Bölüm 23- Aptal Herif

41 8 6
                                    

Tabi ki bugünün Cuma olduğunu unutmadım, bunu da nereden çıkardınız? Bölüm yazmak yerine kitap okumaya da dalmadım tabi ki! Keyifli okumalar canlar :D seviliyorsunuz ♡

Lion'un bana attığı mesaja tek kaşımı kaldırarak baktım. Ona nasıl yardım edebilirdim ki? Tahminimce onu hapisten çıkarmaya yetecek hatta artacak kadar param vardı. Yine de oraya nasıl gideceğimi bilmiyordum. Yani, evet, telefonum ve internetim vardı bu sayede nasıl gidebileceğimi bulabilirdim ama demek istediğim ne ile gideceğimdi. Araba karakola çekilmişti ki zaten çekilmese bile ben 14 yaşında sanıldığımdan karakola araba ile gitmem ceza sayılırdı. Goddard beni oradan kendi isteğiyle kolaylıkla kurtarmıştı ama ondan Lion'u da kurtarmasını isteyemezdim. Zaten kardeşine bu kadar şey yapan biri benim güya kardeşime neden yardım etsin ki?

Bana niye yardım etti ki?

Telefonumdan gidiş yolunun yürüyerek ne kadar sürdüğüne baktım. Ah, kan kaybederken yürümek de en sevdiğim şey ya! Zaten o yolu Goddard ile gitmiştim şimdi geri mi gidecektim? Bencilliğim boy göstermeye başladığında onu yenmek adına Lion'u abim Trey'den bir emanet olarak görmeye karar verdim. Gerçi işler tam ters şekildeydi ama konumuz bu değil, geç. Yanıma beş bin lira kefalet parası aldım. Yeter miydi bilmiyorum. Sonuçta aptal herif bana ne işler karıştırdığını söylemek yerine gizemli havalarına girmişti. Belki de bana aslında neden dolayı polisin onu aradığını söylese gerek yanıma alacağım para gerek başka şekilde ona daha kolay yardımcı olabilirdim.

Goddard ne demişti? Bence sen onu bir süre unut.

Yani Lion basit bir hırsızlık yapmış olamazdı. Büyük bir şey yapmıştı. Gerçi Goddard denen gizemli psikopatın her dediğine inanmamam lazım. Sonuçta onu ne kadar iyi tanıyorum ki de hemen güveneceğim? Zaten ben bir tek Trey'e güvenen bir insan olduğum için bu işleri daha da zorlaştırıyordu. Çantaya bir beş binlik daha attım. Çantayı omzuma asıp sapına sıkıca tutunup telefondan yürüyerek mesafaye baktım. Taksi bulabilir miyim burada ben?

Evden çıkmadan ufak bir kontrol yaptım ve anahtarımı alıp dışarıya çıktım. Oflayarak kulaklık taktım ve kendimi sakinleştirmek adına huzur verici bir şarkı açtım. Hava da kararmak üzereydi. Eğer Lion'u oradan çıkaramazsam karanlıkta yalnız başıma geri yürümem gerekecekti. Bu da iki kat işkence demekti. Erkek kılığındaydım kabul ama bu sapıklar için bir engel değildi. Müziğin sesini biraz daha açıp düşüncelerimi susturmayı denedim.

Yürürken zihnimi boşaltıp tekrar tekrar çalan şarkıya odaklanmayı, yolu gözümde kısaltarak aslında o kadar uzun olmadığını düşünerek kendimi ikna etmeye çabaladım. Biraz olsun işe yaramıştı. Uzunca bir yürüyüş ve yürürken yaşadığım kısmı paranoyak düşüncelerimden sonra sonunda hedefime vardım. İçeri girip ilk gördüğüm görevliye Lion'u sordum. Bana cevap vermeyince kefaletinin ne kadar olduğunu sordum. Umursamaz adama çantayı açıp parayı gösterdim ve "Konuşmazsan bu parayla kafanı patlatırım." diye çocuksu bir tehdit savurdum. Ya da ergence tehdit. Veya havalı tehdit. Siz ne derseniz işte.

"On beş bin." dediğinde göz devirdim. Ona yanımda on bin olduğunu ve buraya abimi çıkarmak adına yürüyerek geldiğimi söyledim. O ise omuz silkti. "Tamam, onu görmeme izin verebilir misiniz?" diye sorduğumda oflayıp yürümeye başladı. Onu para dolu çantamı sıkıca tutarak takip ettim.

Parmaklıklarla dolu bir yere girdiğimizde kimliğimi sordu. İyi ki son dakika onu da çantaya atmışım diye düşünerek hızla paraların arasından kimliğimi buldum. Baktı ve omuz silkti. Yine. İçimden Sen nasıl polissin be adam? Sahte kimliği fark edemiyorsun! desem de işimi kolaylaştırdığı için bir yandan da ona teşekkür ediyordum. Birkaç metre ötedeki parmaklığın önünde durduğumuzda Lion parmaklıklara tutundu. "Çıkıyor muyum?" diye sordu merakla. "Seni aptal herif!" Polise göz ucuyla bakmamdan sonra "Yani canım abiciğim. Neden bana neden dolayı hapiste olduğunu söylemediğinden bankadan çektiğimiz paradan getirdim ancak beş bin eksiliyorum." diye devam ettim. "Bankadan çektiğimiz para?" deyince polis şüpheyle bana baktı. "Bankadan daha geçen gün para çektik ya!" dedim biraz imalı bir tonla. Sonunda anladı.

"Hııı. Evet, doğru. Unutmuşum." dediğinde acaba daha ne kadar belli edebileceğini düşündüm. "Ee? Beş bin eksikten dolayı ne kadar içeride kalacağım? Gidip getiremez misin?" Bu sorusu yüzünden ona okkalı bir tokat atmak, paramı da alıp buradan gitmek istiyordum. Ne demek gidip getiremez misin! Sanki iki adım ötede yaşıyorum. Aptal herif demiyorum ona boşuna.

"Arabayı alabilmem için ne kadar istiyorsunuz?" diye sordum polise. "Kaçak arabası o." deyip bana daha makul bir fiyat söylediğinde ona çantadan para verdim. "14 yaşında birine araba teslim edemem." dedi elimden parayı alırken. Tanrım! Anahtarı bana vermek üzereydi ama son dakika akıllanmıştı ya ona yanıyorum! "Elim boş evime geri mi yürüyeceğim? Bari evime bırakın beni. Sonuçta 14 yaşında masum bir çocuğum, değil mi?" dedim. Lion bana şaşkınca bakıyordu. "Beni burada mı bırakacaksın?" diye sordu. Ona geri geleceğimi söyleyip polis ile araçların olduğu yere gittik. Genç bir polise durumu özet geçti. O da onayladı ve beni evimin önüne bıraktı.

"Bir dakika bekleyin lütfen!" dedim araçtan inerken. Hızla yukarı çıkıp çantadaki parayı 15 bin lira haline getirdim ve aynı hızla aşağı indim. "Abim Lion hapiste. Kefaleti 15 bin liraymış. İşte." dedim ve çantayı uzattım. "Arabasının da parasını verdim. Onu oradan çıkarın lütfen." dedim. Genç polis şaşırdı ancak onaylayıp karakolun olduğu yöne doğru harekete geçti.

Hızla yukarıya çıkıp üzerimi değiştim ve kendimi odama kilitledim. Yorucu ve saçma bir gün olmuştu. Bu geldiğim yerdeki kovalamacalar gibi eğlenceli filan değildi. Ayrıca Lion'a çok kızgındım. Bir süre yüzünü görmek istemiyordum. Gerçi madem yüzünü görmek istemiyordum o zaman neden onu hapisten kurtarıyordum ki? Ah her neyse. Yatağıma uzandım ve uyumayı denedim. Ancak aklımda iki soru dönüp duruyor ve uyumamı engelliyordu.

1) Lion ne yapmıştı da aranıyordu ve hapse girmişti?

2) Goddard neden öz kardeşine kötü ama bana iyi davranıyordu?

MEVKUFWhere stories live. Discover now