11- Zaman Boşluğu

En başından başla
                                    

***

7 Yıl Sonra

***

"Hayır Sung Kyung, bu akşam evde olmama izin ver. Her akşam dışarıda olmaktan yoruldum."

Sehun elindeki papatya çayını dökmemek için telefonu omzuyla kulağının arasına sıkıştırmıştı. Kadının ısrarları deli ediyordu onu. Gözlerini devirdi.

"Gerçekten gelmek istemiyorum şu ısrarından ne zaman vazgeçeceksin? Bunaldım artık."

"...."

"Kes şunu Sung Kyung kuzenlerinle bir iki kadeh içmek zorunda değilim. Bu zorunluluk nereden çıktı tanrı aşkına?"

Tam cevap beklerken çalan zil sinirlerini tepesine çıkarmıştı. Sung Kyung eve baskın yapmış olamazdı değil mi? Hemde dangalak kuzenleriyle? Kaç yaşındaydı bu kadın?

Kapıyı hiddetle açtı ve tam bağırmaya hazırlanırken karşısında dikilenin Sung Kyung olmadığını farketti.

"Jongin?!"

Sehun tam anlamıyla şoktaydı. Jongin'in tek başına Japonya'da ne işi vardı?

Esmer kedi arkasındaki kırmızı bavulu dışarıda bırakarak Sehun'un boynuna atladı.

"Hyung!"

Jongin'in ağladığını farkeden Sehun bir şoktan çıkıp başka bir şoka giriyordu. Hem kedi çocuğun bu kadar büyüdüğüne inanamıyordu. Boyu neredeyse kendine ulaşmıştı. omzunda ağlayan çocuğu uzaklaştırıp yüzünü sildi.

"Jongin ne oldu? Neden ağlıyorsun ve neden geldin? Tanrım haber verseydin keşke!"

Jongin uzun kollu bluzuyla yüzünü sildi ve kuyruğunu avuçladı. Gözleri ve dudakları şişmişti ve burnu kıpkırmızıydı. Ayrıca üzgün olduğundan olsa gerek kulaklarını geriye yatırmıştı.

"Haber veremezdim h-hyung. Çünkü evden kaçtım. Lütfen sende kalmama izin ver."

"Evden mi kaçtın? Delirdin mi sen? Evden kaçıp Japonya'ya mı geldin? Jongin, Yifan bizi vurur."

"Vurmaz, sana kızmazlar ama eve de dönemem. Lütfen."

Sehun öncelikle valizi içeri alarak kapıyı kapattı.

"Yalvarma. Elbette kalabilirsin ama önce babanları aramalıyız. Ahh, Baekhyun'un aklı çıkmıştır kesin. Delirmiştir."

"Hayır, arama onları. Arayamazsın. Arama hyung lütfeeen."

Alt dudağını sarkıtıp yalvarması biraz sinir bozucuydu çünkü artık kocaman adam olmuştu. -hadi ama kimi kandırıyordu ki Jongin hala ilk gördüğü zamanki kadar şirindi, onu dizine yatırıp poposunu mıncıklamak istiyordu.-

"En azından güvende olduğunu bilmeliler Jongin. Sen banyoya geç ve elini yüzünü yıka. Ben Baek'i arayacağım. İtiraz istemiyorum."

Jongin çaresizce Sehun'un yerini tarif ettiği banyoya gitti. Sehun da onun sırt çantasını ve valizini kendi odasına bıraktıktan sonra Baekhyun'u aramaya koyuldu.

"Sehun, şu an hiç müsait değilim."

"Jongin burada."

Baekhyun'un dehşete düştüğü attığı çığlıktan belli olmuştu. Zaten muhtemelen ağlamıştı çünkü sesi berbattı.

"Aman tanrım! O iyi mi? Çok korktum Sehun o iyi mi? Japonya'da mı?"

"Hey sakin ol. Evden kaçıp bana gelmiş. Gayet sağlıklı duruyordu. Endişelenme."

Baekhyun Yifan'a haber verirken Sehun telefonda onların bağırışlarını dinledi. Jongin'in niye kaçtığını bilmiyordu ama gürültüden kaçmış olma olasılığı çok yüksekti.

"Biz hemen geliyoruz Sehun. Seni rahatsız ettiği için çok üzgünüz."

"Aslında bayağı bir ağlamış gibiydi. Üzgün olmalı ki bana gelmiş. Biraz tatil yapmasında sakınca yoksa belki birkaç hafta kalabilir."

"Yediği haltları duysan... Tatil falan haketmiyor o velet.Bir geleyim oraya, yapacağımı çok iyi biliyorum ben!"

"Saçmalama. Buraya kadar gelmiş. Kalsın işte."

Bir süre sessiz kalan Baekhyun bu sefer daha hiddetli bir şekilde konuşmaya başladı.

"Evet, evet sende kalsın. Hatta ne biliyor musun? Mutfakta yanında çalışsın. Gece gündüz yamak ayağına çalıştır. Bacakları su toplasın da göreyim ben onu!"

Sehun oldukça komiğine gitmiş olacak ki kahkaha atmaya başladı.

"Kıyamazsın oğluna sen. Hem zaten elimin altında çalışan bir sürü insan var merak etme. Hadi kapatıyorum ben. Yifan'a selam söylersin. Jongin benim yanımda ve iyi. Siz de sakinleşin biraz."

Cevap gelmesine izin vermeden telefonu kapattığında kucağına bir ağırlık binmişti.

Jongin pijamalarını giymiş dizine uzanmıştı. Hep böyleydi bu çocuk. Sehun ne zaman tatil için Kore'ye gitse paçasına yapışıp bırakmazdı.

Büyük olan kediciğin kulaklarını okşayarak onu rahatlatmaya çalıştı ama ne olduğunu da deli gibi merak ediyordu.

"Hadi anlat. Ne oldu da babanlar bu kadar sinirlendi?"

Jongin'den belli belirsiz bir mızırtı çıkmıştı. Biraz sonra da tekrar ağlamaya başladı. Ne kadar sulugözdü böyle!

"Ben kötü bir şey yapmadım hyung. Yemin ederim."

"Ne diye taa Japonya'ya geldin öyleyse?"

"Gerçekten kötü bir şey yapmadım. Ben sadece aşık oldum."

***
Cendere cendere cendere cendere xkxndödkdjdbdndmdk

Sıkıcı bir bölümdü ve saçmaydı kabul. Ama artık istediğim şeyleri yazmam için bu gerekliydi, başa gelen çekilir.

Jongin'in çocukluğunu ve bebekliğini diğer çiftlerle özel bölüm olarak yazacağım oradan okursunuz merak etmeyin. Bundan sonra booooolca sekai görcez işalla dinimiz amin. Sizi seviyorum ciao.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hello Kitty//SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin