Sana Mühürlüyüm

5.9K 341 2
                                    

Bozuk plak gibi,aynı ana sarıp duruyordum beynimi. Orman içinde çığlıklarımı,büyükbabamın bana doğru koşması ve kolumda ki derin yara.
Hepsi gerçek gibiydi. Bedenimin her hücresine kadar hissetmiştim.
Düşünürken bile aynı hisleri barındırıyordu bedenim.

Yatağımdan doğrularak,etrafıma bakındım. Brian,Rosa teyzem,Tom,Stark ve Bella kapının önünde sıraya dizilmiş ve benden birkaç kelime bekliyordular.
Doğrularak;
-'Ben iyiyim' dedim.
Brian bana doğru yaklaşarak,elimi avcuna aldı. Narin dokunuşlarıyla,kolumu saran koyu yeşil sweeti yukarı doğru sıyırdı.
Ben ise onu izliyordum. Gözlerim kolumda ki, beyaz sargı bezini görünce
kalp ritmim iki katına çıkmıştı.

Başıma giren derin ağrı ile Brian'ın avucunda olan elim başımda birleşmişti. Bu lanet olası ağrıda neydi böyle!
Gözlerimi kapattığımda ise,rüya gözlerimin önünden akıp gidiyordu.
Kafamın içerisinde her ne varsa bana çok acı veriyordu. Çığlık atarak,yere düştüm ve küfürlerimi sesli bir şekilde savurmaya başladım.
Derken büyükbabamın bana koşuşunu gördüm. Ve sonra,cadının koluma bıraktığı derin yarayı.

O kesitten sonra başımın içinde ki şeyin dindiğini hissettim. Stark'a bakarak ondan yardım diledim. Şimdi zihnimi okumalıydı. Olanları görmeli bana yardımcı olmalıydı.
Stark önümde çökerek;
'Bunu yapamıyorum Kristen! Zihnindekileri duyamıyorum.' dedi.

Ben ise gözümde ki yaşları daha fazla tutamadım. Her biri yanağımda özgürlüğüne kavuşmuştu.
Başımdaki ağrının kesilmesi ile ellerimi dizlerimin üzerine indirdim.
Neler olduğunu artık anlayabiliyordum.

Stark'a bakarak;
'Bunları bana Lydia yapıyor. Lanet olası o cadı!' dedim.
Stark ise keskin mavi gözlerini gözlerimde bütünleştirdi. Elleriyle omuzlarımdan tutarak beni ayağa kaldırdı.
Odadan çıkarak,salona doğru ilerledik.

Şöminenin karşısında yerimi almıştım. Kısa süre sonra Brian,Tom,Rosa teyzem ve Bella'da odadaydı.
Brian elimi tutabilecek mesafeme yerleşti. Gerçektende eline tutmalıydım.
Ona ihtiyacım vardı.

Ellerimi saçlarımın arasına yerleştirerek. Rüyayı her ayrıntısına kadar atlattım. Rosa teyzem,gözyaşlarını daha fazla saklayamamıştı. Evet acı çekiyordum,güçlü olmalıydım.Rosa teyzem beni tanıyordu. Acımı en az benim kadar yaşıyor ve hissediyordu.

Derin nefes alarak;
'Rüyada herşey cadının işleyişine göre ama büyükbabam neden orada? Onun amacı beni öldürmek. Herşey gerçekti.' dedim kokunu göstererek ve ekledim;
'Gerçek olmasaydı bu izin burada ne işi var?' dedim.
Stark bana bakarak;
'En önemliside senin düşüncelerini duyamadım. Buna izin verilmedi. Ve sanırsam o anda başka birinin zihnini barındırıyordun Kristen. Zihni korunan birinin.' dedi.

Ben ise dizlerimde olan ellerimi,ağzımda birleştirmiştim. Bunlar neydi böyle? Bu nasıl bir zihin oyunuydu?
Stark durgunluğunu bozarak;
'O Lydia'a.' dedi ve ayağa kalkarak ekledi.
'O rüya tamamen gerçekti. Kristen oradaydı. O ormanda hatta o uçurumda.' dedi ve devam etti.
'Senin ondan bir eşyan var Kristen. Seni etkisi altına öyle alarak, uçuruma çağırdı. Ama asıl soru,büyükbabanı oraya kim çağırdı?' dedi ve tekrar yanıma oturdu.

Stark bir cadı soyundan geliyordu ve bunların doğruluk payı oldukça güçlüydü. Stark'a bakarak;
'Onun eline bana ait birşeyin Nasıl geçtiğini bilmiyorum ama büyükbabamı oraya kimin çağırdınığını az çok tahmin edebiliyorum.'dedim ve ekledim.
'Ama onu nasıl bulacağız?.'

Brian bana dönerek;
'Kim bu?'  dedi.
Ona döndüğümde ise,gözlerinde kimin olduğunu bildiğini görüyordum ama,bunu söylemeliydim.
'Jordan.' dedim kısık bir ses ile.

Brian ise ayağa kalkarak;
'Kokusunu bulmaya çalışacağım,eğer bulabilirsem işimiz kolay. Ama bulamazsan bizi uğraştırabilir.' dedi ve odadan ayrıldı.

Ben ise ellerimi çeneme yerleştirdim. Ona söylemeliydim.
Stark yanıma yaklaşarak;
'Evet söylemelisin.' dedi.
Tom ise sesli bir şekilde;
'Neyi söylemelisin Kristen?.' dedi.

Rosa teyzeme ve Bella'ya baktığımda ise onlarda sorunun cevabını istiyorlardı.

Ben ise derin nefes alarak;
'Aslında Jordan'ın kokusu Brian'ın odasında var.' dedim.

Tom ise bana yaklaşarak;
'Brian bunu nasıl anlamadı ve onun odasında ne işi var Kristen?' dedi.

Tam kelimeleri ortaya dökecektim ki Brian salona giriş yapmıştı.
'Jordan'ın odamda hatta evimde ne işi var Kristen!' dedi.
Bedeni kaskatı kesilmiş çene kasları seyiriyordu. Lanet olsun beni affetmeyecekti!
Rosa teyzem araya girerek;
'Kristen?' dedi.
Ben ise ellerimi önümde birleştirdim ve dudaklarımı derin bir şekilde ısırdım.

'Benim senin odanda kaldığım gece,gelmişti.' dedim.

Brian ise bana yaklaşarak;
'Ne söylemek için geldi peki?' dedi dişlerini sıkarak.
Ben ise kekeleyerek;
'Kendi duygularındaki bahsetti. Bunu anlatamam bu ona ait bir durum Brian.' dedim.

Brian ise sinir ile dolan gözlerini üstüne dikerek;
'Sende bana ait bir durumsun Kristen,bana ait.' dedi ve ekledi;

'Aslında haklısın,bu onluk bir durum. Ve onun duyguları.'  dedi.

Ben ise dudaklarımı ısırmayı bırakmıştım. Sanırsam,Lydia Brian'ın zihninide ele geçirmişti. Bu ona ait düşünce olamaz.
Derin nefes alarak,düşüncelerimden beni uzaklaştırdı.
'Bu onun durumu ve bunu senin işe değil onun ile görüşmeliyim. Haklısın!' dedi ve hızlıca odadan çıktı.

Ah Tanrım! Hızlıca peşinden çıktım.
Onu merdivenlerde yakalamıştım.
Arkasından;
'Brian!' diye seslendim. Ama beni dinlemiyordu.
Olduğum yerde durdum ve içimde ki tüm yaşanmışlıkları dışa vurarak;
'Briaaaan!'  diyerek güçlü bir çığlık attım.

Brian ilerlemeyi kesmiş ve bana dönmüştü. Hızlıca bana doğru ilerledi.
Omuzlarımı ellerinin arasına alarak;
'Beni dinle Kristen.' dedi ve ekledi.

'Hatırlıyor musun Kristen? Benim adımı aslında babanın koyduğunu öğrendiğin geceyi?' dedi.
Ben ise gözlerimi gözlerinde birleştirerek 'Evet' dercesine kafa salladım.
O ise devam etti.
'Peki neden koydu biliyormusun?
Çünkü bende seni gördü Kristen.

Çünkü ben,ben' dedi kekeleyerek ve devam etti.

'Ben sana mühürlüyüm Kristen. Sensiz yapamam,senin başkasının olmana izin veremem. Her ne olursa olsun,senin yanında olmalıyım. Sen buna aşk diyorsun,ben ise mühürlenmek diyorum.
Seni başkasının sevmesine Nasıl izin verebilirim. Yada Lydia'nın seni öldürmesine.
Anlaman için daha açık konuşayım,seni seviyorum,sana aşığım Kristen.'

Kelimeler dilimin ucundan uçup gitmişti. Onu dinlemesemde,gözlerinden her kelimeyi anlıyordum.
Dudaklarımı dudaklarından daha fazla uzak tutmadım. Dilimin ucunda kalan her kelimeyi,dudaklarına bıraktım.
Biz,babamın birbirimize hediyesiydik.

Dudaklarımdan dudaklarını ayırarak;
'Bende yarı bir dişi kurt olarak,sana mühürlüyüm Brian.' dedim o ise ince gülümsemesiyle dudaklarımda cevabını verdi.
Yüzümü avuçlayarak;
'Beni bırakma Kristen.' dedi.
Bende ellerimle yüzünü avuçlayarak;
'Beni bırakma Brian.' dedim.
O ise gülümseyerek;
'Asla' dedi.
Ben de gülerek;
'Asla' dedim.

Bizim için konuşan,artık sessizlikti.

MühürOnde histórias criam vida. Descubra agora