Bölüm 18- Özel Hafta

35 7 3
                                    

Canlar x Bölüm biraz kızsal oldu ama hayatın gerçekleri bunlar. İyi okumalar dilerim ♡ Seviliyorsunuz!

Pizzacıya vardığımızda ikimiz de sessizdik ancak Lion sebebini bilmediğim bir nedenden dolayı sırıtıp duruyordu. "Pekala, yolculuk esnasında söylediğim şeye güleceksen gül de rahat et. İki saattir gülümsüyorsun zaten." deyip göz devirdim. Aracı kilitledikten sonra "Hayır, sadece... Söylediklerin hoşuma gitti. Komik veya gülünecek bir şey değil. Biraz empati kurarak seni anlayabiliyorum." diye karşılık verdi. Restorandan içeri girip beğendiğimiz bir yere oturup büyük boy pizza istedik.

Arabada bana anlayışla gülümsediğinde önce bana o şekilde gülümsemesine sonra da bana bakıyor oluşuna takılmış ve "Önüne bak!" diye ciyaklamıştım. Araba konusunda sebepsiz yere hassastım. Sürücü yoldan başka bir şeye bakmamalıydı sanki, bir an bile olsa. Lion da bu bağırışımdan dolayı hemen önüne bakmıştı ve bağırarak onu daha da panik ettiğimi söylemişti. Bunun üzerine ikimiz de sessizleşmiştik.

Pizza gelince ikimiz de etrafa veya telefonumuzun ekranına bakmayı keserek yemeye başladık. Herkes çatal bıçakla yiyordu ama ben öyle yiyemezdim, bana gereksiz bir kibarlık gibi geliyordu. Zaten erkek rolü oynadığım ve karşımda oturan Lion'un da çatal kullanma niyeti yokmuş gibi bakışından dolayı ellerimle bir dilimi kapıp ısırdım. Aslancık da bir dilimi elleriyle aldığında sırıttım. Esasında bir kız olduğum halde ben böyle yerken o çatal bıçakla yeseydi garip olurdu. Gerçi neden kızlar hep kibar olmak zorundaydı ki? Feminist yanım ağır basıyordu.

Evde elimdeki açılmamış ped ile lavaboya koşturdum. Uyandığım anda hissetmiştim ve lanet ederek paytak bir penguen gibi koşmaya başlamıştım. İşimi halledince oflayarak odama geçip üzerimi değiştim. Siyah bir eşofman ile sporcu sutyenimin üzerine koyu gri dar bir tişört giydim. Bu hafta beni asla dışarıya çıkaramazlar! Erkek rolü oynasam da tabi ki regl oluyordum ve dengesizleşiyordum. Demek gülüyorum iki saniye sonra, Bam!, ağlamaya başlıyorum. Ya da belki sinir krizi geçiriyorum. Diğer hemen her kıza olduğu gibi.

Mutfağa gidip kendime bir kupa ballı sıcak süt yapmaya başladım. Normalde bal sevmezdim ama süt ile çok hoşuma giderdi. Rahatlatıcıydı. Elimdeki sıcak kupa ile salona gidip koltuğa hafif aşağı kayarak oturdum ve televizyonda güzel bir şeyler aramaya başladım. Sonunda bulabildiğim en iyi şeyin çizgi film olduğunu anlayınca o kanala geri döndüm.

Dün geceki ani ruh hali değişimlerimden ertesi sabah regl olacağımı tahmin etmiştim ama şimdi düşününce Lion ile yani samimi olmadığım biri ile kalırken böyle olmak hoş değildi. Elbette şu vıcık vıcık romantik sinir bozucu derecede sahte kitap karakterleri gibi bana sarılıp karnıma sıcak su torbası koymayacaktı ve eğer bunu yapmaya kalkarsa en sert yumruklarımdan birinin hedefi haline gelecekti. Tanrım! Ayın bu zamanında daha da aşk karşıtı oluyordum!

Sütümü içip bitirmeme yakın Lion uyandı. Yatağını koridor sonuna benim odanın karşı duvarına koymuştuk. Böylece ben salona veya balkona gittiğimde uyanma ihtimali daha az oluyordu. Yanıma yaklaşıp halimi süzdüğünde "Bugün de çocuk olasın mı geldi?" diye sordu. "Hııı." diye mırıldanıp geçiştirdim. Lavaboya gittiğinde eğer kızlar hakkında biraz da olsa bilgisi varsa durumumu anlayacaktı zaten. Gerçi kızlar hakkında bilgisi olmasa da televizyonlar sürekli ped reklamı yapıyordu elbette durumu anlayacaktı. Hem lisede filan bunu fen dersinde görmüyorlar mıydı?

Tahmin ettiğim gibi de oldu. Lavabodan çıkınca bana şu soruyu sordu.

"Reklamlardaki o şeyi kullandığına göre hastasın, değil mi?"

Hasta kelimesini biraz açmak adına "Evet. Ayın özel haftasındayım. Üstüme gelme." dedim kısaca. Başını salladı ve "Sen otur. Kahvaltıyı olsun ben hazırlarım. Özellikle istediğin bir şey var mı?" diye sorunca ona "Kızarmış ekmek fena olmaz. Biraz da reçel." dedim. Onaylayan bir mırıltı sonrası mutfağa gitti bense televizyon karşısında tembellik yapmaya devam ettim.

Bir süre sonra bir tepsi ile salona geldi. Kızarmış ekmek, dilimlenmiş salatalık ile domates, biraz peynir ve küçücük bir kaseye boşaltılmış reçel. Tepsiyi kucağıma bırakıp "Kalkmak istemeyeceğini düşündüm. Ne içeceksin?" dediğinde gülümseyerek "Meyve suyu." diye yanıtladım. Yeniden mutfağa yöneldiğinde "Ve Lion!" diyerek seslendim. Dönüp baktığında "Teşekkür ederim." diye devam ettim.

Kahvaltılarımızı salonda yapmamızdan sonra bana bugün kütüphaneye gitmeyi planladığını söyledi. Sıkıntıdan resmen tüm kütüphaneyi okumaya karar vermiş gibiydik. Ona evden çıkmak istemediğimi söylediğimde kendisinin de sonra gidebileceğini söyledi. Ona yapışık ikiz olmadığımızı hatırlattığımda ise görevinin beni korumak olduğunu bana hatırlattı. Yine arkadaş canlısı modundan patron-görevli moduna dönüşüne göz devirip telefonumdan oyun oynamaya başladım. Hayvanları iki ayak üzerinde yürütmeye çalışıyordunuz ki ben kolay sinirlenen biri olarak yine sinir krizleri geçiriyordum ancak hayvan düşkünü olduğumdan oyunu silmeye ilk kez kıyamıyordum.

Lion da sessizce elindeki telefonunda bir şeyler yapmaya başlayınca televizyonu müzik kanalına koyup oyun oynamaya devam ettim. En azından tahminimce kimsenin tarifi alıp yapmadığı yemek programından daha iyi bir fon müziği görevi görebilirdi. Aslında acaba tarifi alıp uygulayanlar var mıydı? Yani tabi ki vardı ama tahminimce 10 kişide 1 kişi filandı. Genelde yaptıkları yemekler ya çok malzemeli yemeklerdi ya da çok uğraş isteyen şeylerdi. Kimileri ise aşırı sosyete kaçıyordu.

İlk pes eden kişi Lion oldu ve sessizliği bozdu. Acıktığını ve mutfaktan atıştırmalık alacağını söyleyip bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sordu. Başımı iki yana salladıktan sonra telefonuma geri döndüm. Oyun bitmişti ve tüm karakterleri açmıştım. Hem de birkaç saat içinde! Koltuktaki pozisyonumu değişip televizyon ekranına şöyle bir baktım. İnsanlar dans edip duruyorlardı. Klibin neredeyse hiçbir mantığı yoktu. Sadece dans, kameraya bakıp şarkı söyleyen şarkıcı ve aynı yerde yine dans. Bu kadar.

Aslancık elinde cips paketi ile yanıma yaklaşınca bakışlarım ekrandan ona kaydı. "Tüm gün müzik mi dinleyeceğiz şimdi de?" diye sordu sıkkınca. Cidden hiçbir şey yapmıyorduk ki zaten. Tüm gün evdeydik yemek yemek için dışarı çıkıyorduk ve kitap okuyorduk. Hepsi buydu işte. Sıkıntıdan patlamamak adına dua ediyorduk bir de. Omuz silkip ona ne yapmak istediğini sorduğumda bu gece için bir fikri olduğunu söyledi. Ona garip bir bakış attığımı görünce bir soru sordu.

"Bowling sever misin?"

MEVKUFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin