Kıvılcım ve Ateş

5K 303 9
                                    

Bedenim kendinden geçmişti. Dilimde ise halen 'Anne' kelimesi dolanıyordu. Hissizlik ve hissetmek arasında kalmıştım. Uyanmak için elimden geleni yapsamda,gözlerim buna izin vermiyordu. Annem ile son anım, aklımın bir köşesinden kaybolacak diye,gözlerim açılmak istemiyordu.

Düşüncelerimi Rosa teyzemin seslenişleri,bozmuştu.
'Kristen? Ah Kristen lütfen uyan!'
Sonra da yüzümde hissettiğim,hafif dokunuşlar. Gözlerim direnmeyi bırakıp,açılmaya karar vermişti.

Karşımda Rosa teyzem,sağ tarafımda ise Stark vardı. Yüzüme vuran sıcaklık,şöminenin karşısında olduğumu kesinleştirmişti. Rosa teyzem koltuktan destek aldığı ellerini,kollarımı sararak kaldırmak için yeltenmişti. Ben ise ateşin yüzünde dağılılışını izliyordum.

'Kristen iyi misin?' dedi endişeli ses tonu ile.
Ben ise dudaklarımı nemlendirerek;
'Evet iyiyim.' dedim.

Rosa teyzemin kollarımda olan elleri,yüzündeydi. İstemsizce dolan gözlerim,sessizliğimi artırmıştı.

Stark gülümseyerek;
'Ateşe birkaç odun atalım.' dedi ve şöminenin yanında dizilmiş,kırık odunları teker teker ateşe fırlattı. Rosa teyzem ise yanımdan kalkarak,kahve getirmek içim mutfağa doğru ilerledi.

Ben ise ateşin çıkardığı kıvılcımları izliyordun. Havada süzülüp sonra sönüşünü. Derin nefes alarak Stark'a baktım ve;
'Bende böyleyim işte.' dedim.

Stark ise,düşüncelerimi bölmeden devamını dinledi.
'Kıvılcım gibi. Güçlü olduğuma inanıyorum ve devam ediyorum. Sonra kısa bir engelde devam edemeden havada asılı kalıyorum.' dedim.

Stark ise omuz üzerinden bana baktı. Tekrardan şöminenin yanından odunu alarak ateşe attı ve çıkan kıvılcımlara bakarak;
'Bunun gibi mi Kristen?' dedi.

Ben ise 'Evet' dercesine kafa salladım.
Stark bana dönerek;
'Kıvılcım olsan bile Kristen,gerinde bir ateş bırakıyorsun. Gidenlerle değil geride bıraktığınla yüzleş ve güçlü ol.' dedi.

Gözlerim halen Stark'ın gözlerindeydi. Bana olan güvenini ve sözlerindeki anlamı beynime kazımaya çalışıyordum. Bir ateş olmak yerine kıvılcımlarda takılıyordum. Derin nefes alarak;
'Stark,seni çok seviyorum.' dedim.

Stark sesli bir kahkaha ile;
'Sevgini söylemek zayıflıktır Kristen. İçinde yaşarsan daha büyük olur.' dedi.

Ben ise yüzümü buruşturarak;
'Ben sevgimi söylemeyi tercih ediyorum Stark.' dedim.
O ise bana dönük olan bedenini,derin nefes alarak bana çevirdi ve;
'Bu yüzden Kristen'sın.' dedi.

Gözlerimi kaçırarak,küçük bir tebessümle eşlik ettim. Beni konuşmadan anlayan tek kişiydi o. Eminimki içerlerinde bir yerde bana olan küçük bir sevgisi vardı. Yoksa bu zorlu yolda,yanımda olmayı tercih etmezdi.

Kapının çalmasıyla,düşüncelerimden uyanmıştım. Tom kapıyı açtığında Brian içeriye girmişti. Endişeli gözlerle etrafa bakınıyordu. Sanırım,Tom ayak üstü tüm olanları ona anlatıyordu.

Hızlı adımlarla yanıma ilerledi ve Stark'a aldırmadan,dudaklarıma öpücüğünü kondurmuştu.
'Özür dilerim Kristen. Yanında olmadığım için.'

Hızlanan nefesi,kendini suçlayışının belirtisiydi. Omzuna yerleştirdiğim ellerimi çekerek yüzünde birleştirdim.
En son kendini suçladığında beni terk etmişti. Bu olayı hatırlamak istemiyordum ve derin nefes alarak;
'Brian,önemli olan şuanda yanımda olman.' dedim.

Stark'ın sessiz tebessümünü duyar gibiydim. Nede olsa artık kıvılcım değil 'Ateş' olmaya bakıyordum.
Brian tekrar bir öpücük kondurarak elimden tuttu ve kahverengi kanepeye oturdu. Kısa bir süre sonra bende yavaşça kanepeye yerleştim.

MühürUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum