♣25♧

4.4K 199 6
                                    

Multimedia'da Lena var.

Yirmi günlük bir aradan
sonra tekrardan beraberiz! Sabrınız için çok teşekkür ediyorum, iyi ki varsınız. Bölüm hakkında yorumlarınızı merak ediyorum. Desteklerinizi unutmayın, iyi okumalar!

-25-

İki hafta sonra...

Mutluluk ne demekti? Sekiz harften ve üç heceden oluşan bu kelime benim için ne ifade ediyordu? Sadece basit bir kelimeden mi ibaretti yoksa çoğunlukla yakalayamadığım bir şeyden mi ibaretti?

Ömrüm boyunca zor zamanlar geçirmiştim. Hatta yazmaya başlamamın nedeni de buydu. Hiçbir arkadaşa sahip olmadığımdan dolayı yazmaya sığınmak... Ne kadar acıdır tek bir arkadaşa bile sahip olamamak... Yaşadım. Küçücük yaşımda bununla savaştım. Tek arkadaşım o zamanlar pembe kaplı defterim olup şuanda siyah kaplı olan defterimdi.

Ben küçükken yaşıtlarım her zaman dışarıda oyun oynarlardı. Saklambaç, yakartop, istop, kovalamaca... Oyun
oynayanlara abilerimde dahildi. Ancak Lena sadece üzgün bir şekilde pencereden izlerdi.

Hep o çocuklarla oynamak istemiştim ama küçük olduğum için beni hiçbir zaman
oyunlarına almamışlardı. Bazen sokaktan, bazen pencereden izler, kendimce iç geçirirdim.

Annem oğulları ile pür dikkat ilgilenirken, babamsa
durumumu fark etmişti. Bir gün gerçek dostu, gerçek aşkı tadacağımı söyleyip beni teselli ederdi ve tek duam bunlar olurdu. Her gün her gece dua ederdim. Çocukların dualarının kabul olduğunu öğrendiğim zamandan beri. Hiç unutmam,
babamın bana işten gelirken getirdiği defteri. Pembe kaplı, üzerinde belli belirsiz olan yapıştırmaları olan çizgisiz defter.

‘‘Yaz kızım. Acılarını, mutluluklarını, kazançlarını, kayıplarını... Yaz. Yaz ki geçmişini hatırlayabilesin. Geçmişi olmayanın geleceği olmaz.’’

Babamın kulakları dün gibi aklımda. Nasıl unutabilirim ki? Unutamam. Onunla birlikte başlayan yazma tutkumdan dolayı ona borçluyum defter.

Büyüdüm.

Oyunlarına almadıkları, dışladıkları kız büyüdü. Bir yanı hep çocuk kalmak istedi ancak çocukken yaşadıkları bu düşünceyi öldürdü. Bir yanı çocuk kalsın istedi çocukluğunu yaşayamayan çocuk.

Pembe kaplı defterimin yerini ruhum gibi karanlık kapaklı bir defter aldı.

Düzenli olarak ettiğim dualar azaldı. Ne gerçek dostu, ne de gerçek aşkı tadabilmiştim. İnancımı yitirmek üzereyken bir esmer imdadıma yetişmişti.

Altıncı sınıf oldum. Okulun ilk beş yılını atlatmış olmak güzeldi ama çekincelerim vardı. İlkokul arkadaşım yoktu. Hiç olmamıştı. Bir tane bile. Sınıfımda sevilmezdim zaten, kim Lena ile arkadaş olurdu ki! Olmazlardı. Ancak altıncı sınıfım benim dönüm noktam olmuştu. Hayatımdaki ilk arkadaşımla tanışmıştım. İlk defa yalnızlığıma sevinmiştim. Çünkü sınıfımda herkesin yanı dolu iken benim yanım her zaman olduğu gibi boştu ve Beren yanıma oturmuştu.

Sadece yanıma oturmakla kalmamış, hayatımda da
yanımda olmuştu.

Büyüdüm. İçimdeki çocuk büyümüş olabilirdi de, olmayabilirdi de. Bedenen liseli olmuştum ama.

Hayat karşıma onu çıkardı. Hayatımın ilk aşkını... Beren'den sonra hayatıma giren tek arkadaşım, ilk aşkım, acılarım, mutluluklarım...

Miraç'ın hayatıma aniden girmesi, hayatımın dönüm
noktası olmuştu. Ancak acılarımın başını o çekmesi kalbimi acıtıyordu. Canım yanıyordu.

Sen Her ŞeyWhere stories live. Discover now