Uzun yıllar sonra.
Hazal aldı kalemi;
Hava karanlıktı. Çevremizde ki birkaç ağaca dikkatlice yerleştirilmiş birkaç meşale havayı aydınlatıyordu.
Etraf kılıç sesleriyle dolmuştu. İki demirin birbirine çarptığı zaman çıkan o ses karanlıkta yankılana yankılana kayboluyordu.
Sultan'ın askerleri ile Moğol askerleri kıyasıya vuruşuyordu Bağdat'tan sağ çıkmak -en azından benim sağ çıkmam – için çırpınıyorlardı. Burada ki herkes, Moğol neferleri de dâhil biliyorlardı ki ben Sultan için oldukça önemli biriydim.
İlk başta durum bizim aleyhimize işlemişti. Çünkü Moğol neferlerin sayısı oldukça fazlaydı.
Kısa bir süre sonra Moğolların sayısı azalmıştı. Sultan'ın beş askeri beş neferle vuruşuyordu artık.
Bir ara Seyit'in üstüne Tansel'in atıldığını gördüm.
Tansel; yıllar önce obamıza saldıran Noyan'ın ta kendisiydi. Gözümün önünde anne ve babamı öldürmüştü.
Seyit'in Tansel'in elinden bir kılıç yarası almadan kurtulması zor gibi görünüyordu. Bende bunu fırsat bilerek yanımda taşıdığım hançeri çektim ve onlara yaklaştım. Tansel kılıcını yerde yatan Seyit'e saplamak için kaldırdığı sırada göğsüne dört beş kez hançerimi soktum ve çıkardım. Neye uğradığını şaşıran Tansel arkasını döndü. Beni görünce zar zor;
"Seni o gece öldürmeliydim." dedi ve ağzından koyu renkli kanlar çıkararak diz üstü önüme düştü. Pis kanını mavi kaftanıma bulaştırdı ve eteklerimden tutundu. Kendimi geri çektim ve yere yüz üstü düşen Tansel'e aşağıdan aşağılayıcı bir bakış attım.
Gözümü Tansel'in pis cesedinden ayırdığım zaman bizden üç askerin, Moğollardan ise on neferin öldüğünü gördüm. Moğol tehlikesinden şimdilik kurtulmuş gibi görünüyorduk. Askerler kılıçlarını kınlarına sokarken bir ses duydum arkamdan;
"Kâbusların biter artık." dedi ses.
Arkamı döndüğümde bir gölge gibi bana yanaşan Akman'ı gördüm.
Akman; beni ve Baybars'ı yıllar önce Moğolların elinden kurtaran Şaman'ın ta kendisiydi.
"Senin ne işin var burada?" diye sordum şaşkınlıkla.
"Abar Noyan'ın yıllar önce gördüğü rüyasının anlamını ve bunca yaşadığın olayın açıklamasını merak etmiyor musun?"
Akman'ın bileklerinden tuttum ve yürümeye başladım. Arkamdan onu sürükleyerek götürüyordum. "Bence de artık her şeyi anlatmanın vakti geldi." dedim soğukkanlılıkla.
YOU ARE READING
Baybars Huşdaş (DÜZENLEMEDE)
Historical FictionŞecered-dür en yükseğe ve en zirveye ulaşmıştır ama önünde büyük bir engel vardır. Suriye'de ki Eyyubi emirleri ve Halife. Şecered-dür ya tahtı Eyyubi emirlerinden birine bırakacaktır ya da bir evlilik yaparak yine devleti perde arkasından yönetmey...
