KIRMIZI

71 6 0
                                    

multimedia: kırmızı kime yakışıyor, gezegene mi Ota'ya mı?

Geçirdikleri huzurlu gecenin etkisi ile sabaha kadar deliksiz uyumuşlardı. Sabah uyandıklarında geminin pencerelerinden görünen muhteşem manzaraya bakarken soluklarının kesildiğini hissettiler.

Venüs, kırmızı kocaman bir top şeklinde tüm ufku kaplamıştı. Soluk kesici, muhteşem bir güzelliği vardı. Yandsir heyecanla bir çığlık attı.

"Ota bu hayatım boyunca gördüğüm en güzel manzaralardan biri. Şu gezegenin renklerine bak harika."

Ota gözünü bile kırpmadan bu güzel gezegeni seyrediyordu. Venüs adını hak eden harika bir görünüşe sahipti.

 O sırada Ledar üstünde parlak kırmızı bir elbise ve elinde iki tane benzerini daha tutarak içeri geldi.

"Hey bakın ne buldum. Bunlar yanmaz kumaştan yapılmış, termal elbiseler. Bu elbiseler bizim gezegen yüzeyine çıkmamızı sağlayacak. Haydi acele edin, bunları giyelim."

Ota tuluma benzeyen bu garip giysileri hiç sevmemişti. Yüzünü buruşturdu.

Ledar ise muzip bir şekilde gülümsüyordu.

"Niye  o güzel yüzünü astın ki prenses, sana kırmızı çok yakışıyor. Valentine'da giymiştin."

"Of ama Ledar, niye alay ediyorsun şimdi benimle. Hem sen hiç bir şeyi unutmaz mısın? Hem bak, Sana da kırmızı çok yakışmış."

Ledar muzip tavrını hiç bozma dan, Ota'nın önünde eğildi.

"Küçük hanım bana ilk kez iltifat ediyorsunuz, farkında mısınız? Şimdi bu iltifatınıza karşılık ömür boyu kırmızılarla dolaşsam yeridir."

Ota bu sözlere verecek cevap bulamadı, güzel yüzünü aydınlatan bir gülümseme ile baktı Ledara. Nasıl istersen der gibi omuz silkti.

Sonra Yandsir'e döndü. "Haydi Yandsir, anlaşılan bunları giymek zorundayız."

Venüs  şimdi daha farklı görünmeye başlamıştı. Yaklaştıkça gezegenin yüzeyinde bir kurabiyedekine benzer çatlaklar ve farklı yüzey şekilleri göze çarpıyordu. Üzerinde hiç bir yaşam belirtisi yoktu.

Gemi gezegenin yüzeyine iyice yaklaştı, iniş için uygun alan bulmaya çalışıyordu. En sonunda düzlük bir alan bularak inmeyi başardılar. Gezegende sıcak dolayısı ile görünürde hiç bir şey yoktu. Her yer ateş kırmızısı rengindeydi. Gezegene inen ekibin ise Nereye gidecekleri veya ne yapacakları konusunda hiçbir fikirleri yoktu.

Birbirlerine cesaret vermeye çalışarak gezegene çıktılar. Bu koskoca gezegende aradıklarını bulmak iğne ile kuyu kazmaya benziyordu. Ledar'ın aklına taşları kullanmak gelirdi. Madem bu taşlar istenilen her şeyi yapabiliyordu o zaman kayıpları bulma konusunda da yardımcı olabilirlerdi.

Yandsir ve Ota'ya bu fikrini anlattığında ikisi de kabul anlamında başlarını salladılar. Taşları ellerine alarak, dokundular ve üçü aynı anda kaybolanları düşündüler. Birden önlerinde ışıklarla belirlenmiş bir yol açılmaya başladı. Hep birlikte yolu takip ettiler. Yol kıvrılarak gezegenin içlerine doğru uzanıyordu.  Yolun sonuna doğru ışıklar içinde bir kulübe vardı.

Ledar kulübeye yaklaştıklarında arkadaşlarını uyardı. "İçerde neler olduğunu bilmiyoruz, bence önce biraz etrafı gözetleyelim."

Bu fikir hepsine makul gelmişti. Yavaş yavaş kulübenin etrafında dolaşarak içerde neler olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.

Kulubenin içerisi ışıl ışıll aydınlıktı. Hartunius gezegeninin düşmüş ışık varlıkları tutsaklarının etarfında hayalet gibi dolaşıyorlardı. Tutsaklar ayrı ayrı sandalyelere kalın iplerle bağlanmışlardı. Bir tek Lazarus bağlı değildi. Argus, Fabius ve gezegenden bir kaç kız tutsaklar arasındaydı. Lazarus alçak bir sesle kendilerini kaçıranlarla konuşuyordu.

"Tuhaf şey, diye mırıldandı Ledar. Lazarus niye bağlı değil ve bunlarla ne konuşuyor olabilir?" Bir yandan da ne düşündüğünü anlamak için Ota'ya bakıyordu. Ota hayal kırıklığına uğramıştı. İçinde Lazarusa karşı sebebini bilmediği bir soğukluk vardı ama şu anda bunun yoğunlaştığını hissediyordu.

Ledar  içinden hesaplar yapıyordu. Bu varlıkların nelerden etkilendiğini veya onları nasıl yenebileceğini tahmin etmeye çalışıyordu.

Yandsir kafasından geçenleri anlamış gibi atıldı. "Taşları kullanalım yine, onlar bu işi halletmemizin tek yolu."

Ota kardeşine gülümsedi. "Zeki kardeşim benim. Elbette şu an yapabileceğimiz başka hiç bir şey yok zaten."

"Öyle olmaz dedi Ledar. Taşlar sadece bize yol gösterir, yapılacakları biz kendimiz bulmalıyız."

Ota hayranlıkla baktı Ledara. Her seferinde ya esprileri ya zekası ile onu şaşırtmayı başarıyordu.

"Bakın şimdi şöyle yapalım, Yandsir sen kapıyı çal, biz o sırada saklanmış olalım. Bu varlıklar seninle ilgilenirken biz de aradan sıyrılıp içeri gireriz. Anladğım kadarı ile bunlar sadece önlerindeki belli nesneleri görebiliyorlar, yan ve kenarlar onlar için kör nokta. Biz o noktalara dikkat ederek içeri girebiliriz, sanırım. Seni de zaten kendileri içeri alacaklar ve yine aynı noktaları kullanarak tutsakları kurtarabiliriz."

Ota ve Yandsir bu planı beğenmişti, uygulamak için harekete geçtiler. Ledar için planda aksayabilecek tek nokta Lazarustu. Onun konumunu, planlarını bilemiyordu.

Kalpleri heyecanla çarpan üç kişi merakla arkadaşlarını  kurtarıp kurtaramayacaklarını düşünürken gözlerinin önünde birden parlayan bir ışıkla sarsıldılar.









OTA #WATTYS2016 Where stories live. Discover now