33.BÖLÜM:GERÇEK BİR EFSANE

18K 735 35
                                    

Merhaba! Yeni bölümle karşınızdayım. Kendinize iyi bakın. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.

*****

Şekil değiştireni öldürmemizin üzerinden günler geçmesine rağmen Pars'ın morali bozuktu. Kendini toplaması uzun sürerse bu sıkıntı olabilirdi. Vampirlerden ses yoktu ama büyük bir şey planlıyor olabilirlerdi. Bu arada kafenin onarımı tamamlanmıştı. Eşyalar yerleştirildikten sonra geri dönecektik. Bir yanım mutlu olsa da penceremden bakınca bu huzur veren manzarayı göremeyecek olmak üzüyordu. Annemin defterinin arkasındaki efsaneler kısmını açtım. Bu efsaneleri okumayı seviyordum ama biraz korkmuyor değildim. Çünkü çoğunun gerçek olduğunu biliyordum. Kurt adamlarla ilgili bir efsane de vardı.

"Bundan uzun yıllar önce bir kurt adam bir kadına aşık olur. Bu kadın, o kadar güzeldir ki gözlerinin içine her bakan erkek ondan etkilenir. Kurt adam cesaretini toplayıp kadının yanına gider ve birbirlerine aşık olurlar. Bir dolunay gecesinde kurt adam kadını ormana götürür. Amacı, kadına asıl kimliğini göstermektir. Dolunay, tam tepeye çıktığında adam dönüşür. Adamın kocaman bir kurda dönüştüğünü gören kadın dehşet içinde bağırarak koşmaya başlar. Korkuyla çıkışı bulamaz ve ulu ağaçların arasında kaybolur. Sabah kadını bulan adam yıkılır. Çünkü kadının cesedi tanınmayacak haldedir. Adam kadının yanında intihar eder. Efsaneye göre, kadının ruhu bu şekilde ölmeyi kabul edememiştir ve her ay dolunayda, öldürüldüğü yerde kim olursa onu öldürmek için bekler. Kurt adamın ruhu ise, kadının ruhunun cinayetlerini engellemek için peşindedir ve her gece o ormanda sonsuz bir kovalama başlar. Ta ki sabahın ilk ışıkları doğana dek."

Tüylerim diken diken olmuştu. Bu efsane gerçekse Pars mutlaka bir şeyler biliyor olmalıydı. Yanına gittiğimde mutfakta yiyecek bir şeyler hazırlıyordu.

"Sende mi acıktın?"

"Hayır. Konuşmak için geldim."

"Ne konuda?"

Masaya oturarak efsanenin yazılı olduğu sayfayı açtım.

"Bu efsane hakkında ne biliyorsun?"

Yaptığı sandviçi yerken bir yandan okuyordu. Lokmasını bitirdikten sonra konuştu.

"Neden merak ediyorsun?"

"Bir nedeni yok. Sadece merak."

"Sevdiğimiz kadınlara Balın dememiz buradan geliyor."

"Bu gerçek bir hikaye mi?"

"Avcılar bizim hakkımızda o kadar çok şey bilmiyor."

"Peki bu ruh kısmı? Her gece kurt adam onu durdurmak için uğraşıyor mu?"

"Bilemem. Ama yine de kimse gece vakti o ormanın o bölgesine gitmeye cesaret edemez."

"Hangi orman?"

"Onu bilen adam yüz yıl önce öldü."

"Peki. Sen yemeye devam et."

Defteri alarak masadan kalktım. Pars yemeye devam ederken salonda televizyon izleyen Alkim'in yanına gittim.

"Kafeye gidelim mi?"

"Bizim kafe mi? Tamirat bitmiş miydi?"

"Hadi Alkim. Bu saçma dizileri izlemene daha fazla dayanamayacağım."

Oflayarak da olsa kalktı ve hazırlanmak için odasına çıktı. Kısa sürede aşağıdaydı.

*****

"Çok güzel görünüyor. Ve havalı."

Gerçekten de öyleydi. Eskiden, turkuaz beyaz renklerde şirin bir kafeydi. Şimdi ise siyah ve vişne çürüğü rengindeydi. Çok güzel olmuştu ve eskisinden kat be kat daha ilgi çekiciydi. Biraz daha gezdiğimizde gerçekten çok değiştiğini gördük.

BALIN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin