♣32♧

3.9K 172 12
                                    

Multimedia: Bertuğ

Y/N: Bu bölümü telefondan yazmak zorunda kaldım. Hatalarım varsa affola.

Bu arada bugün doğum
günümü kutlayan herkese teşekkür ederim.
Mesajlarınız ve iyi
dilekleriniz beni o kadar
çok mutlu etti ki, kutlayan herkeslere çok çok teşekkür ederim! ♥

32. Bölüm

"Çınar! Dikkat et!"

Kütüphanedeki sessizlik benim ufak çaplı iniltim sayesinde hükmünü yitirdi. Oysaki sadece bir anlık dikkatsizlik yüzünden olacak kazayı engellemek için bağırma gereksiniminde bulunmuştum.

"Kusura bakmayın hocam. Bir daha sesimi yükseltmem."

Nadide Hoca bana kafasını sallayıp onay verince biraz rahatladım ve tekrardan karşımda duran Çınar'a
döndüm. "Az daha suyu
kağıtlara döküyordun."
dedim biraz homurdanarak. Yaklaşık bir saatten beri bununla günlük proje ile uğraşıyorduk ve dördümüzde çok sıkılmıştık. Günlük projemiz mahvolsaydı tekrardan yapmak zorunda kalacaktık ve dördümüzünde bunu yapmak isteyeceğini sanmıyordum.

"Farkındayım. Sadece...
Dalgınım işte."

Çınar biraz umursamaz bir tavırla beni cevaplayınca omuzlarımı silkip önüme döndüm. Günlük teslimatın bitmesine az kalmıştı.

"Miraç! Bu cümleyi yanlış kurmuşsun."

Elimdeki kağıdı uzattım ve Miraç'ın hatasını düzeltmesini bekledim. Ama o beklediğimi yapmayıp umursamaz bir tavırla cevapladı beni.

"Dilci olan sensin. Düzeltirsen hata ortadan kalkmış olur."

Kağıdı elime tıkıştırdıktan
sonra kendi önüne döndü.
Ben ise mal gibi kalmakla kalmayıp, şaşkın gözlerle onu izledim bir süre. Şura ile göz gelene kadar. Şura ile göz
göze gelir gelmez gözlerimi kaçırdım. Kağıttaki hatayı düzeltirken düşünmeden edemedim. Bugün herkeste bir tuhaflık vardı. Önce Çınar,
sonra Miraç... Nedenini bilmediğim halde herkes
beni tersliyordu.

Beren'le konuşmamın
üzerinden birkaç gün
geçmişti. Bugün günlerden çarşambaydı ve bu pazar günü Çınar'lar Eskişehir'e geri döneceklerdi. Misafirimin gitmesinden dolayı üzgündüm ancak Şura da gidecek olduğundan sevinmiyor değildim.

"Lena."

Beren yanıma gelip
gülümseyince bende ona gülümsedim. "Efendim
Beren'ciğim." deyip otuz iki dişlerimle sırıttım.

"Kurs sonrası kafeye
gideceğiz. Çınar'la sizde
gelsenize!"

Beren'in sesi istemsizce yükselince gözlerim Miraç'a
kaydı. Çok çok az bir aralık da olsa onunla göz göze geldik. Sinirlenmiş gibi bakıyordu,
bana. Zaten ne zaman
Çınar'ın ismini duysa
mimikleri, hareketleri ve
tavrı değişiyordu.

"Partnerime sormadan
bir şey diyemem." deyip gülümsedim. Bu sırada
gözlerimi Çınar'ın gözlerine dikmiş, onay vermesini bekliyordum. Beren de bunu fark edince bu sefer Çınar'ı sıkıştırmaya başladı.

"Ne dersin Çınar? Hem benim misafirim Berke falan da
olacak. Yani sıkılmazsın. Pişmanlık duymanı hiç
istemem sonradan."

"Sizin karşınızda bir şeye karşı çıkmak ne mümkün Beren Hanım?"

Beren zafer kazanmış bir
şekilde gülümsedikten
sonra omzuma dokunup yanımızdan ayrıldı. Ben ise Çınar'ın tutarsız tavırlarına takılmıştım. Beren'e karşı
gayet de sıcak iken bana umursamaz bir tavır sergiliyordu. Halbuki son olanlardan sonra benim ona tavır almam gerekirdi. Onun bana değil.

Sen Her ŞeyWhere stories live. Discover now