinin harika göründüğünü düşündü ama asıl detay Jongin'di. Ufaklık sadece beziyle babasının geniş göğsüne uzanmış ellerini kafasının altında birleştirmiş mırlayarak uyuyordu. Muhetemelen Baekhyun duştayken hem babasının üstünü hem de kendi üstünü kusarak kirletmişti. Genç adam onların bu tatlı halini ölene kadar izleyebileceğini düşündü. Komodinin üzerinden telefonunu alarak birkaç güzel fotoğraf çekti ve bornozunu çıkarmadan kocasının yanına kıvrıldı. Evlerine böyle bir mutluluk getirdiği için Jongin'e minnettardı.

♡♡♡

Sehun omzunda yatan genç kızın saçlarını yavaşça okşamayı bırakıp saate baktı. Çoktan akşam olmuştu ve Seulgi'yi uyandırması gerekiyordu.

"Seulgi-ah, uyan bebeğim." Korkmasın diye sessizce bacağına elini koyup sallarken yakınındaki güzel yüze bakacağım diye gözleri şaşı olmuştu.

Seulgi huzursuz bir surat ifadesiyle uyanıp Sehun'un rahat omzuna biraz daha sokuldu.

"Lütfen Hunnie. Biraz daha uyuyayım. Beş dakikacık?"

Sehun her ne kadar onun gitmesi gerektiğini bilse de kıyamayıp izin verdi 5 dakika daha. O sırada yan taraftan gelen telefonun sesiyle genç kızı uyandırmamak için hızla atılıp çağrıya cevap verdi. Arayanın kim olduğuna bile bakamamıştı.

"Efendim?"

"Nasılsın Sehun?"

"Ah, iyiyim Baekie. Sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim. Senden bir şey rica etmek için aramıştım."

"Tabii, elimden gelecek bir şeyse yardımcı olurum."

"Biliyorsun, bugün Yifan'ın doğum günü. Ben de ikimize başbaşa bir yemek ayarlamıştım ama Jongin'e bulduğum bakıcı aniden gelemeyeceğini söyledi. Ben de yemeği iptal edemem uzun süredir başbaşa bir şey yapmadık. Rica etsem Jongin'e bu akşam bakabilir misin? Sehun lütfeeeeen?"

"Yalvarman bile saçma. Tabii ki bakarım. Karşılığında ne alacağım? Biliyorsun Jongin çok yaramaz ve benden nefret ediyor."

"Çıkarcı. Şu an yanında Seulgi'nin olduğunu arayıp annene söylemeyeceğim karşılığında. Nasıl anlaşma? Bence temiz."

Sehun annesinin bunu duyarsa yapabileceklerini düşünüp sertçe yutkundu. Baekhyun kesinlikle şerefsizin önde gideniydi.

"Nefret ediyorum senden. Umarım üstüne şarap dökersin bu gece."

"Bende seni seviyorum Sehun-ah. Bir saate kadar Jongin'i bırakırım sana. Görüşürüz."

Ve tabii ki Sehun daha cevap veremeden telefon yüzüne kapanmıştı. Şu an içinde beliren en baskın duygu acıma duygusuydu. Zavallı Yifan'a tüm hayatını o şerefsizle geçireceği için acıyordu. Gerçi Yifan'ın evlenmeye ikna etmek için Baekhyun'un kapısında yattığı gün sayısı da az değildi. Kaşınmıştı işte.

Omzundan kalkan Seulgi ile etrafa baktı. Bu kız ne zaman eve gelse her yeri darma duman ediyor sonra da toplamadan gidiyordu.

"Seulgi şu salonu toplamama yardım et. Her defasında içine sıçıp kaçıyorsun ama bugün izin veremem. Baekhyun gelecek birazdan. Jongin'i bana bırakacakmış."

Seulgi oflaya puflaya cips poşetlerini ve marşmelov kutularını toplarken surat asıyordu. Bu sefer kaytaramamıştı.

"Okulun nasıl gidiyor?"

Güzel kız omuz silkip yeni kalktığı için hala boğuk olan sesiyle cevap verdi.

"Şimdilik iyi. Lisans zamanı çok bunalmıştım ama yüksek lisans daha eğlenceli geliyor. Zaten az gidiyorum okula. Tek sorun seni özlemem sanırım. Her günümü yanında geçirmek istiyorum."

Sehun da aynı hislerle boğuşuyordu ama bunu ona söyleyecek kadar cesur değildi. Sadece elindeki bardağı masaya bırakıp ikizine sımsıkı sarıldı.

Seulgi gittikten sonra Sehun yatak odasını ve mutfağı da temizledi. Saat zaten çok geç olmuştu. Jongin'i biraz oyalar sonra uyuturum, saati gelince ailesi gelip alır diye düşünüyordu. Unuttuğu şey, bu hayatta hiçbir şeyin onun planladığı gibi gitmemesiydi.

Hello Kitty//SekaiWhere stories live. Discover now