my immortal

80 8 0
                                    

multimedia: hayatınız boyunca beklediğiniz ölümsüz bir aşk oldu mu hiç?

Ledar yavaş yavaş kendine geliyordu. Neler olup bittiğini çok merak etmişti. Fakat soru sormaya korkuyordu. Kendine geldiğini fark ederse, Ota yanından uzaklaşabilirdi, bunu hiç istemiyordu.Elini tutmaya devam etsin, böyle bir sure daha dursunlar, hatta hiç ayrılmasınlar. Birlikte gülsünler, ağlarsa gözyaşlarını silsin. Ölümsüz bir aşkla sevsin onu hep sevsin...

Ota ne düşündüğünü anlamış gibi birden ona döndü. Elini çekti. "Daha iyi misin?" dedi. Gözlerinde gerçek bir endişenin izleri okunuyordu.

Ledar hafifçe doğruldu. "İyiyim, teşekkürler" dedi. "Anlatsana neler oldu?"

Ledar'ın uyandığını gören Yandsir heyecanla yanlarına geldi. Hızlı hızlı konuşmaya başladı.

"Sen orayı terk ettikten sonra Argus'un adamları odaya daldı ve komutan Fabius ve arkadaşlarını yakaladı. O sırada dışardan korkunç sesler gelmeye başladı. Argus, OTA ve beni bu odaya kapattı. Sen de buradaydın ve yerde yatıyordun. Biz seni yatağa taşıdık ve o andan beri başında bekliyoruz. Dışarda neler olup bittiği konusunda hiç bir fikrimiz yok. Sen niye bayıldın ki?"

"Yandsir, ne kadar hızlı konuştun böyle, Ledar daha yeni kendine gelmeye  başladı" diye araya girdi Ota. Bir yandan da Ledar'ı süzüyor ve iyi olup olmadığını anlamaya çalışıyordu.

Ledar ise kendini iyi hissetmeye başlamıştı fakat olanlara çok üzülmüştü.

"Babama ulaşmaya çalıştım. Bunu başardım da. Ne kadar uyuduğumu bilmiyorum ama sanırım buraya gelmek üzedirler. Bizim derhal buradan çıkmamız lazım."

"Dur bakalım" dedi Ota. Daha yeni kendine gelmeye başladın. Bak ben ne buldum?" Elinde sarı renkli bitkiler vardı.

"Bunları nereden buldun? Gemide otlar mı varmış? Çok garip."

"Evet varmış, bunları mutfakta gördüm. Geçen Argus gemiyi gezdirirken mutfak bölümünde ormanda bizi kaçırdıkları gün elimde olan sepeti gördüm ve onlara fark ettirmeden bazı otları aldım."

"Bunlar ne işe yarıyor peki?"

"Bu otları suyun içine atarsak etraftaki herkesi uzun bir sure uyutur. Tek sakıncası biz de uyuruz. Ama tabi şu gördüğün mor otları önceden çiğnersek bize bir şey olmaz."

"Harikasın" dedi Ledar. İçinden düşünüyordu."Bir insan hem bu kadar güzel, hem bu kadar akıllı, hem de bu kadar yetenekli olmamalı. Haydi diyelim öyle bir Sabah ansızın,  ormanda karşıma çıkmamalı. İşte bu Kader. Bizi bir araya getirdi. Belki de hep aradığım ölümsüz aşk işte bu."
"Peki Ota, uzman sensin. Nasıl istersen öyle yapalım. Sen bizi yonlendir" dedi.
Ota maharetli elleri ile sepetteki otları ayırdı. İçlerinden mor olanların taneciklerini çıkardı ve arkadaşlarına verdi.
"Bunları sakız gibi çiğneyin. " dedi.
Sarı otları eli ile ayırdı. Bir kaç parçaya böldü. Her birini bağladı. "Elimizde altı parça var. Bu otlar bizi  bir kaç saat korur. O sırada hızlı hareket etmeli ve birbirimizden ayrılmamalıyiz. Suyun içine attığımız anda otlar görevini yapmaya başlar."

Ledar ve Yandsir otları çiğnemeye başlamıştı bile. Hoş naneli bir aroması vardı. Ota, bir bardak su alıp içine sarı otlardan attı.

Odanın kapısından yavaşça dışarıya süzüldüler ve bardağı koridora bıraktılar. Muhafızlar bir anda yere devrildi. Artık ilerlemeleri için bir engel kalmamıştı. Geminin komuta merkezine doğru yol almaya başladılar. Geçtikleri yerlere suyun içindeki otları bırakıyorlardı. Nihayet kumanda merkezine geldiklerinde kapının yakınında biraz beklediler. Dışarda biraz gürültü yaptılar, kapının açılmasını bekliyorlardı. Ledar muhafızlardan birinin silahını almıştı. Kapı açılır açılmaz Ledar elinde silah önde, Ota ise elindeki  bardakla hemen arkasında içeri daldılar. Kumanda merkezindekiler birer birer yere düşmeye başlamıştı.

Ledar fırsattan yararlanarak iletişim aygıtlarının başına geçti. Ota ise otlarla ilgileniyor, onlar için yeni kaplar hazırlıyordu.

"Ne olursa olsun babama ulaşmalıyız. Gemiyi ele geçirmek için şu an en iyi fırsat."

"Haydi ama ne duruyorsun. Bir şeyler yap. İletişim kur onlarla."

Ledar, iletişim cihazlarının başında tüm yolları deniyordu. Ota ise onun bu becerikli tavırlarından çok hoşlanmıştı. İçinden  "Bir adam bu kadar yakışıklı, zeki ve yetenekli olmamalı" diyordu. "Haydi diyelim oldu, bir Sabah Ormanda ansızın karşıma çıkmamalı. Bizi bir araya getiren bir şey var. Bu kader olmalı. Belki de hep beklediğim ölümsüz aşk bu."





OTA #WATTYS2016 Where stories live. Discover now