♣27♧

4.3K 185 30
                                    

Y/N: 27. bölüm iki kısımdan oluşacak. Bu ilk kısmı. İkinci kısım bundan daha kısa bir bölüm olabilir. Bu bölüm 2000 kelimelik çünkü.

Bölüm sonundaki ufak
soruyu cevaplayın lütfen. Yorumlarda okumak istiyorum. Şimdilik bu kadar. Hoşça kalın.

-27-

“Üşüdün mü sen de?”

Dalgaların kayaları
dövmek istermişcesine sertle çarptığı şu sıralarda üşümeye başlamıştım. Kabul, ben bile üşüdüysem onunda üşümesi gerekiyordu.

“Pek sayılmaz.”

Gözlerini ufuktan hiç ayırmazken umarsızca homurdandı. Kesinlikle üşüyordu ve bana belli etmek istememe peşindeydi. Ha birde buraya geldiğimizden beri kaçıncı olduğunu bile sayamadığım sigarasının dumanlarını gökyüzüne bırakmakla meşguldü.

“Sence de çok fazla içmiyor musun?”

“Pek sayılmaz.”

Sanki ikimizde başka
cümleler kurmamaya yemin etmiş gibi, papağan benzetmesiyle kurduğumuz cümlelerin aynını kurmaya devam ediyorduk.

“Ama sigara çok zararlı,
bunu zaten biliyorsun.”

“Ölmeyecek miyiz en
sonunda zaten?”

Dumanlar gökyüzüne
karışırken bana dönme
şerefinde bulundu, o sırada çok az denilecek kadar dudakları yukarıya kıvrıldı.

“Elbette öleceğiz ama
ne diye hayatımızdan
dakikalar çalalım ki?”

“Bugün ne oldu da
yarınlar için umutlanalım?”

Hayatına ben girdim demek istedim, diyemedim. Ona diyebileceğim, demek istediğim çoğu şey gibi bunu da söyleyememiştim.

“Ne zaman ne olacağını bilemezsin Miraç. Mesela
annem alışverişe çıkmış olmasaydı, seninle burada oturuyor olmazdım.”

“Sanırım haklısın.” diye bir itirafta bulundu izmariti söndürürken. O sırada dalgalar hala sinirini kayalara kusmaktaydı. Kafamı sallarken gülümsedim ve ona döndüm sakince. “Elbette haklıyım, Tanrıverdi.”

“Sana anlattığıma pişman
oldum şimdi. Dalga
geçeceğini düşünmediğim için anlatmıştım, yanıldığımı kanıtladın.”

Ufak bir şakamın ortamı
bu kadar gereceğini düşünmemiştim açıkçası. Bundan dolayı karnıma birden bir şey saplanmış gibi oldu ve kalbim sancıladı.

“Dalga geçmedim ki.” dedim kedileri anımsatacak görüntümle. Gözlerini bana doğru çevirip gülümserken  “Biliyorum.” dedi ifadesizce. Ne yaptığını anlamıyordu ama kararımca dengesizliği üzerindeydi.

“Haydi kalk! Bir fikrim
var.” dedim ortamdaki gergin havayı dağıtmak amaçlı. Ben ellerimle popomu temizlerken gözlerini benden yana doğru çevirdi. “Ne fikri?” diye sorduğunda gülümsedim. Meraklanmıştı “Kalk. Bize gideceğiz. Ben, bize kahve yapacağım ve ısınacağız.
Sonra arzu edersen akşam yemeğine de kalabilirsin.”

Aslında aklımda akşam
yemeği fikri yoktu ama
annemin Miraç'la tanışmak istemesi birden aklıma gelince bunu da araya sıkıştırıvermiştim.

“Şimdi size rahatsızlık vermeyeyim.” dedi oturduğu kaya parçasından kalkarken. “Seni evine bıraktıktan sonra bende eve geçerim.”

“Hayır. Rahatsızlık falan vermezsin. Saçmalama! Hem
sen yarın bize gelmeyecek miydin, gelecektin. Haydi o zaman. Nazlanma.”

Sen Her ŞeyWhere stories live. Discover now