what is love?

51 9 0
                                    

multimedia: Aşk nedir canım, incitme beni yeter artık bir sinyal gönder diyor ya şarkıda... Haydi Ota sıra sende:)

Komutan Fabius, bir an etrafına baktı. Açıklayacağı şeyler konusunda yardıma ihtiyacı var gibiydi. Gözleri babasını aradı. Onun onayını aldıktan sonra boğazını temizleyerek konuşmaya başladı.

"Komutan Pascal, siz ve adamlarınıza bizleri bu zor durumdan kurtardığınız için çok teşekkür ederiz. Uzun süredir bu Argus denilen adamın tutsağı konumundaydık. Argus bizim gezegenimiz için çok büyük bir tehditti. Bizleri esir alıp gemiyi ele geçirdi. Şimdi de gezegene dönüp krallığını ilan edecekti. Fakat bunu yapabilmesi için bizim aileden tek bir ferdin bile dışarda kalmaması gerekiyordu. O nedenle hepimizi tek tek yakalamaya çalışıyordu. Bize ilk saldırdığında biz 3 çocuğumuzu bir gemiye koyup dünyaya yolladık. Argus onlara ulaşsa bile bir şey hatırlamamaları için hafızalarını sildik. Onları uzaktan izlemeye devam ettik. Sürekli korumaya devam ettik. Ota tahmin ettiğiniz gibi benim kızım, Yandsir sen de benim küçük oğlumsun. Bir kızımız daha var ama maalesef bu süreçte ona ulaşamadık."

Yandsir hayretle bugüne kadar babası olarak bildiği adama bakıyordu. Adam sımsıkı elinden tutmuştu. Yandsiri bir akşam üstü ormanda bulmuştu ve her zaman onu hiç sahip olamadığı çocuğunun yerine koyup çok ama çok sevmişti. Yandsir de bu duruma Biraz üzülmüştü ama Komutan Fabius'u seviyordu. Onun oğlu olmak fikri o kadar da kötü bir şey değildi.

Ota ise bu açıklamalardan çok hoşnut olmuştu.  Her zaman o aileye ait olmadığını hissetmişti. Annesi, babası kardeşleri ona o kadar kötü davranmışlardı ki aralarında hiç bir zaman bir bağ oluşmamıştı. Komutan Fabius'a doğru bir kaç adım attı.


"Baba, dedi. Nihayet seni bulduğuma çok sevindim." Birine baba demek hiç bu kadar kolay ve güzel olmamıştı diye düşündü.

 Fabius kızına sarıldı. Elleri ile saçlarını okşadı.
"Güzel kızım dedi o kadar uzun süredir ayrıyız ki, seni çok özledim." O sırada Yandsir de yanlarına yaklaşmıştı. Üçü birbirlerine sarıldılar.

Ledar olan biteni uzaktan izliyor ne yapacağına karar veremiyordu. Sevdiği kızı gülümserken görmek onu mutlu etmişti. Diğer taraftan Ota bir prensesmiş diye düşünüyordu. Bu duruma nedense pek şaşırmamıştı, kzın zerafeti, nazik yapısı hareketlerindeki soylu hava her zaman hissediliyordu.


Fabius çok zor gelse de çocuklarından ayrıldı. Sözlerine devam etti.


"Şimdi gezegende bizi bekleyen adamlara haber vereceğim. Sanırım bizi karşılamak için sabırsızlanıyorlardır. Annen de merak içinde bizi bekliyordur. Ayrıca oraya döner dönmez diğer kız kardeşini bulmak için elimizden geleni yapmalıyız."


Fabius onlardan biraz uzaklaşarak Komutan Pascal'ın yanına gitti. İki başkan kendi aralarında konuşmaya dalmışlardı.

Ledar, Ota'nın yanına geldi, önünde reverans yaparak eğildi.


"Sizi saygıyla selamlıyorum milady" dedi. Yüzünde muzip bir ifade vardı. "Bir prenses olduğunuzu her zaman hissetmiştim ama meğer gerçekmiş."


Ota gülümsedi.


"Teşekkür ederim, efendim" dedi. "Çok naziksiniz. Tüm bu karmaşada hep yanımda olmanızı ve bana yardım etmenizi hiç unutmayacağım."


Ledar kızın kolundan tutarak onu koridora doğru çekti.


"Ota şimdi ne olacak? Gezegenine dönünce ne olacak? Ben sana bu kadar yaklaşmışken seni kaybetmek, senden ayrılmak istemiyorum. Ben seni seviyorum, Ota. Lütfen bu sözlerime cevap verme, beni incitecek bir şey söyleme. Ama hep yanımda olmanı istiyorum. Lütfen belki bu açıklama için çok erken, beni hiç tanımıyorsun ama bana kendimi sana tanıtmak için bir fırsat ver."


Bunları söylerken Ota'nın zarif ellerini sımsıkı tutmuş, gözlerinin ta içine bakıyordu.


Ota şaşırmıştı böyle bir aşk ilanını hiç beklemiyordu. Hafifçe sendeledi.


"Ben ne diyeceğimi bilemiyorum" dedi. Bir yandan da onları gören var mı diye etrafı kontrol ediyordu.


Ledar da etrafa hızlıca göz attı, sonra yavaşça eğildi, kızın dudaklarına bir öpücük kondurdu. Sonra ellerini dudaklarının üstüne koydu.


"Lütfen sevgilim hiç bir şey söyleme şu anda. Biliyorum bir sürü şeyi aynı anda yaşadın ve kafan şu an karmakarışık. Ama gezegene gittiğimizde bizi nelerin beklediğini bilmiyorum ve bunları sana şu an söylemek istedim. Cevap verme, bir işaret gönder." Yüzünde yine muzip bir ifade vardı.


Ota, Ledar'a baktı. Elinde olmadan gülümsedi. Bu gözler hep kendisine baksın, elleri hep onun ellerinin arasında kalsın istiyordu.

"Ben.... ben ...sanırım ben......"

Cümlesini tamamlayamadı o sırada Yandsir koşarak yanlarına gelmişti.

"Ota, Ledar neredesiniz? Babam sizi çağırıyor."

Ota cümlesini tamamlayamadan Yandsir'in peşinde yürümeye başladı. Arkasına dönüp baktığında Ledar'ın kıpırdamadan öylece kalakaldığını görmüştü. Ona cesaret vermek ister gibi gülümsedi. Gözleri ile adeta ona beklediği işareti gönderiyordu.



"


OTA #WATTYS2016 Where stories live. Discover now