Bölüm 6- Hediye

104 11 6
                                    

Canlar, seviliyorsunuz ♡ iyi okumalar dilerim :D TheGreenOcean bölümün başlığı tam olmuş, hediyem olsun sana bu bölüm! Desteğin için gerçekten çok teşekkür ederim :)

Uyanır uyanmaz ıslak bir burunla karşı karşıya geldim. Bu bir Kurt Köpeği yavrusuydu. Masmavi gözleri benim kahverengi gözlerimle buluşmuştu ve başını hafifçe sağa eğip inlerce sesler çıkardı. Şaşkınca ertafıma baktığımda çoktan Trey'in Siyah Ayna'daki odasına götürülmüş olduğumu fark ettim. "Sonunda uykucu Kurt uyandı anlaşılan." dedi Trey. Gülümseyerek arkamda duran Trey'e, kıkırdayarak karşılık verdim. Gövdeme yatmış olan köpek ise sonunda pes etmiş gibi başını göğsüme koydu. Bir elimi başına koyup onu mest ederce okşadıktan sonra "Bu nereden çıktı? Doğum günüm filan değil ki." dedim.

Bu kez Jay'in sesini duydum ve onunda burada olduğunu anladım. "Sana bir koruyucu köpeği aldık." diye yanıtlayınca şaşkınca tek kaşımı kaldırdım. "Bu mu beni koruyacak? Kedilerden mi kaçıyorum ben?" diyerek alay ettim. O anda bu yavrunun 3 katı kadar büyük bir köpek belirip hızla koltuğa çıkıp üzerime yattığında acıyla inledim. "Neredeyse boyum kadar bu!" diye inledim ama yattığım yerde doğrulamadım. O anda uzun zamandır duymadığım bir şeyi duydum.

Trey ve Jay kahkahalarla gülüyorlardı.

Onların kahkahalarını en içten gülümsememle izlerken bedenimi ezen tüy yumaklarından büyük olanı kulaklarını dikip yere atladı. Kapıya yöneldi ve kapalı olmasına rağmen oraya hırlamaya başladı. Bir süre sonra kapı açılınca içeriye bir kız girdi. Aşırı mini eteği sayesinde nasıl biri olduğunu anladım. Bana rahatsız olmuşçasına baktıktan sonra bakışlarını Trey'e çevirdi. "Bir dakikalığına gelebilir misiniz Bay Trey?" diye sordu ve cevap beklemeden kapıdan çıkıp onu kapatma gereği duymadı. Bir kaşı kalkık olan kardeşim ve her nedense Jay de dışarıya çıktılar.

Bende iki tüylü dostumla odada yalnız kaldım. Küçük köpeğin başını severken burnumu kırıştırıp sesimi incelterek o kızın taklidini yaptım. Minik yaratık ise ne yaptığımı anlamadığı için merakla başını kaldırdı. Sonra ise tiz sesiyle bana havlayarak kızınca kahkaha attım. "Merak etme dostum. Ondan bende en az senin kadar nefret ettim." dedim kulağına doğru. Büyük köpeğin de koltuğun hemen önüne kıvrılması bana etten bir duvar örülmüş hissi verdi. Ama en son saldırıya uğrayacağım yer Trey'in odası olurdu herhalde.

Üzerimdeki yavruyu rahatsız etmeden kıpırdanmaya çalıştım fakat o yine de ayaklandı. Kapıya yönelip tam ardına oturdu ve kuyruğunu sağa sola sallayarak kapalı kapıyı seyretti. Bu onun açısından iyi olmamıştı çünkü aniden açılan kapı ona sertçe çarptı. Anne Kurt ise hızla yavrusunun yanına koşup onu temizlemeye başladı. Trey ve Jay sinirli bir tavırla içeriye girdiklerinde benim o odada olduğumu unutmuş gibiydiler. O ikisinden sonra Lion'da odaya girdi. Bir koruma edasıyla kapının açılmasını önleyecek şekilde ardında durdu. "Bunlar yeterli olmayacak, Jay! Olmuyor!" diye sitem etti Trey. Jay ise başını sallayarak "Farkında değilim mi sanıyorsun?" dedi. Bense dediklerinden anlam çıkarmak isterce kulak kesildim. Lion pek umursuyormuş gibi durmuyordu.

"Sen buraya sapasağlam geldin ve bende uzun süredir buradayım ama adamlar bunu takmıyor bile. Hala daha planlar yapmaya devam ediyor ve saldıracak hassas bir yeri arıyorlar." Bir yanım Trey'in bu dediği ile 'Siyah Ayna'dan bahsediyorlar. Rahat ol.' diye rahatlamışken Jay rahatımı mahvetti. "O hassas noktayı buldular. Görmüyor musun? Dünya'daki en iyi seri katil ile anlaşma yaptılar. Adam bir it gibi koku alarak bile bulabiliyor. İnternette birkaç tuşa basarak ev adresini bulamazlar mı sanıyorsun? Veya bir tanecik adamın onu yeterince koruyabileceğini?"

Konu Siyah Ayna değil. Konu benim!

İç sesim oldukça mantıklı bir şeyi söylemişken konunun ciddiyetini idrak ettim. "Sen ortalarda yoktun ve bu ilk kez oluyordu! Benden ne yapmamı bekliyordun ki? Tüm korumalarımı evin etrafına bahçe çiti gibi dikmemi mi?" İki aile üyesi tartışmaya başladığında bakışlarım Lion'a kaydı. Suratındaki 'işte yine başladılar.' ifadesi her gün tanık olduğu bir sahneye yeniden şahit oluyormuş havası veriyordu. Yaklaşık 5 dakika daha tartıştılar ve sonunda nefes nefese kaldıklarında kısık bir sesle "Ben buradayım." dedim. Bunu söylerken koltukta oturuyordum ve sağ elimi hafifçe kaldırmıştım.

İkisi de hızla bu tarafa dönünce bu yaptığımın yanlış bir şey olup olmadığını düşündüm. Susmam belki de daha iyi olabilirdi. Fakat artık çok geç. İkisi boş boş bana baktıktan sonra Trey başıyla beni Lion'a işaret etti. Güvenlik rolündeki Lion ise bana doğru birkaç adım atınca ayağa kalktım. O önden gitti ben arkasından. Beni soktuğu oda onu gülümsetirken benim kaşlarım çatık halde ona bakmamı sağladı.

Mini etekli kız cenneti.

"Aptalsın. Gidiyorum ben." dedim. O bölümden çıkıp en azından sahne ve şarkı söyleyenlerin bulunduğu bölüme yürüdüm. Mecburen peşimden geldi ve ona göre mükemmel olan manzaradan ayrılmak zorunda kaldı. "İki dakika daha bekleyemez miydik orada?" diye sordu. Başımla onu reddedip sahneye uzak olan boş masalardan birine yerleştim. Hobilerimin arasında yarı çıplak hemcinsimi görmek yok sonuçta.

Yanımdaki tabureye yerleştiğinde umutsuz gibi bir ses tonuyla "Jay ve Trey benim için bu kadar sık tartışırlar mı?" diye sordum. Başını bana doğru döndürdü ancak bir süre düşündükten sonra yanıt verebildi. "Bildiğim kadarıyla görüntülü konuşma ile haftada en az bir kere bu konuda bir tartışma geçer. Bazen çok hiddetli tartışırlar ama bazen sadece konuşurlar. Yöntem aramak da denebilir." dedi. Onaylayan bir mırıltı çıkardım. Dirseklerimi masaya koyup çenemi de yumruklarıma yasladım. Bıkkınca karşıya bakarken göz ucumla bir hareket fark ettim. Trey bu yana doğru geliyordu.

Yanıma geldiğinde Lion'a başıyla bir işaret yaptı. O ise mesajı hemen anlayarak odayı terk etti. Boş tabureye yerleşen Trey bir süre bir şey demeden yüzüme baktı. "Bir karar aldık." dedi sonra. Merakla ona baktığımı görünce iç geçirdi. "Bundan sonra bir erkek gibi davranacaksın. Jay, kendini savunma gibi derslerle kendini koruyabileceğini sanıyor ama bu yıllar alır. O kadar vaktimiz yok. Kılığınla birlikte her şeyini değişeceksin. Sana bir apartman dairesi alacağım. Muhtemelen şehrin diğer ucunda bir yerde. Jay ve benimle işler yoluna girene dek görüşmeyeceksin. Her ne olursa olsun buraya veya yanımıza gelmek yok. Hakkında sahte bir cenaze töreni yapılacak. Böylece Jeff ile Guss senin öldüğünü düşünecek. Hedeflerinden çıkacak ve güvende olacaksın. İtiraz etmeni istemiyorum." deyip başımı öptü. Sonra da ben tek kelime edemeden hızlıca yanımdan uzaklaştı.

Şaşkınca boş sahneye bakıyordum. Birden bire her şeyi bırakıp gidecek miydim? Jay ve Trey'i bu psikopatlarla yalnız mı bırakacaktım? Ya onlara veya bana bir şey olursa? Birbirimizden nasıl haber alacağız? Kendi ayaklarım üzerinde az biraz durabiliyor ve silah kullanabiliyorum ancak bu benim için çok fazla. Bunca şeyle nasıl başa çıkabilecektim ben?

MEVKUFTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon