^Giriş^

995 61 9
                                    

1995,23 Ekim

Genç kadın kundaktaki bebeğini izlerken mutluydu, huzur doluydu. Allah ona bebeğini armağan etmişti. Kocasıyla kaç defa denemelerine rağmen bebekleri olmuyordu. Her yolu denemişler ama başaramamışlardı. Artık umudu kesmişlerdi ki hamile olduğunu öğrenmişti. Karı koca ilk önce buna inanmak istemeseler de sonra ultrason da her şey netleşmişti. Bebekleri olacaktı, Allah onları duymuş ve dileklerini yerine getirmişti. Daha ne isteyebilirdi ki? 

Genç adam bir bebeğinin olmasının mutluluğuyla doluydu. Bugün 2 yaşına girmişti Ayfer'i. Koca 2 sene de alışmıştı minik yavrusuna. Sahi o minicik beden etrafa nasıl oluyor da huzur dağıtıyordu?  2 katlı eve tüm huzuru dağıtıyordu. Genç adam duş almak için banyoya girerken, genç kadın da mutfakta her zamanki yerini almıştı. Tam o anda kırılır gibi çalınan kapıyla yürekleri ağızlarına gelmişti. 

Genç kadın kapıyı açtığında karşısında endişeli gözlerle bakan kayınvalidesini gördü. Bu kadın bıkmamış mıydı? Artık onları rahat bırakması gerektiğini anlamalıydı.

"Kızım beni dinle!" diye feryat eden kadını umursamadan onu kovdu.

"Defol evimizden! Sen hala ne yüzle kapımıza geliyorsun?" 

"Geliyor, evden çıkın bak kızım beni dinle. Kızını Ayfer'ini seviyorsan kaçın buralardan!" 

"Ah yeter be kadın! O sümsük ağzına kızımın adını sakın ağzına alma, sakın!"  yaşlı kadın yüzüne kapan kapıyla omuzlarını düşürdü. Kaybetmişti, oğlunu, gelinini ve daha yeni kavuştuğu torununu. Keşke gelini ona inanmayı tercih etseydi. 

Genç kadın mutfaktaki işine devam ederken sinirliydi. Kim geliyordu? Biz neden kaçacaktık? Ayfer'e bakmak için mutfaktan çıktığından salonun ortasında  yanan cehennem ateşini gördü. Genç kadının ağzından kopan çığlık tüm mahalleyi inletmişti. Bebeğinin yakarışlarını duyan genç kadın çaresizdi. Banyoda kapana sıkışmış olan kocası yardım dileniyordu. Salonun ortasındaki alev büyürken eline ne geçiyorsa ateşe fırlatıyordu. Sürahideki suyu fırlatmasıyla alev dahada kızıştı ve tüm evi ele geçirdi. 

Genç kadın olduğu yere yığılırken bebeğinin seslerinin kesildiğini fark etti, Ayfer'i gitmişti ve artık onun da kalması için bir sebep kalmamıştı. Gözleri karanlığa kapanırken son sözlerini fısıldadı

"Ay yüzlüm.."

^GÜNÜMÜZ^

"Bir daha buraya adımını  atmayacaksın!" 

"Al lan götüne sok dükkanını!" üzerimdeki önlüğü fırlatıp sert ve delici adımlarla çıkışa doğru ilerledim. Bazı insanların ayıplar bakışları umrumun tınısında bile değildi. Hayır sen kim oluyorsun da beni ayıplıyorsun? Benim için bir şey ifade etmeyen insanlar hakkında kafamı yoramazdım. Yine her Cumartesi klasiğimi yapıp işten kovulmuştum. Bir insan haftada bir iş değiştirebilir miydi? Değiştirirdi, hele söz konusu ben isem. Kovulduğum kafeden çıkarken kapıdaki güvenliklere orta parmak çekip karşı caddeye geçtim. Onlar  bunu hak etmişti. Şimdi bir gün boyunca iş arayacaktım ama hiç havamda değildim. Kovulma sebebim o kadar saçmaydı ki, kelimeler kıyafetsiz kalıyordu. Hayır yani ne olmuş 4 tane pastayı yediysem göz hakkı diye bir şey var canım! 

Benim küçük ama saçma olan evime geldiğimde rahat bir nefes aldım ama hemen geri verdim. Lanet olası bu ev bu kadar iğrenç kokmak zorunda mıydı? İnsan mı kesiyorsunuz vicdansızlar! Salona küçük bir göz atıp kendimi banyonun serin sularına bıraktım. Tenime değen buz gibi su iğne batar gibiydi. Bu evde şofben olmaması beni çıldırtıyordu. 

KÜLFET#Watty2017Where stories live. Discover now