Cenk beni evden alip, bara getirmişti. Sinirden çatlamak üzere olduğumu belli etmemeye çalışıyordum. Ne kadar başarılıyım. Orası tabi ki tartışılır!

Bara girdiğimde gozlerime radarı takmış Alperi arıyordum. Ama tabiki bu manzarayı beklemediğim açıktı. Karşısında gevşekçe gülen sarı yellozu gorunce resmen kulaklarımdan alev çıktı. Ulan bu surtugun burada ne işi var?!

"Siz Ezgiyi nerden tanıyor sunuz?"

Bulutun sesiyle ona döndüm. Ne demeliyim? Offf! O nereden tanıyor bu sürtüğü?

"Şirketten arkadaşı Alperin." dediğimde bana uyarı dolu bir bakış attı. "Dikkat et bu yellozun ne yapacağı belli olmaz" basımı salladım. "Sen nerden tanıyorsun onu?"

"Didem bilmiyor gibi konuşma, ben herkesi tanırım. Ki bunlar gibi yollulari herkes tanır."

Haklıydı. O koskoca Bulut Barkın di. Herkesi tanındı. Yer altı dünyasının bir numaralı adamlarındandı. O yapardı. Kimse ona karışmazdı.

Masaya doğru ilerledim ve o yapmacık sohbetlerini kısa bir öksürükle kesip Alperin yanına oturdum. Yelloz tam karşısında oturuyordu. "Merhaba" diyerek yapmacık bir şekilde gülümsedim.

"Hoşgeldin canım. " dedi yelloz. "Kusura bakma sohbet koyuydu geldiğini fark etmemişiz. " Önemli değil " diyerek keskin bakışlarımı Alpere diktim. Soğuk bakıyordu.

"EE ne içersin? Biz içmeye başladık." diyerek elindeki birayı gösterdi. "Tekila alırım" diyerek net bir cevap verdim. "Dokunmasın" Alper'in dişlerini sıkarak söylediği bu cümleye takmadım.

Tekilam geldiğinde içmeye başladım. Ne çok yavaş içiyordum ne de çok hızlı. Normal bir şekilde içiyordum. Tekila içime girerken boğazımı yakmayı da ihmal etmiyordu. Normal de içki içmememe rağmen bugün bu kadına inat ağır bir içki içiyordum. Ne kadar mükemmel değil mi!

"Küçük gözüküyorsun kaç yaşındasın canım?"

"19 yaşındayım " dedim soğuk bir şekilde. "Tahmin etmiştim. Peki bu küçük yaşta şirketin yarısını alacak parayı nerden buldun?"

Dik dik Alpere baktım. Bu soruyu onun cevaplaması daha iyiydi. Şayet bir saatten fazla bir zamandır bu kadının sorularına tabi tutuluyorum ve artık dayanacak gücüm kalmadı.

"İşten konusmayalım bence" diyerek olaya el koydu Alper. "Ne konuşalım tatlım" diyerek lafı yine başka yerlere çekmeye çalışıyordu yelloz. Yolucam gerçekten ben bunu.

Omuz silkip cevap vermedi Alper. Kadın ise sarhoş olmaya başlamıştı. Sanırım içkiye karşı dayanıklı değildi. Ben de icmezdim ama güçlüydüm.

Kadın yaklaşık yarım saate kadar oldukça sarhoş ve çekilmez bir hal aldı. Ben bu kadının çenesini dinlemek istemiyorum. O karga sesiyle şarkı söylemeye çalışıyor ya.

"Alper bu kadına şöyle gitsin yoksa ben çıkarmasını iyi bilirim" kaşlarımı çatarak ona bakıyordum. Aynı şekilde o da bana. "Ben eve bırakayım o zaman onu" diyerek ayağa kalktığında bağırdım. "Sen neden bırakıyor muşun kendi gitsin."

"Gormuyor musun yuruyecekken hali bile yok." diye Kızdığında "bana ne, o zaman arkadaşını ara o alsın." diye bağırdım ayağa kalkarak. "Beni mi kıskanıyor sun?" diyerek gözlerini kıstı. "Git Alper !" diye bağırdım ve yeniden masaya oturdum.

Beni umursamadan kadının yanına gitti ve belinden tutarak onu kendine sabitledi. Ulan barı benim yanımda yapma ya. Kiskanmıyorum ama bu da olmaz ki arkadaş.

"Doğru eve!" diyerek bana işaret parmağını salladığında umursamazca basımı salladım. Gitmeyecektim işte. Neden onun sözünü dinleyeyim.

Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now