Geçmişin izleri!

381 34 7
                                    

Multimedya: Yazdığım şarkı. :)

(My love by sia)

"Ben onu ilk gördüğümde anlamıştım. Onunla çarpıştığım anda. Benim Kralın oğlu olduğumu bilmiyordu. Birbirimize girmiştik."
O gün aklıma geldi ve gülümsedim.
"O gün babamla konuşmam gerekiyordu. Acelem vardı bu yüzden hızlı gidiyordum. O da acele ediyordu çünkü babam askerleri toplamasını söylemişti. Aynı sarayda yaşıyorduk belki daha önce karşılaşmıştık da ama onu tanımıyordum. Hızlı adımlarla giderken çarpıştık. Benim elimdeki kağıtlar düşmüştü.
"Önüne baksana acelem var görmüyor musun?"
Demişti. Ben kağıtları topluyordum onun yüzünü daha görmemiştim. Kağıtları topladıktan sonra ayağa kalkarak ona bakmadan konuştum.
"Asıl sen önüne baksana. Acelesi olan bir sen değilsin."
Dedim bende sonra ona baktığımda ne söylediğimin ne de yaptığım şeyin farkında değildim. Ama o hâla konuşuyordu. Ona doğru bir adım attığımda o da bir adım geri attı.
" Sen benim kim olduğumu biliyor musun?"
"Bilmiyorum kimsin?"
"Ben kralın oğluyum."
Dedim, o kadar çok şaşırmamıştı.
"Ne yapayım kralın oğluysan."
Onun üzerine yürüdüm ve duvarla kendim arasında kaldı.
"Çok cesursun." Dedim. Gerçektende cesurdu. Başkası olsa çoktan özür dileyip gitmişti. Ama onun inatçılığı hoşuma gitmişti. Belki de bu yüzden dikkatimi çekti.
"Teşekkür ederim bay ukâla."
Dedi, normalde sinirlenirdim. Ama onun söylemesi hoşuma gitti. Ona doğru eğildim.
"Bir dahaki sefere dikkatli ol."
Dedim ve tam giderken bana yine cevabını vermişti.
"Sende dikkatli ol, Lordum."
Dedi. Arkamı döndüm ona baktım gülüyordu. Bende ona güldüm ve yoluma devam ettim. Daha sonraları sürekli onunla karşılaşıyorduk. O hep dikbaşlıydı. Onunla devamlı tartışıyorduk. Bana Lordum diyordu ama ben bundan hoşlanmıyordum. Bu yüzden adımla hitap etmesini istedim. Ama o bana yine ukâla bir cevap verdi.
"Adını bilmiyorum ki. Bilseydim çoktan söylerdim."
Dedi. Gülümsedim, beni ilk güldüren oydu.
"Legolas"
"Tauriel"
Böylece tanışmıştık. Onunla tanıştıktan sonra gülmeye başlamıştım. Buna herkes çok şaşırmıştı. Özellikle de babam şaşırdı. En son güldüğümde annem ölmemişti. Kısacası beni hayata tekrar o dönderdi. Nerden bilebilirdim ki hayatımın o olduğunu."
Aragorn beni dikkatlice dinliyordu. Kısa bir sessizlik sonunda anlatmaya devam ettim. Bir yandanda gökyüzünü izliyordum.
" Daha önce hiç böyle şeyler hissetmemiştim. Hiçbişe bilmiyordum. Aşkı ve sevgiyi annemden sonra ilk onda gördüm. O bana çok şey öğretti. Onun gözlerinin içine baktığımda onu çok iyi anlayabiliyordum. Bazende onu hiç anlamıyorum. Bunu ilk babama söyledim. O da bana karşı çıkmıştı. İlk başta ailesi olmadığı için yada yeteneği olmadığı için istemiyor sanmıştım. Ama öyle değilmiş. Onu başkasıyla görmüş. Onunla tanışdığımda ailesinden sonra dağıldığını gördüm. Sürekli savaş eğitimi aldığı için babam onu birlik komutanı yapmıştı. Babam beni saklı ormandaki yaratıkları yok etmek için görevlendirdiğinde onun birliğini almıştım. Diğer küçük savaşlarda da hep onun birliğini alıyordum. Düşmanların zayıf yönlerini iyi biliyordu. Bu yüzden ona bişe olacağı korkusu hiç hissetmemiştim. Ama şimdi.."
"Şimdi..?"
"Şimdi içimde garip bir his var ona bişe olacakmış gibi."
Tauriel'e baktığımda tekrar ateşe baktığını gördüm. Sürekli düşüncelere dalıyordu.
" Ne olursa olsun aşkından sakın vazgeçme hayattaki tek güç sevgidir. "
"Bu kadar ciddiyet yeter. Sabah tekrar yola çıkmalıyız."
"Evet hanımlar sohbetinizi bölmek istemem ama uyumalısınız sabah erkenden yola çıkacağız."
Evimizdeymişiz gibi rahat rahat uyuyamayacağımız için ben nöbetçi olmak istedim. Hem Aragorn'la konuştuklarımızı düşünmeliydim. Ben nöbetçi olurum demek için ağzımı açtığımda birden Tauriel'le aynı anda konuştuk.
"Ben nöbetçi olurum." tekrar aynı anda konuştuk.
"Ben olurum."
Diğerleri bize şaşkınlıkla bakıyorlardı. Sonunda Aragorn konuştu.
" Sanırım Legolas'ın nöbetçi olması daha iyi gece yarısı da ben olurum."
Dedi bende başımı salladım. Büyük gövdeli ağacın altında Tauriel'in sermiş olduğu yeleğin üstüne oturdum. Ağacın karşısındada küçük bir mağara duvarı vardı. Aragorn ve Arwen de oraya oturdular. Tauriel'de ateşi söndürmüştü. Arwen ona soru soran gözlerle baktığında Tauriel bu durumu anlamış bir şekilde konuştu.
"Gece uyurken ölmek istemezsin heralde."
Dedi. Buna sadece Arwen şaşırmıştı. Sonra Tauriel yanıma geldi.
" Oturabilirmiyim?"
Başımı evet anlamında salladım. Yanıma oturdu ve konuşmaya başladı.
"Bu gece uzun olacak sanırım."
"İyi uyuyabilirsin."
Başını önüne eğdi, alt dudağını ısırdı ve konuşmaya başladı.
" Neden bana öyle davrandın?"
Onu duymazdan gelerek konuştum.
"İyi geceler."
Zorlamadı, başını ağaca yasladı ve gözlerini kapattı. Gece gerçektende uzun olacaktı. Aragorn'a baktığımda Arwen'le ikisi birbirlerine sarılarak uyuyorlardı. Bende gökyüzüne bakarak ay ve yıldızları izledim. Arada bir etrafa bakıyordum. Yakınlarda köy olmadığı için ne gelen vardı ne de giden,orglar genelde akşamları hep iz sürerlerdi. Bu yüzden kamp kurmuştuk. Biraz daha gökyüzünü izledim. Hafif esen rüzgar yüzümü okşuyordu. Omzuma konan başla yönümü o tarafa çevirdim. Tauriel başını omzuma koymuştu. Bende ayaklarımı uzattım ve ağacın gövdesine iyice yaslandım. Daha sonra Tauriel iki elini sol koluma sardı. Uykusunda konuşuyordu.
"Güzel olan herşey, acı verir.."
Onu izlemeye başladım. Ay'ın ışığında yüzü parlıyordu. Elmacık kemikleri ve dudaklarının çizgisi, gamzesi. Saçının bir tutamı rüzgarda uçuşarak yüzüne düştü. Elimle saçı alarak geriye doğru ittim. Başımı etrafta gezdirerek herşeyin yolunda olduğunu anladıktan sonra başımı ağacın gövdesine yaslayarak tekrar gökyüzünü izlemeye başladım. Bir yıldız kaydı ve aya daha çok yaklaştı. Gözüm birden Aragorn'a takıldı. Uyumamıştı yada uyanmıştı. Gülümsedi.
"Sıra bende."
Başımı salladım. Gökyüzüne son birkez baktım derin bir iç çektim ve gözlerimi kapattım. Uykuya dalmadan önce başım Tauriel'in başına doğru kaydı.

⭐⭐⭐

TAURİEL

Gözlerimi araladığımda çoktan sabah olduğunu güneşin yüzümü ısıtmasıyla anladım. Arwen karşımda bana bakarak gülüyordu. Neden gülüyordu? Diye düşünürken başımı kaldırdığımda Legolas'ın kafasıyla benim kafamın baş başa verip uyuduğumuzu gördüm. Üstelik birde ben ellerimi onun koluna dolamışım. Ben ne ara yapmıştım bunları. Derken Legolas uyandı. Başını omzumdan kaldırdı. Ben hala şaşkındım oda bana bakıyordu. Sonunda konuştu.
" Kolumu geri alabilirmiyim?"
Aa bu olamaz ne kadarda aptalım.
" Aa tabi, afedersin."
Dedim ve ellerimi çektim ayağa kalktım. Kendimi topladım ve Arwen'in yanına gittim. Önce bir günaydın der ya. Erkeklerin hepsi böyle. Çok mu rezil olmuştum acaba? Arwen'in kulağına fısıldadım.
"Çok mu rezil oldum?"
" Çok tatlıydınız."
Dedi, biz ve çok tatlılık? Biz.. Biz sadece olmayacak bir rüyadaydık. Daha fazla düşünmemek için nefes aldım tekrar ve tekrar bu işe yarıyordu. Birşeyler atıştırdık ve yola çıktık. Giderkende bir yandan konuşuyorduk.
"Yasaklı kale bölgesindeki köyler yaklaşık on tane bazıları olayları duymuş çoktan köylerini terk etmişler." dedi Aragorn.
"Umarım geç kalmayız." dedim.
" Kalmayacağız Tauriel."
"Yasaklı kale bölgesinin batı tarafını orglar çoktan ele geçirdi üstelik ordu bile kurdular."
" Ak Saruman sayesinde." dedi Legolas.
"Onlara karşı yetersiz kalırız."
" Etraftaki köyleri orglardan temizledikten sonra sizin saraya gideriz cephane alıp tekrar yola çıkarız."
Dedi Legolas. Arwen'in sarayına ilk defa gidicektim. Eminim onların saraylarıda bizimkisi kadar güzeldi. İlk köye vardığımızda herşey yolunda görünüyordu. Biraz bekledik Aragorn yüksek biryerlere çıktı ve etrafa bir göz attı.
" Onları bulamıyorun. Birde sen bak Legolas."
" Tamam."
Legolas Aragorn'un çıktığı yere çıktı. Ve gözlerini kısarak etrafı izlemeye başladı. Daha sonra aşağıya indi ve bize seslendi.
" Geliyorlar, en az 10 dakikaya burda olurlar."
"Benim bir fikrim var."
Arwen fikrini bize anlattı bu güzel bir fikirdi. Köylülerden birkaç malzeme alarak bu planı uygulamaya başladık. Köyün girişinde ağaçlara karşılıklı ip bağladık. Fark etmemeleri içinde üstüne yapraklar attık. Orgların kalkanları sivri demirlerle dolu olduğu için ipe takılıp birbirinin üstüne düşecek ve kendilerini öldürerek işimizi kolaylaştıracaklardı. Köylerde ki insanları ortaya toplayarak önlemimizi almıştık. Görev dağılımı yaptık. Kuzeyden tarafa Legolas doğudan tarafa ben güneyden tarafta Aragorn,batı tarafında ise Arwen duruyordu. Etrafı izleyerek orgların gelmesini bekliyorduk. Bir iki tanesi benim tarafımda belirdi. Ve sırasıyla diğerleri yayıma okumu koyarak hazır bir şekilde beklemeye başladım. Orglar aralarında konuşmaya başladılar.
"Sadece 4 kişiler. Üstelik ikisi kız, kızları öldü say."
Dedi bunu demesiyle sinir oldum. Kız olabilirdik ama diğerleri gibi salak değildik. Bizle biraz daha dalga geçti ve sonra güldü. Dayanamayıp elimdeki yayı sonuna kadar çektim ve bizimle dalga geçen orgun kafasına sıktım. Orgun kafası ikiye bölündü. Onlar bana şaşkınlıkla bakarken bende boş durmayıp sinsi gülüşümü onlara gösterdim. Legolas'a baktığımda yüzünde eğlenir gibi bir hali vardı.
Orglar daha fazla beklemeyerek bizim istediğimiz hareketi yaptılar. Hızlı hızlı koşmaya başladılar. Hepsi ağaca bağladığımız iplere takıldılar. Ve üst üste düşerek birbirlerini öldürdüler. Zaten böyle bir beyinsizlikte onlardan beklenirdi. Neyse ki aralarında bazı akıllılar durumu fark etti. Ve geri kalanları durdurdu. Geride zaten yirmi kişi anca kalmıştı. Orglar önlerindeki leşleri geçmeye çalıştılar ama geçemediler. Ben diğerlerini bekleyemezdim. Neyi bekliyorduk? Yayıma bir ok daha yerleştirdim ve teker teker onlara atmaya başladım. Benimle beraber diğerleride harekete geçerek onları öldürmeye başlamışlardı. Benim okum bitti yayımı yere atarak elime kılıcı alarak onlara doğru koşmaya başladım. Arkamdan Legolas seslendi.
"Tauriel bekle! Destek geliyor ne yapmaya çalışıyorsun?"
Onu dinlemedim. Destek geliyorsa geliyor, en fazla ölürüm. Onu dinlemediğim için belliki bana çok kızmıştı. Sesini arkamda hissettim.
" Lanet olsun!"
"Destek geliyorsa geliyor."
"Ya arkanda bıraktıkların?"
Biz böyle konuşurken bir yandanda orgları öldürüyorduk.
"Benim kimsem yok. Ölmemek için hiçbir sebebim yok. Sadece ailemin intikamını almak istiyorum."
Benim böyle demem onu hem şaşırtmış hemde sinir etmişti. Beni bir ağacın kenarına çekti. Ve konuşmaya başladı.
"Belki de arkanda bıraktıklarının farkında değilsin."
Dedi ve arkamdaki orga ok atarak öldürdü. Sonra ağacın ordan gitti ve işine devam etti. Bende peşinden gittim.

ARKADAŞLAR LÜTFEN EMEĞE SAYGI AÇISINDAN VOTE VERİN.

Ay ve YıldızWhere stories live. Discover now