Gündoğumu

3.7K 227 29
                                    






Şüpheliydim! Kazandığım zafermiydi yoksa büyük bir yenilginin arka planımıydı? Kendime güç vermek yerine kendimi güçsüzleştirmeyimi seçmiştim? Zafer çığlıkları ile boğalması gerekirken bedenim neden anlamsız sorularla bütünleşiyordu.

'Kristen!'
'Kristen cevap ver!'

Gözlerimi açtığımda,derin gökyüzünden önce Brian'ın endişe ile dolu gözleri karşımdaydı.Sonra Tom ve Rosa teyzem...

'Neler oluyor Kristen?' dedi Stark.

Brian'ın kollarından ayrılarak hafifçe olduğum yerden doğruldum. Bedenimde bulunan kahverengi örtüye daha çok sarılarak ayağa kalktım.

'Yapmam gerekeni yaptım Stark.' dedim ve diğerlerini görebileceğim şekilde geriye doğru brikaç adım attım.

'Ben yaptım,tüm sorumluklara rağmen ben yaptım.Ama lanet olsun ki korkuyorum!' dedim.

Brian bana yaklaşarak;
'Korkma Kristen.' dedi.

Ben ise kafamı iki yana sallayarak yanılma paylarını onlara gösterdim.
'Beni anlamıyorsunuz!'
'Ona karşı verdiğim her savaşta sevdiklerimden birini kaybediyorum.Bu yüzden korkuyorum! Almam gereken bir intikam varken kaybedeceğim sevdiklerim var.' dedim ve gözlerimden akan aciz göyaşlarını sildim ve;

'Anlamayacaksınızda!'

Stark üzerime doğru yürüdü ve kollarımı kavrayarak;
'Bizimde almamız gereken bir savaş var Kristen.Ama şu varki bizde seni kaybetmekten korkuyoruz.' dedi ve kavradığı kollarımı yavaşça bıraktı.

Duyduğum kelimeler beni sarsmıştı. Belkide kendime gelmemi sağlamıştı. Kim ne kazanırsa birini elbet kaybedecekti. Ben,Stark ve diğerleri...
Hepsi kaybedecekti,ya benliklerini ya da sevdiklerini...

Hızlı adımlarla eve doğru ilerledim. Ayağımda gezinen ağaç parçaları ve sol gözüme çarpan güneş ışığını şimdilik es geçiyordum.Artık içimde bir çocuk beslemiyordum. İntakama aç bir kurt besliyordum.

...

Şöminenin karşısındaydık.Ellerim önümde birleşmiş saçlarım ise omzumun üzerine yerleşmişti.Artık konuşulması gereken bir gerçek vardı.Üstesinden gelinmesi gereken bir gerçek.

'Artık harekete geçilmesi gerek.' dedi Tom.
Brian ise konuşmak yerine başı ile onaylamıştı.
Stark ise tecrübeli bir şekilde;
'Dikkatli ve hızlı olmamız gerekli.' dedi.

Ben ise Stark'a bakarak gülümsedim.Ama o gülümsemiyordu. Nedenini bilmiyordum.

Tom ise tekrar araya girerek;
'Onu iyi halt ettin Kristen.' dedi gülerek.
Ben ise gülümsemek yerine Stark'ı izliyordum. Seyiren çene kasları beni oldukça şaşırtmıştı.İçerisinde sakladığı kelimeler her ne ise fazla uzun sürmeden ortaya dökülmüştü.

'Halt etti öylemi? Şöyle dön bir bak Tom! Kristen'ı görebiliyormusun?' dedi.
Ben ise şaşkınlıkla onu dinliyordum.
Bella araya girerek;
'Ne diyorsun Stark?'

'Kristen bu değildi! Onu intikam diyerek ne hale getirdik. Her sözünde biri artık intikam! Oysaki onu yenilmez kılan sevgisiydi.Anne ve babasına olan derin sevgisi. Ama biz onu cadının intikamı ile doldurmak ile başka birşey yapmadık. Sevgi onu güçlendirirken intikam ile aciz bir kurta dönüştürdük.Ben bu Kristen'ı istemiyorum.Ama şahsen cadı bu Kristen'ı istiyor! Sevgisiz ve intikam ile gözü kör olmuş Krsiten'ı.'

Sözler içimdeki her tele dokunurcasına acıtıyordu.Ben benliğimden vazgeçmiştim. Beni oluşturan herşeyden. İçimdeki herne ise onu kendime benzetmek yerine kendimi ona benzetmiştim.
Ah Tanrım! Stark haklıydı!

Hızlıca yerimden kalkarak Stark'ın boynuna yerleşmişti ellerim.
'Sen beni anlamak yerine,beni bana anlatmayı tercih ediyorsun!' dedim ve derin nefes alarak;
'Gerçek bir baba gibisin Stark.' dedim.

Stark ise son cümlemden sonra daha da sıkı sarılmıştı. Belkide ne kadar içten söylediğimi hissetmişti.Fazla uzun sürmeden kelimeleri ile beni güçlendirmişti.

'Bu yüzden yanındayım Kristen.Her zamanda olacağım,söz veriyorum.' dedi ve yüzümü avuçlarının arasına aldı.
Bir bebeği severcesine narince dokunuyordu.
'İçindeki sen uyandığına göre şimdi harekete geçme vakti!' dedi ve ellerini hafifçe yüzümden ayırdı.

Ben ise gözlerimde doluşan ama akmak için fırsat bulamayan göz yaşlarımı silmiştim. Sonra hafifçe geri adım atarak Brian'ın yanına yerleştim.Brian ise elimi daha sıkı tutuyordu. Evet onu anlamıştım,'Stark haklı' dercesine tutuyordu elimi. Ben ise kafamı eğerek

üzüntümü gösterdim. Brian ise saçlarımı ellerinin arasına alarak 'sorun yok' dercesine seviyordu.

Stark'ın sözleri ile tüm sessizlik bozulmuştu.
'Lydia'nın yalnız gelmeyeceğinden eminim. Ama şu varki fazla düşmanımız olmadığından şanslıyız.'

Tom ise kısa bir kahkaha atarak ortamı yumuşatmıştı.Stark ve Brian'da buna eşlik etmişti.
Beni güldüren ise onların gülüşleriydi...

'Öncelikle birkaç cadı olacağı kesin onları ben ve bella hallederiz. Birkaç orman kaçkını da vardır onlar da Tom ile Brianda. Rosa sen ise sert vuruşların ve zekan ile Kristen'ın arkasını kollayacaksın. Bizde gereken kişileri hallettikten sonra yanınıza geleceğiz. Kristen yalnız değil ama yalnız savaşmak zorunda! ' dedi.

Ben ise Stark'ı onaylarcasına kafamı sallamıştım.

'Beni koruduğunuz gibi benimde sizi korumama izin vereceksiniz.' dedim.

Stark ise gülümseyerek;
'Bunu senden başka kimse yapamaz Kristen.Biz seni koruruz ama sen bizi korursun. Fark bu.'

Buna bende küçük bir kahkaha atmıştım.
Derken Brian'ın aniden yere düşüşü ile gülmeyi kesmiştim.
Brian acı çekerek kafasını sıkıyordu. Tanrım! Bunu biliyordum! Bunun ne olduğunu biliyordum!

'Brian!'
'Brian!'

'Kristen canım yanıyor!' dedi sesi titreyerek.

'İzin ver Brian! Aklına girmesine izin ver. Eğer direnirsen acı çekersin.' dedim.

Gözlerimin önünde kıvranıyordu. Sürtük! Neden onun aklına girmeye çalışıyordu? Neden onu seçmişti!

Tanrım! Brian!
Ellerimi ellerine yerleştirerek uyanmasını bekliyordum.Umarım onun duygularını incitmemiştir. Umarım duygularına zarar vermemiştir.

...

'Kristen?' dedi boğuk sesi ile.
Stark ise yere eğilerek;
'Ne oldu Brian!'

Brian ise zorla açmaya çalıştığı gözlerini Stark'a çevirerek;
'Gündoğumunda başlıyoruz.' dedi.
'Savaştığımızı gördüm. Kulaklarıma sessizce ama acı verecek tonlamalar ile 'Gündoğumunda hepinizi öldüreceğim' diyordu.

'Peki nasıl uyanabildin Brian?' dedi Rosa teyzem.

O ise bana bakarak;
'Kristen sayesinde.' dedi ve ellerimi sıkıca kavradı!

Ben ise derin nefes alarak;
'Gün doğumunda hazır olmalıyız.' dedim ve ayağa kalktım.
Brian ise ellerime sıkıcı tutarak oda ayağa kalktı ve diğerleride...

'Artık savaş için hazırdım artık hazırdık'...




Öncelikle şunu belirtmek isterim ki bundan sonra yayınlayacağım bölüm son bölüm. Kısa bir gözden geçirdim bölümlerimi,inanın ki gözlerim doldu. Çünkü kitabımı sadece yazmak için şartlamamıştım kendime! Onu yaşıyordum. Bazen Kristen bazen Brian bazen de Stark oluyordum. Her karakterde bir eserim mutlaka vardı.Bu paragrafları sizinle paylaşıyorum çünkü sizin sayenizde bağlandım bu kitaba ve sizin sayenizde daha çok karakterlerde izimi bıraktım. Her okuyuş her beğeni beni birazdaha bağlamıştı kitabıma. Çok teşekkür ederim. İçim oldukça buruk! Çünkü kitabım bitiyor,bölüm yetiştirme telaşım da bitiyor doğru kelime yazma telaşım bitiyor. En kötüsüde Kristen ve Brian bitiyor.
Herşey için çok teşekkür ederim. Bu paragrafı sizinle paylaşmak istedim ve bir diğer paylaşacağım şey ise son bölümdede 'Kitabımın adı neden mühür olduğu?'. Daha doğrusu siz son kelimelerde daha iyi anlayacaksınız...
Herşey için teşekkürler...

MühürWhere stories live. Discover now