O Bir Kurt Adam

13.9K 725 53
                                    

Olduğum yerde çakılı kalmıştım.Brian'ın ne demek istediğini çözememiştim.Kafam karma karışıktı ve bunu becerebilen tek kişi Brian'dı.Hızlıca fincanımı masaya koydum ve masayı toplamaya başladım. Bu saçma düşünceler içerisinden çıkmalıydım. Kafamı karıştıran soruların cevaplarını bulmalıydım ve bulabileceğim yer ise odamda ki efsane kitaplarıydı.

Masayı hallettikten sonra büyükbabamın yanına uğramadan odama doğru koşmaya başladım. Odaya girer girmez raftaki kitaplara ellerimi uzattım. Elime ilk gelen ise 'Bitmeyen Efsaneler' kitabıydı. Sanırsam bu birçok şey barındırıyordu.Buna ihtiyacım yoktu,başka birşey olmalıydı. Alt rafta tam ortada duran eski kitabı buldum.Kitap kapağında alt tarafta yazan;

'Kurt Adam' yazısı oldukça ilgimi çekmişti. Sanırsam aradığım buydu.

Bu durumlar karşısında bedenimi oldukça sıcak basmıştı. Üzerimde ki yün hırkayı çıkartıp yatağıma yerleştim. Kitabın sayfalarını çevirirken burnuma gelen eski, sayfa kokusu gülmeme neden olmuştu. Kitap sayfalarını çevirmeye başladım. Ve bir yandanda okumaya devam ediyordum.

Kafamda birkaç kavramlar yerleşmişti. Kurtadamlık,genetikten gelen bir hastalıkmış.En azından ne olduğunu çözene kadar ben buna hastalık diyeceğim. Ve ikinciside oldukça güçlü ve sıcak olurmuşlar. Hızlı nefes alışları ve gözbebeklerinin büyüklüğü dikkat çekermiş. Onlar için yani hasta olanlar için en önemliside 'Mühürlenmekmiş'. Oldukça etkilenmiştim. Brian'söylediğim gibi,kurtadam bulsaydım kesinlikle sevgili olmayı denerdim. Nede olsa ilgi çekiciydi.

Saatler boyunca odaydım ve büyükbabam bana hiç seslenmemişti.Bu beni korkutmuştu. Hırkamı üzerime giyip aşşağıya indiğimde büyükbabamın koltukta şöminenin karşısında uyuduğunu görmüştüm. Aslında yine korkuyordum. Ona doğru ilerleyerek soluğunu dinledim. Oldukça hızlı nefes alıyordu ama galiba bu bizim ailede genetikti. Koltuğun üzerinde ki bej renkte olan kalın örtüyü büyükbabamın üzerine örterek dış kapıya doğru ilerledim. Dışarıya çıkmak ve bu olaylar karşısında kendime gelmek istiyordum.

Düşünceler beni boğuyordu ve soğuk havaya ihtiyacım vardı.En azından onun sayesinde sadece üşüme kavramıı düşünürdüm. Kapıyı açmamla birlikte soğuk havanın yüzüme çarpması bir olmuştu. Askılıktan montumu almak için geri döndüğümde beyaz şapkamıda kafama geçirmiştim.

Kapıya doğru ilerledim. Elimdeki anahtarları cebime koyup kapıyı üzerine kapattım. Merdivenlerden inerken aklıma Brian'ın hayatında belkide ilk defa yaptığı naziklik gelmişti. Bu umarsızca gülmeme neden olmuştu. Merdiven bittiğinde yüzümdeki gülümseme de bitmişti. Yola indiğimde ne tarafa gideceğime karar veriyordum ve sanırsam sola doğru ilerlemek istemiştim.
...

Birkaç dadika sonra arkamdan gelen ayak sesleri beni korkutuyordu. Buda neyin nesiydi böyle? Montuma daha sarılarak devam ettim ve ayak seslerini duymamaya karar verdim. Ama emindim bu Brian'dı. Cesaretim içerimde volkan patlaması yaşıyordu ve biran dönmemle birlikte karşımdakinin Brian olmadığını gördüm.

Oldukça korkuyordum. Karşımdakinin biran Brian olması için dua ediyordum.Evet bunu yapıyordum! Karşımda gördüğüm grimsi gözler ürkütücüydü. Sanki beni yiyecek gibi bakıyordu. Zayıf yapısı ama kaslı kolları gücü hakkında pek fazla bilgi  vermiyordu. Uzun boyu ve ince bacakları yere oldukça güçlü basıyordu ve üzerime doğru geliyordu. Fiziği oldukça güzeldi ama bu adamın nedense üzerinde siyah bir kaban vardı. Brian gibi t-shirtla gezmiyordu.

'Korkuttum mu seni güzel kız?' dedi keskin sesiyle.

Ben ise olaya hakim olamamış bir ses tonuyla;

'Pek korkulmayacak gibi durmuyorsunuz' dedim.

Korkutucu kahkaha ile beni dahada çıkmaza sokmuştu. Brian'ın burada olması için dua ediyordum. Gerçekten ona şuanda ihtiyacım vardı. Bilmiyorum bu ihtiyaç nereden geliyordu.

MühürWhere stories live. Discover now