Başını boynuma gömdü ve bana sıkıca sarıldı.

Bir an nefessiz kaldım. Yeni kalp tedavisi görmüşken ne diye beni böyle sarmalıyorsun be adam?

Nefessiz kaldığı mı anlamış olmalı ki benden ayrıldı. Sonra yeniden başını boynuma gömdü ve bana sarıldı. Bende ona sarıldım. O bana huzur veriyordu.

"Öhöm" diyerek bizi ayıran doktoru gorunce şok oldum. "Pardon bölüyorum ama" diyerek yanımıza geldiğinde bakışlarımı doktordan başka her yere gezdiriyordum. Alper ise sırtımaktan başka bir halt yemiyordu. Rezil olmuştuk ya!!

**
Hastaneden taburcu olduğumuz günün üzerinden  yedi gün gecmisti. Alper bana o kadar iyi davranmıştı ki bu zaman zarfında. Gerçekten şaşkındım. Bana neden bu kadar iyi davranıyordu bilmiyorum. Ama bu bana çok iyi geliyordu. Meryem sultan, Cenk, Miraç ve Bulut un üzerinde bir de Alper eklenmişti. Yıllar sonra hayatıma yeni biri olarak girmişti hayatıma.

"Didem! Kalk lan geç kaldık" diyerek Üzerimdeki örtüyü çekip alan Alpere baygın bakışlarımı gönderirdim. Nereye geç kalmıştık?

"Nereye ya" diye mızmızlandım ve yatakta oturur bir pozisyon aldım. "Holdinge gitcez demedim mi? Hanı dün bana herkese holdingin yarısı senin olduğunu duyurmamı istedin ya" diyerek alay ettiğinde hızla yataktan kalktım ve banyoya koştum.

Üzerime siyah spor tarzı bir elbise giydim ve köyü bir göz makyajı yaptım. Dışarıdan ayı gibi bağıran Alper hiçte umrumda değildi. Saçlarımı da düzleştirdim ve hazır olduğumu dusunerek odadan çıktım.

Salona geldiğimde Alper beni dikkatle süzdü. Başını yana yatırdı "bu kadar kısa neden giydin?" diye mırıldandı.

Kaşlarımı çattım "sana ne be" diye karşılık verdigimde gözlerini kısıp güldü "artık karımsın unutma" dediginde gözlerimi devirdim. "Ha ha ha çok komik. " diyerek yapmacık bir şekilde güldüm "kâğıt üzerinde bir evlilik unutma." diyerek salondan çıktım.

Evlenmiştik. Kimsenin haberi olmadan sadece bir nikah kıymıştık. Böylesi zaten doğru olandı. En önemli şey ise şirkette kimse bizim evli olduğumuzu bilmeyecekti. Bunu ben istemiştim. Ne gerek vardı zaten.

Holdingin kapısından girince bir an duraksadım. Çok büyük bir yerdi. Tıpkı televizyondaki holdingler gibi.

Etrafıma bakındım dikkatlice. Burası...

Bu holdingin yarısı benimdi!.. Benim!

Öylece durduğumu fark edince hemen Alperin arkasından ilerlemeye başladım. Hayır abi bu elbisenin içinde de rahat edemiyorum ki. Nerde benim pantolonum ve spor ayakkabılarım!

Şimdi niye bunu giydigime gelirsek. Burası çok büyük bir şirket o yüzden. Araştırmalarıma göre -ki evet arastirdim- burada böyle kıyafetler daha uygunmuş.

Asansörle beraber ust kata çıktığımız da burada çalışanların olduğunu gordum ve dik durmaya gayret gösterdim. Unutmamalıyım, bu şirketin yarısı benim!

Alper uyarı dolu bir öksürük attı ve bakışları üzerine topladı. Sanki okula yeni yazılan öğrenciler gibi hissetmem normal mi?

"Ah canım hoş geldin!" diyerek sarı saçlı bir kadın yanımıza gelerek Alpere sarıldı. Oha ulan! Ne bu samimiyet. Neyse sakinim.

Sarılma işlemleri bittiğinde kadın bana küçümseyici bir bakış attı. Tabi yaşça baya büyük benden yelloz. Pislik kadın. "Kardeşin mi?" diye sorduğunda Alper bana soğuk bir bakış attı ve kadına çevirdi bakışlarını "hayır" diyerek kadının yanından uzaklaştı ve benim yanıma geldi. Herkes pür dikkat bizi izliyordu. Bende Alperi izliyordum.

"Evet arkadaşlar. Bu Didem Hanım. Şirketin yarısı onun. Yanı ikinci patron"

Herkes birbirleriyle fisildasmaya başladı. Tabiki sarı yelloz da göt oldu. Oh canima degsin! Aptal sarışın!

"Neyse size kolay gelsin" diyerek Alper beni yanına çağırdı.

Odasına girdiğimizde masasına ilerledi. " sana daha oda hazirlatmadım." diyerek sandalyesine yayıldı. Basımı salladım "ne zaman hazırlanır?"

Masanın üzerindeki dosyaları karıştırırken cevap verdi." bilmiyorum en yakın zamanda olur herhalde."

Kapı çaldı ve içeriye o yelloz girdi. "Alper'cim müsait mısın?"

Olporcom mosoit moson?

Geri zekalı!

"Kusura bakma Ezgi," diyerek bakışlarını yelloza çevirdi Alper. "Didem hanımla konuşuyoruz"

Oh! Yine göt oldu.

Kadın gevşekçe güldü "tamam canım konuşmanız bitince haber ver bir şeyler yapalım" diyerek göz kırptı ve odadan çıktı. Sinirden ölmek uzereydim. Bu kadın kendini ne sanıyordu?

"Bu kadın ne olarak çalışıyor burada?" diye sordum normal bir sesle. Güldü " şirketin en gözde mimarı "

Aman ne güzel.

Bence en gözde mimarı değil. En gözde sürtüğü. Kadın bir karış etekle gelmiş ya işe. Utanmasa onu da giymeyecek.

Saçlarımı geriye doğru savurdum. "Peki ben ne yapacağım?" diye sordum.

Omuz silkti "ne yapmak istiyorsan onu yap.Burada yapacak bir işin yok" sinirle ona baktım. "Nasıl yok ya?" Yine sınır bozucu bir şekilde güldü. "Kızım sen üniversite bile okumamışsın. Ne yapabilirsin ki?"

Sinirle ayağa kalktım. "Ne istersem onu yaparım tamam mi?" kapıyı çarparak odadan çıktım. Ona neler yapabileceğimi göstermeliyim!.

**

Arkadaşlar biraz kısa bir bölüm oldu.

Ancak bu kadar yazabildim.

Begenmeniz dileğiyle.

Vote yaparsanız sevinirim. :D

Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now