Güçlü Olmalıyım

6.5K 414 10
                                    

Gözleriyle beni izliyordular. Suçlu olduğumu, yanlış kelimeler söylediğimi göz kapaklarını her kapattıklarında anlıyordum.

Ne yaptın sen Kristen? Aileni bu kadar iyi tanıyan ve sana destek için burada olan birilerini sen nasıl suçlar ve hakaret edesin.

Derin bir nefes alarak, ellerimi kahverengi-sarı geçişli saçlarım arasında gezdirdim. Gözlerime 'Ben üzgünüm' ifadesini yerleştirdim.

Bella'nın ve Stark'ın yanına doğru ilerledim. Suçluluk duygusuyla soğuktan hafif morarmış dudaklarını ısırdım ve;
'Özür dilerim. Haddimi aştım.' dedim.

Bella ise hafifçe gamzelerini göstererek boşlukta olan ellerini ellerimle birleştirdi.
'Söylediklerinde haklısın. Ama bunlar senin güvenliğin içindi Kristen. ' dedi.

Ben ise derin nefes alarak, bilmediğim gerçekler arasında kayboluşumu izledim. Yine bir gizem. Yine bir yolculuk. Rosa teyzem haklıydı, gerçekten güçlü olmalıydım.

Önce Brian'ın sonra büyükbabam, Tom' la, Stark'la göz göze geldim. Önüme düşen saçımı kulağım arkasına yerleştirdim ve;
'Herşeye yapmaya hazırım. Ama önce kafamda ki yersiz düşüncelere cevap istiyorum. ' dedim.

Bunu üzerine gülen Stark, Brian' a bakarak;
'Sen herzaman yaptığın şeyin başına geç. ' dedi gülerek.

İlk ten anlamamış olsamda, Brian' ın mutfağa doğru ilerlemesinden ne demek istediğini anlamıştım.Kahve yapacaktı.
Bu benimde gülmeme neden olmuştu.

Ellerimden, ellerini hiç ayırmayan Bella'ya gitti gözlerim. Hayranlıkla izliyordu beni. Bunun nedeni neydi? Çünkü bu beni oldukça şımartıyordu.

Ellerimden çekerek beni Brian'ın kahve tonlarında olan iki kişilik koltuğuna yerleştirdi. Kısa bir süre sonra ayakta olanlarda diğer koltukta yerlerini almıştı.

Brian'da kısa bir süre sonra elinde kahvelerle gelmişti. Stark ayağa kalkarak, Brian'a yardım etti. Ama Stark'ın karşılaştığı derin bir homurtuydu. Haklıydı, cadıları sevmiyordu. Ama nazikliğe, yaşlı gibi homurtuyla cevap vermesi oldukça kabaydı.

Üzerimde olan siyah montu çıkartarak, bej renkli kalın örgülü boğazlı kazağımla başbaşaydım. Brian kahveyi elime verdi ve tebessüm ederek yerine oturdu. Tam karşımdaydı, eski ayaklarıyla ayakta zor duran tekli koltukta.

Derin bir nefes alarak Bella'ya döndüm. Dönüşümden, açıklamasını beklediğimi anlamıştı. Hafifçe gülerek;

'Kristen, öncelikle... ' dedi ve sustu.

' Herşey bir imkansızlıkla başladı. Baban. ' dedi ve susarak asaya baktı. Gözlerinde ki kini görebiliyordum. Ellerini sıkarak;
' Onunla birlikteydi. Tabi annen ile karşılaşana kadar. Birbirleri için yaratılmışlardı sanki. Onca olumsuzluk arasında, doğru olan şeyi yaptılar. Sevgileri için herşeyden vazgeçtiler.' dedi.

Stark ise hafifçe gülerek, cümleleri kendine ödünç alarak devam etti.

'Ama o, buna karşıydı. Annen Alice,baban Brian'ın hiçbir zaman vazgeçmedi. ' dedi.

Ben ise tüm kelimeleri unutmuş. Brian kelimesine takılmıştım. Babamın adı Edward'dı. Buna yemin edebilirdim.

Derin nefes alarak Brian' a baktım. Bundan haberi varmış gibi, tebessümlerle bana bakıyordu. Gözlerimiz buluştuğu da şaşırmış bir şekilde bana bakıyordu. Haberim olduğunu sanıyordu, ama haberim yoktu.

'Adı Edward. Babamın adı Edward. ' dedim titrek bir ses tonu ile.
Stark endişeli gözlerle bana baktı ve;
'O sadece güvende olmak istediği için, New York' ta adını değiştirdi. Gerçek adı Brian. ' dedi.

Ben ise Brian'ı izliyordum.
Kokusu babama aitken, şimdi adıda ona aitti. Bana babamı hatırlattığı gibi, güçlü olmayıda hatırlatıyordu.

Ah Kristen! Nasıl bir hayatın içerisindesin. Ne gerçek Kristen? Gerçek olan ne?
Lanet olsun!

MühürWhere stories live. Discover now