SERENAD

64 9 1
                                    

Multimedia: Ledar Ota'ya serenat mı yapıyor? Yaptığım Her şey senin için mi diyor?

Ledar kendisi için hazırlanan odaya girdiğinde etrafı inceledi. Oda kendi alıştığı yerlere göre oldukça farklı görünüyordu. Eski zamanlardan kalmış gibiydi. Bir köşede duran yatağın üzerinde  bir sürü minik, şirin yastık vardı. Köşedeki dolapta giysi değiştirmeye ihtiyaç duyarsa diye bir kaç elbise asılıydı. Yerde bordo renkli antika bir halı, camın köşesinde iki küçük koltuk ve bir kahve masası vardı. Çalışma masası eski Viktoryan stildi. Ledar daha önce hiç böyle dekore edilmiş bir yer görmemişti. Eski ama klas bir havası vardı. Sonra bu sarayda gördüğü her şeyin öyle olduğunu hatırladı.

Oda sevgili Ota'ya ne kadar uzaktı acaba. Güzel prenses de bu sarayda olduğuna göre yakınlarda olmalıydı. Yarın ne olacaktı ki? Annesinin laf arasında ağzından kaçırdığı hafıza geri yüklemesi de neyin nesiydi? Bu galakside bu teknoloji kullanılıyor olmalıydı. Bu konuda çalışmalar yapıldığını okumuştu ama başarılı olunduğuna dair bir fikri yoktu. Ama Ota ailesini tanımadığına göre bunu başarmış olmalıydılar.

"Beynimin içinde bu düşünceler dolaşırken uyumama imkan yok. Gidip Ota'yı arasam, bu koca sarayda kimbilir nerededir?" dedi içinden. Bu gece aklı, kalbi onu rahat bırakmıyordu. Derin nefes aldı. Pencereyi açtı. Dışardaki bütün aylar pırıl pırıl parlıyordu. Her biri farklı bir evrede gibiydi. Gökyüzünde hilalden dolunaya her şekilde ay vardı. Uzaklardan bir yerde hafif bir şarkı sesi duyar gibi oldu. Bu şarkı ve bu ses tanıdıktı. Birden ormanda Ota ile ilk karşılaştığı gün onun şarkı söylediğini hatırladı. Evet bu aynı şarkıydı. Ota yakınlarda bir yerde olmalıydı. Acele ile odadan çıktı.

Bahçeye geldiğinde o güzel ses şarkı söylemeye devam ediyordu. Bu sesin hangi pencereden gelebileceğini hesaplamaya çalıştı. Pencerelerden birinden hafifçe ışık sızıyordu. Acaba bu pencere mi diye düşünürken cama yansıyan gölge ile bu odanın sevgilisine ait olduğundan emin oldu. Bu yumuşak dalgalı, omuzlardan bir şelale gibi akarak bele kadar uzanan sarı saçları nerede görse tanırdı.

İçinden derin bir of çekti. "Deliriyor olmalıyım. Bu saatte kesin derin bir uykuda olurdum ve uykumu hiç bir şeyin bozmasına asla izin vermezdim. Şu halime bak, gecenin bir vakti liseli aşıklar gibi bir kızın penceresini gözlüyorum. Oldu olacak bir de serenat yapayım."

Sonra aklından geçen bu çılgın fikir hoşuna gitti. Etrafa baktı, bu sahneyi daha önce izlediği filmlerde yüz kere görmüştü. Küçük bir iki taş buldu ve pencereye doğru attı. Bir yandan da cam açılırsa hangi şarkıyı söylesem diye düşünüyordu. "Sesim  güzel mi onu bile bilmiyorum, daha önce hiç yüksek sesle şarkı söylemedim ki."

Pencere tam da düşündüğü gibi aniden açıldı. Ota camda belirdiğinde Ledar, gökyüzündeki tüm ayların sönük kaldığını düşündü. "Aşka inanmaktan vazgeçmişken bu kız nereden çıktı karşıma" diye söylendi.

Ledar pencere tarafına doğru hiç bakmayarak, taşları atan sanki kendisi değilmiş gibi bir şarkı mırıldanmaya başladı.

Look into my eyes – you will see

What you mean to me.

Search your heart, search your soul

And when you find me there you'll search no more.

Don't tell me it's not worth tryin' for.

You can't tell me it's not worth dyin' for.

You know it's true:

Everything I do, I do it for you.


Gecenin bir vakti, bir pencerenin önünde, Romeo gibi şarkı söylediğine inanamıyordu. "En sonunda bu kız bana bunu da yaptırdı" dedi içinden. Ama şurası bir gerçekti ki onu ilk gördüğü günden beri, yaptığı her şeyi onun için yapıyordu.

Ota, şarkının bitmesini bekledi sonra "Ledar!" diye seslendi. "Bu sen misin, gecenin bir vakti dışarda ne yapıyorsun? Hava çok serin, üşüyeceksin."

Ledar hayal kırıklığına uğramıştı. "Şurada kendimi aşmış, gecenin bir vakti bir kıza şarkılar söylüyorum, onun bana söylediği lafa bak, hava serin."

Sesine doğal bir ifade vermeye çalışarak, "Serin mi, farkında bile değilim. Seni görmek ve söylediğin garip sözlerin anlamını öğrenmek istedim" dedi.

"Bundan sana bahsetmem ne kadar doğru bilmiyorum. Babam aramızda kalsın diye rica etti. Sadece şunu söylemek istiyorum, lütfen yarın her ne olursa olsun ben nasıl davranırsam davranayım benim bu akşam pencerede şarkını gözleri yaşararak dinleyen kız olduğumu unutma."

Ledar gülümsedi. Nihayet istediği sözleri duymaya başladı."Biliyorum Ota, sen beni sevdiğini söyledin ya ne olursa olsun bu değişmeyecek biliyorum sadece seni görmek istedim. Peki ısrar etmiyorum ve gidiyorum. Yarın görüşürüz."

Ota içinden, "Gitme! yanıma gel, sabaha kadar ellerin ellerimde gözlerime bak, öylece oturalım" dedi ama bunu sözlerine taşıyamadı.

"Peki, dedi. Haydi git. Sabah görüşürüz. İyi geceler."


"İyi geceler güzel prenses" dedi Ledar. İçinden "İyi geceler güzeller güzeli sevgilim" diye ekledi. Bunu yüksek sesle söylerse gidemeyeceğini hissediyordu.


Sonra bir reverans yaparak eğildi.


"Unutma seni gördüğüm günden beri Yaptığım her şeyi senin için yapıyorum."


Ota gülümsedi. Sevgilisine el salladı. Sabah uyundağımda onu hatırlayamazsam ne olur diye geçirdi içinden. Soğuk bir el kalbini eline almış, sıkıyormuş gibi hissetti.

Bilinmez ki belki de bu onu son görüşüydü.



OTA #WATTYS2016 Where stories live. Discover now