^15.Bölüm^

212 26 1
                                    

Bölüm Şarkısı; Jason Walker - Down

2010, 12 Mart 

Bundan emin değildim. Hayatımın dönüm noktasını böylece sona erdiremezdim. Pusat'ın dediklerini sorgusuz sualsiz yapmak bana neden yanlış geliyordu? O değil miydi tüm zorluklarda yanımda biten. Yapacaktım, belki de Pusat'a borcumu böyle ödeyebilirdim. Taksiden inip alışveriş yapacağımız deponun önünde dikildim. Buraya girip sonumu yazacaktım, yazmalıydım. Deponun kapısını açıp içeriye bir adım attım. Etraf zifiri karanlık değildi fakat ürkütüyordu. Deponun kapısını kapatıp içeriye biraz daha sokuldum. Sonra fark ettim onu. Bir sandalyede bacak bacak üstüne atmış oturuyordu. Üzerindeki ütülü pantolonu ne kadar gösterişli olsa da ortama hiçte uygun değildi. Arkasındaki iri yarı korumaları ellerini arkada birleştirmiş öylece, hissiz dimdik karşıya bakıyorlardı. İlerledim, ilerledim ta ki uçurumun sonuna kadar. Adam ayağa kalktı sağ elini pantolonun cebine sokup bana yukarıdan ezici bir bakış yolladı.

"Malı görelim." yaşı genç olmasına rağmen sesi epey gürdü. Bilemiyorum belki de gücün sesiydi bu. Yutkunup cebimdeki malı çıkartıp elimde sıktım. Bu zehirden birçok kez otlanmıştım ama başka birini zehirlemek bana tuhaf acı veriyordu. Elimdeki malı ona uzattığım esnada deponun kapısı sert bir darbeyle açıldı. Dışarıdan vuran güneş ışınları gözlerimizi yakarken içeriye atılan gaz bombasıyla öksürük krizine girdim. Elimde duran malı en ücra köşeye fırlattım yalpalayarak koştum. Deponun içindeki silah sesleri korkumu körüklüyor, her an vurulacakmış gibi hissediyordum. Gaz maskeleriyle içeriye dalan polisler hemen o adam ve korumalarını etkisiz hale getirmişlerdi. Daha fark edilmemiştim ve hemen kaybolmam lazımdı. Bu kez koşmanın şiddetini arttırdım kapıdan çıkacakken ölümümü yazan o sözleri duydum.

"Buradan elbet kurtulacağım, işte o zaman ölmek  için yalvaracaksın şeytan!" duraksamadan ilerledim. Oradan kurtulacak ve beni öldürecekti. 

Bilmediği bir şey vardı; o polisleri ben çağırmamıştım.

GÜNÜMÜZ

Önünden hızla geçtiğimiz ağaçlar nefes aldığım şehirden koparıyordu beni. Bugün hafta sonuydu ve ben Caner'in arabasında dağ evine gidiyordum. Bu sabah Caner kapıma dayanmış ve zor bela beni arabaya tıkmıştı. Geçen günkü yanlış anlama içinde bana tek bir kelime bile ettirmiyordu.  Sanırım Lale onu zorlamıştı ve o da zaten bozuk olan aralarını daha da bozmamak için kabul etmiş olmalıydı.

"Biriniz radyoyu açabilir mi?" arka koltukta yakınan Lale'ye acıyıp radyoyu açtım. Araba da dört kişiydik. Ben, Caner, Lale ve Mert. Arkamızda bizi takip eden üç kişiyi de unutmamak gerek. Lale sevgilisiyle oturabilmek için beni ön koltuğa itelemişti. Sanki amacını anlamayacakmışım gibi! Radyoda çalan hüzünlü şarkı uykumu getirirken Lale öne uzanıp kanalı değiştirdi.

"Lale yerine otur kaza yaptıracaksın." Lale Caner'in uyarısını takmadan kanallarda gezinmeye devam etti. Caner her ne kadar iyi bir şoför olsa da şarampole yuvarlanmamız an meselesiydi. 

"Lale dedim!" Lale birkaç kanalda daha gezinip aradığını bulunca son ses açıp geri yerine oturdu. Ve Caner de rahat bir nefes aldı. Radyo da çalan Serdar Ortaç şarkısıyla kulaklarımı kapamak istedim. Bir de Lale'nin şarkıya eşlik edip işkenceyi arttırması vardı!

"SENİ ÇÖPE ATACAĞIM POŞETE YAZIK!" Mert kıkırdarken Caner onaylamayarak kafasını sağ sola sallıyordu ve bu yaptığı bende gülme isteği barındırıyordu. Dudaklarımdaki gülüşü saklamak adına kafamı cama yasladım ve hiç çevirmedim.

"Bir sigara yakacağım ateşe yazık!" şarkıya Mert'inde dahil olmasıyla iş çıkmaz bir hale gelmişti. İçimde kahkahalara boğulurken dudaklarım sadece tebessüm etti. Yol Lale ve Mert'in şarkı söylemeleri ve Caner'in küfür edişleriyle geçmişti. Adana'dan biraz uzaklaşmıştık ve babaannemi Pelin'e emanet ettiğim için bir nebze olsun rahattım. Araba dubleks bir evin bahçesinde durduğunda kemerimi çözdüm. Lale ve Mert iki çocuk gibi arabadan fırladı. Yaklaşık iki saattir yolculuk yapıyorduk ve ayaklarım uyuşmuştu. Caner bagajdaki eşyaları çıkartırken Alilerin olduğu arabada gelmişti. İçinden kavga ederek çıkan Sarp ve Gülperi'ye baktım.

KÜLFET#Watty2017Where stories live. Discover now