8-Ev Özlemi Sendromu

Start from the beginning
                                    

Yüzü kızardı ve gözleri doldu, kendi kuyruğu tarafından ihanete uğrayan ufaklığın morali bayağı bozuk olsa da zalim yetişkinler onun bu haline biraz gülmüştü.

İlgi Jongin'in üzerinden tekrar Sehun'a kaydı. Baekhyun onunla arkadaş olmakla hatta onun en yakın arkadaşı olmakla ne kadar doğru bir karar verdiğini kaza sonrası bir kez daha anlamıştı. Hem onlarla, hem hastane işleriyle hem de Jonginle hiç bıkmadan ilgilenmiş bir de üstüne restoranların işlerini yürütmüştü. Sehun için ne yapsa az olacak ne söylese kelimeleri kifayetsiz kalacak gibiydi.

"Sehun, seninle duygusal konuşmalar yapmakta çok iyi değilim. Biliyorsun ciddileşemem hiç. Ama söylemek istediğim bir iki şey var. Sana gerçekten çok minnettarım. Hem benimle hem ailemle hem de işlerimizle çok güzel ilgilendin. Yapmana hiç gerek yokken her işimize koştun. Ne desem bilemiyorum. Çok teşekkür ederim gerçekten. Sen benim başka anneden doğma kardeşim gibisin sanki. İyi ki varsın."

Sehun biraz duygulanmıştı ama kendisinin yerinde Yifan ve Baekhyun olsaydı onlar da aynısını yapardı bundan kesinlikle emindi.

"Ne saçmalıyorsun sen? Ne demek yapmama gerek yokken? Tabii ki gerek vardı. Siz olsaydınız siz de aynısını yapardınız benim için. Biliyorum. Hem biz seninle neler neler yaşadık, bu da sadece gelip geçen birkaç şeyden biriydi. Gerçek dostlar bunun için vardır Baekhyun. İyi günde herkes yanında olur."

Baekhyun dolu gözleriyle kafasını salladığında Jongin yine üstündeki tişörte asılmıştı. Ciddi konuşma faslı kediciğin olduğu yerde bu kadar sürüyordu işte.

Baek pes ederek yumuşakça göğsüne yasladı oğlunu. Bebek kuyruğunu babasının beline gevşekçe dolayıp gözlerini kapattı. Kulağını okşayan zarif ellerle mırlamaya başladı. Saçına kondurulan öpücükler iyice mayışmasına sebep olmuştu.

Jongin her ne kadar melez olsa ve biyolojik annesi ölmüş olsa da ailesini ve yuvasını biliyordu. Bu sevgiyle ya da içgüdüleriyle alakalı bir şey olabilirdi, Sehun emin değildi. Emin olduğu tek şey Jongin'in babaları hastanedeyken tuhaf bir şekilde hüzünlü olduğuydu. Kendi evinde olduğunda ya yatak odasına ya da Yifan'ın sürekli oturduğu koltuğa gitmek istiyordu. Gece yatarken Baekhyun'un kıyafetlerine sarılıp onları kemiriyordu. Chanyeol ve Kyungsoo'nun evinde olduğu zamanlarda da sürekli kapıyı gözlüyordu. Zilin veya telefonun sesini duyduğunda heyecanla miyavlayıp kuyruğunu sallıyordu.

Bu galiba bir çeşit ev özlemi sendromu falandı. Jongin evini değil ailesiyle evinde yaşadığı zamanların özlemini çekiyordu aslında. Yine de bu dönemi etrafında onu çok seven insanlar olduğu için hastalanmadan geçirdiği için şanslıydı. Hala minyon bir bebekti gerçi. Kemik yapısı oldukça sağlıklı olsa da ufak tefekti işte.

Sehun onun ailesi hastanedeyken ne kadar zorlandığını bilerek Baekhyun ve Yifan'a anlatmamıştı. Bir de bunun için üzülmelerini istemiyordu. Zaten yeterince yıpratmışlardı kendilerini. Kendisi için de zor bir dönem olmuştu, kafadan en az 1 hafta tatili vardı. Gözleri çoktan odağını kaybedecek hale gelmişti.

Ayağa kalktığında Jongin hariç herkes ona döndü. Koltuğun üstünden yağmurluğunu alıp giydiğinde gideceği anlaşılmıştı.

"Eh, bff görevlerimi başarıyla tamamladığıma göre bir hafta izne ayrılmayı hakettim değil mi Boss Wu?"

Yifan, Boss Wu lafını duyunca sırıttı. İzni fazlasıyla haketmişti hemde.

"Elbette Chef Oh. İstersen 2 hafta bile gelme. Git ve güzelce dinlen."

"2 hafta izin kulağa çok iyi geliyor ama muhtemelen ben olmasam batarsın ve en yakın arkadaşımla şu kuyruklu şeyin sokaklarda beş parasız kalması isteyeceğim son şey. Haftaya gelirim. Kendinize iyi bakın, kendinize iyi bakmasanız da Jongin'e iyi bakın. Adios."

Evden çıkıp sitenin otoparkındaki arabasına giderken çalan telefonuyla duraksadı. Cebinden çıkarıp baktığında Yixing'in aradığını gördü.

"Alo Xing?"

"Sehun nasılsın?"

Sesi bir tuhaf geliyordu, Sehun bir sorun olup olmadığını merak etti.

"Ben iyiyim de sen iyi misin? Bir sıkıntı yok ya?"

"Şey aslında var. Bize gelsen çok iyi olur Hun."

Sehun'un içini çoktan endişeler sarmıştı.

"Ne oldu Yixing? Beni korkutma. Seulgi'ye mi bir şey oldu?"

"Hayır Seulgi iyi. Yani bilmiyorum iyi olmayabilir de. Şey, annen geldi."

"Ne? Ne zaman? Niye gelmiş?"

"Biraz önce çıktı ama hiç hoş şeyler söylemedi. Seul biraz şokta gibi. Gelsen olmaz mı?"

"10 dakikaya ordayım. Seulgi'ye göz kulak ol ben gelene kadar bir yere gitmesin."

Sehun telefonu kapatıp arabasına koşar adım giderken homurdanmaya başlamıştı bile.

"Tanrım, sadece bir gün olsun rahat yüzü göremez miyim?"

Hello Kitty//SekaiWhere stories live. Discover now