6.BÖLÜM: DÜŞMANLAR

34.6K 2.8K 201
                                    


Kutuyu elime alarak heyecanla odaya çıktım. Kurdelesini hızla çözerek kutuyu açtım. İçinden çıkan şey tahmin edilir gibi değildi. Bu bir köpek!
Çok tatlı, küçücük bir köpek. Kucağıma alıp sevdim, öptüm. Tam o sırada gözüm kutuya kaydı. İçinde bir not vardı. "Artık yalnız değilsin." Bunu kim göndermiş olabilirdi? Ve neden göndermişti? Kimseyi görüp görmediğini sormak için Perihan teyzenin yanına gittim. Görmemişti. Köpeği ve notu göstermek için Alkim'i odaya çağırdım. Şaşkın bir şekilde notu okuyup köpeğe baktıktan sonra sessiz bir şekilde düşünmeye başladı. Ama aklımıza kimse gelmiyordu. Biz de köpeğe bir isim vermeye karar verdik. Kısa bir süre düşündükten sonra köpek gibi tatlı bir isim bulduk. Köpük! Kesinlikle uymuştu. Onu severek kafamı dağıtmaya çalışsam da hâlâ notu kimin yazdığını merak ediyordum. Perihan teyzenin seslenmesiyle aşağı inerek kafe ile ilgilenmeye başladım. Böylece düşünmekten kurtulabilirdim. Köpüğü yatağa bırakarak aşağı indim.
*****
Yorucu bir günün ardından yine dükkanı kilitleyip odalarımıza geçtik. Köpük yatağımın üzerine uzanmış bana bakıyordu. Çok tatlıydı, kucağıma alıp sevmeye başladım. Onu öperken aynı zamanda düşünüyordum. Kim böyle bir şey yapardı? Neden yapardı? Düşünceler başımı ağrıtmaya başlayınca Köpüğü bırakarak başımı yastığa koydum. Huzurlu bir uyku çekeceğimi sanmıyordum.
*****
Ertesi gün yine kafe ile ilgilenmeye başladım. İçeri giren kişiyi görünce Alkim'le birbirimize bakakaldık. Pars gelmişti ve bana bakıyordu. Siparişini almak için yanına gittim. Sadece konuşmak istediğini söyledi.
"Kutuyu aldın mı?"
"Ne kutusu sen nereden biliyorsun?"
"O kutuyu ben bıraktım, oradan biliyorum."
"Peki ama neden böyle bir şey yapma gereği duydun?" Şaşkınlığımı gizlemeye çalışıyordum.
"Beğenmedin mi?"
"Tabii ki beğendim çok tatlı ama böyle bir şey yapmana gerek yoktu."
"Belki seni koruyamaz ama iyi bir dost olacağından eminim."
Güldüm ve teşekkür ettim. Beni mi düşünüyordu? Bu düşünce yanaklarımın kızarmasına sebep olurken o da gitmek için ayağa kalktı. O gidince ben de diğer masalarla ilgilenmeye başladım. Tam tezgaha yürürken Alkim beni kolumdan çekerek arka arkaya sorular sormaya başladı. Tüm konuştuklarımızı anlattıktan sonra bana gülmeye başladı ve "havada aşk kokusu" olduğunu söyleyip kaçtı. Onun bu hallerine gıcık olurken Köpüğe bütün gün bakmadığım aklıma geldi ve yukarıya çıktım. Camın önüne yatmış, dışarıya bakıyordu. Yemeğini ve suyunu kaba koyduktan sonra tekrar aşağı indim. Kafe kalabalıklaşıyordu. Bir süre sonra camdan bana bakan, siyah saçlı, renkli gözlü çok güzel kız iki kız gördüm.Bana bakarak bir şeyler fısıldadılar ve bir süre daha beni süzdükten sonra motorlarına binerek gittiler. Kimdi bunlar? Yetimhaneden çıktığımdan beri macera eksik olmuyordu. Düşünceleri boşvererek içeri giren yaşlı çifte gülümseyerek yanlarına gittim.
*****
Gece camın önüne oturup Köpüğü severken siyah bir motor gördüğümü hissettim. Bu o kızların motoruna benziyordu. Hayal görüyordum sanırım. Yine de perdeleri sıkı sıkı kapatmayı ihmal etmedim. Köpüğü son kez öperek yatağa uzandım ve yarının güzel bir gün olmasını dileyerek uykuya daldım.
*****
Bugün pazardı. Yani kafe açılmayacaktı. Ben de bugünü Köpük için harcamaya karar verdim. Önce bir petshop'a gidip mama, yatak ve oyuncak aldım. Sonra onun için kıyafetler aldım. O kadar sevmiştim ki Köpüğü, çocuğum gibi davranıyordum. Büyük bir heyecanla kafeye dönüp Köpüğe kıyafetlerini giydirdim, yatağını hazırladım ve mamasını yedirdim. Alkim ve Perihan teyzeyle kahvaltı yaptıktan sonra Köpüğü gezdireceğimi söyleyerek kafeden çıktım. Biraz yürüdükten sonra boş bir sokağa girdim. İçime kötü bir his dolmuştu. Ve anında hislerimin yanılmadığını gördüm. İçki içen bir adam kafasını çevirip bana baktı ve ayağa kalkarak peşimden hızla yürümeye başladı. Onu görünce ben de hızlandım. Kalbim yerinden fırlayacak gibi atıyordu. Arkama bakınca hâlâ peşimde olduğunu hatta koşmaya başladığını, koşarken de iğrenç kelimeler sarf etmeye başladığını görünce bir şey yapmam gerektiğini fark ettim. Bir yandan Köpüğü çekiştiriyor bir yandan düşünüyordum. Ben nasıl girmiştim bu lanet sokağa? Köpüğü kucağıma alarak hızlandım. Ama çok hızlıydı ve beni yakalaması an meselesiydi. O sırada bunu nasıl düşündüm bilmiyorum ama geçen gün çocukla karşılaştığım çocuk parkının önündeydim. Toprağın üzerine oturdum. Adam bana doğru yaklaşırken, yere uzandım. Gülüşü gittikçe iğrençleşiyordu. Yanıma geldi, uzandı...
"Allahın cezası!"
Avucuma aldığım toprağı hızla gözlerine attım.
"Ah!"
Gözlerini ovuştururken üzerine çıktım ve bir yumruk attım.
"Dur!"
"Deli misin be!"
"Daha fazla bağır!"
Kalkmaya çalışıyordu ama bir yumruk daha attım. O beni zaten mutlu ederken Köpük geldi ve kulağını ıssırdı. Bu o kadar komikti ki, adamın üstünden kalkmak zorunda kaldım. Hemen ayağa fırladı ve kanları silerek topallayarak kaçmaya başladı.
"Bir kadının ne kadar güçlü olabileceğini hiç anlamayacaksınız değil mi? Aptallar."
O sırada fark ettim ki başından beri izleyen birisi vardı.
Pars.
"Çok etkileyiciydin."
"Yoksa nasıl yaptığıma inanamıyor musun?"
"Kadınların gücüne yürekten inanıyorum."
Güldük.
"Kafanı dağıtmak için ne yaparsın?"
"Aslında piknik yapmayı severim ama uzun zamandır yapmadım. Malum yetimhanede piknik yapamıyoruz. "
O anda kafenin önüne gelmiştik.

"O zaman yarın piknik yapıyoruz."

"Pars ama.."
Cevap vermeme izin vermeden Köpüğü kucağıma verdi ve arkasını döndü. "Yarın görüşürüz Derin."

Ağzım açık kalmıştı. Ne diyebilirdim? Ona itiraz edemezdim ya. Mecburen yarın pikniğe gidecektim. Belki o kadar da kötü olmazdı. Tebessümle içeri girdim. Odaya çıkınca duş aldım. Sonra Alkim'e her şeyi anlattım. Benim gücümden Pars'ın bile korktuğundan bahsetti. Acaba yarın neler olacaktı? Meraktan karnıma ağrılar giriyordu. Köpüğün mamasını kaba koyup aşağı indim.
*****

Ertesi gün enerjik ve heyecanlı bir şekilde uyandım. Sebebi zaten belliydi. Hemen kalkıp duş aldım,saçlarımı düzelttim, en sevdiğim elbisemi giydim. Sanırım hazırdım. Acaba saat kaçta gelirdi? Köpüğe ben gelene kadar Alkim bakacaktı. Perihan teyzenin seslenmesiyle heyecanla aşağı indim. Pars gelmişti. Kapıda bana bakıyordu. Biraz utanarak yanına gittim.
"Bu sepet ne için?"
"Yiyecekler." Sepetin içinde sosisli sandviç, meyve suyu ve küçük kurabiyeler vardı.
Bana gülümseyerek baktı ve yürümeye başladık. Nereye gittiğimizi bilmiyordum. Sürpriz olacakmış. Biraz daha yürüdükten sonra çok güzel bir ormana gelmiştik. Bana takip et der gibi bir bakış fırlattı ve yürümeye başladı. Ben de arkasından hızla ilerlemeye başladım. Büyük bir çınar ağacının altına oturup yemeklerimizi yemeye başladık. Onunla sohbet etmek çok eğlenceliydi. Komikti. Havanın güzelliği zaten ayrı bir mutluluk veriyordu.
Bugün kesinlikle benim günümdü. Biraz daha konuşup yemeklerimizi bitirdik, etrafı topladık. Sonra da yürümeye başladık. Onunla yürümek bile huzur veriyordu. Biraz ilerledikten sonra bir şey duymuş gibi aniden durdu. Ben neler olduğunu anlamaya çalışırken önümüze 5 kişi çıktı.
Bir bana bir Pars'a baktılar.
"Bu kız kim Pars?"
"Sizi ilgilendirmez."
"İlgilendirir."
"Çekilin önümüzden."
Pars beni çekiştirerek yanlarından geçirdi. En önde duran, her kimlerse liderleri gibi duran çocuk yanından geçtiğim sırada kokumu içine çekti. Bunu fark ettirmeden yapmıştı ama hissetmiştim. Sonrasında, huzursuzlandığını söyleyebilirim.
"Bunlar kimdi?"
"Düşmanlarımız."

BALIN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin