patience

59 6 0
                                    

multimedia: Bazen tek ihtiyacımız olan biraz sabır... Ne dersiniz Ota ve Ledar neye sabredecek?

Parlak ışık gitgide yaklaşarak az ilerideki bir noktaya iniş yaptı. Bu bir uzay gemisiydi. Ledar, arkadaşlarını korumak için saklanma girişiminde bulunmak istedi. Fakat buna fırsat bulamadı. Gemiyi gördükleri andan çok kısa bir süre iniş tamamlanmıştı.Ne yapacaklarını bilmez halde ortada kalakalmışlardı.

Geminin kapısı yavaş bir şekilde açıldı. Kapıda önce Goldia belirdi. Arkasında Hartunius gezegeninin güzel kızları ve tanımadıkları varlıklar vardı.

Goldia onlara doğru ilerledi. Ledar'ı başıyla selamlayıp, Ota ve Yandsir'i kucakladı.

"Sevgili kardeşim bana haber vermeden gezegeni nasıl terkedersiniz" diye sitem etti. Gözlerinde buz gibi bir bakış vardı.

Ota ağzının içinde bir şeyler geveleyerek açıklama yaptıysa da bunda başarılı olamadı.

Goldia arkasına döndü. "Bakın kimleri getirdim size?"dedi. Eliyle kendisi ile beraber gemiden inen. birini işaret ediyordu. Gemiden onlarla birlikte inen varlık çok farklı görünüyordu. Çok uzun boylu, yemyeşil gözlü insana benzeyen ama yine de farklı özellikleri olan biriydi.

Goldia gülümseyerek onun yanına gitti. Alçak sesle bir şeyler fısıldadı. Sonra arkadaşlarına döndü ve anlatmaya başladı.

"Karanlık Dağ'a gittiğimizde orada Malka Nhura'yı bulduk. Kendisi Hartunius gezegeninin esas kralıymış ama Karanlık Tanrı tarafından yakalanarak tutsak edilmiş."

Malka Nhura onlara doğru yaklaştı. Yüzünde gülümsemeye benzer bir ifade vardı. Konuşacağını zannettiler ama Nhura konuşmuyordu. Telepatik bir dille zihinlerine mesajlar iletiyordu. Bu yöntemle çok kısa bir sürede bir sürü şey anlattı.

"Bizler evrenin yaratılışı sırasında Malka şhuka ile dosttuk. Gezegenimizdeki yaşam koşullarını birlikte oluşturduk.Bize yardım eden Uthria dediğimiz soylu ve zengin kişiler de vardı. Bunların arasında Ruha isimli biri bana çok yakın davranıyordu. Ruha en yakın sırdaşım ve yardımcımdı. Hatta onu o kadar çok severdim ki. Bir gün hayat arkadaşım olmasını hayal ederdim. Şhuka ile benim aramda aracılık yapardı. Ben Şhuka'nın niyetinin ne olduğunu tahmin edemezdim. Amacı gezegenimizi tek başına yönetmekmiş. Ruha benim yanımda gibi görünüp ona sürekli haber taşımış. Yine benim yanımda olan ve şu anda bir kısmı şu gördüğünüz kulübeye yerleşen ışık varlıklar önceleri saf ve iyi varlıklardı. Fakat Ruha onları kandırdı. Karanlık Su adını verdiğimiz ve bakmamaları gereken suyun başına götürdü onları. O su kendisine bakanları etkiler. Bu merak ışık aleminden atılmalarının başlangıcı oldu. Karanlık Su onların ruhunu esir aldı. Kötülük içlerine işledi. Beni terkedip Şhuka ile işbirliği yaptılar. Şhuka ile aramızda uzun yıllar süren savaşlar oldu, sonunda yenildik. Uthria'ları yakalayıp Dağ'a hapsettiler. Başımıza da o gün gördüğünüz Karanlık Tanrı adlı canavarı yerleştirdiler. Kutsal kitabımız Ginza'yı sakladılar. Bir sürü kişiyi esir aldılar. Fakat siz ateş topları halinde dağa yaklaştığınızda bizler de o karmaşada onların elinden kurtulmayı başardık."

Yandsir heyecanla bağırdı. "Ne kadar ilginç. Tıpkı filmlerdeki gibi. Peki Shuka şimdi nerede? Ginza'ya ne oldu?"

Ota kardeşinin elini sıkarak ona engel olmaya çalıştı. "Yandsir yine her zamanki gibi bir milyon soruyu arka arkaya soruyorsun, biraz sabırlı ol."

Nhura sakin bir sekilde konuşmaya devam etti. Aslında konuşmuyordu, telepatik mesajlar yollamaya devam ediyordu.

"Bu düşmüş varlıklar var ya onların arasında özellikle Abatur ve Yuşamin çok önemlidir. Onlar karanlık Su'ya bakıp Işık aleminden atılınca farklı bir hayat evresine geçtiler. Dördüncü hayat deniyor buna. Phatil tam da onlar bu Su'ya bakınca oluştu."

Baştan beri ilgi ile dinleyen Ledar dayanamayıp söze karıştı.

"Anlattıklarınız çok ilginç. Mitolojik efsaneler gibi. Dördüncü hayat evresini de çok merak ettim. Bir ara anlatmanızı çok isterim.  Ama bu kadar sözle arkadaşlarımızı nasıl kurtaracağımızı anlayamadım doğrusu."

"Bu varlıkların tek bir amacı var. Evrenin çöküşünü başlatacak eylemi gerçekleştirmek. Onun için de sizin elinizde olan taşları ele geçirmeleri lazım. Sıfır taşı evrenin başlangıcında nasıl rol oynadıysa, evrenin sonunda da başrolde olacak. Bu nedenle size ihtiyaçları var. Sizi buraya getirebilmek için kızların babasını esir aldılar. Arkadaşlarınızdan biri onlara yardım ediyor. Onu hükümdar yapacaklarına sözverdiler. O da  sizin gibi görünüp arkanızdan işler çeviriyor."

Ota ve Ledar aynı anda "Lazarus" diye bağırdılar. Her şey ortaya çıkmıştı şimdi. Artık Önemli olan tek şey vardı, tüm bunlar nasıl düzelecek ve o kulübenin içindeki tutsaklar nasıl kurtarılacaktı?

Ledar ve Ota Nhura'ya döndüler. Nhura onların kafasındaki soruyu anlamıştı. Yüzü garip bir biçimde aydınlandı. Adeta içinden gelen bir ışık yüzüne yansıyordu.


"Sabırlı olun, diye fısıldadı. Sabırlı olun. Size yardım edeceğim ama öncesinde yapmamız gereken işler var. Goldia gezegenimizde çok önemli işler başardı. Bunu size daha sonra anlatırım ama önce tutsakları kurtaralım."

Goldia'ya döndü. "Güzel prenses, bana yardımcı olur musunuz? Kulübe ve etrafında düzenlememiz gereken bazı şeyler var."

Goldia başını salladı. Nedense soru sormuyordu. Ota içinden "o hep böyledi" diye düşündü. "Sakin ve  kararlı. Keşke ben de onun gibi olabilseydim. Bu kadar sessiz ve içe kapalı olmasaydım. Goldia şu an gerçekten bir ışık varlık gibi hareket ediyor etrafına altın pırıltılar saçıyor."

Kızkardeşi içinden geçenleri anlamış gibi ona döndü gülümsedi. "Güzel kardeşim bana yardım eder misin? Bu işi birlikte yapalım" dedi samimi bir sesle.

Ota da karşılık olarak gülümsedi. Nhura ve kardeşini izledi. Ledar giden kızların arkasından bakakalmış ne yapacağına karar vermeye çalışıyordu. Ani bir hareketle o da onların peşine takıldı.

Nhura ona "sabırlı ol" gibilerinden bir mesaj yollamaya çalıştı ama Ledar için sevdiği kızın peşinden gitmek o kadar önemliydi ki Nhura'nın mesajını anlamaz gibi davranmayı tercih etti. Koşarak kızların peşinden karanlığa daldı.


OTA #WATTYS2016 Where stories live. Discover now