Bölüm 19 • Hesaplaşma.

8.9K 692 101
                                    

Tepenin ardında, zirvenin en üstünde bir karınca toprak tanesini iteledi. Rüzgar birbirine çarpan taneleri diğerlerine öteledi. Zaman, ağır ağır işlerken o minik toprak tanesi, çığ olup masumların canını yaktı. Şimdi... Karıncanın ne suçu vardı?

Lalin bir girdaba kapılmış gibi düşüncelerini toplamaya çalıştı. Bir anıyla diğerini birleştirmeye, zamanı bir periyot haline getirmeye çalıştı ama yapamadı. Eksik noktaların karartısı tüm dengeyi yerle bir ediyordu çünkü... Fakat genç kız pes etmedi. Çığ olup birilerinin canını yakacak olan o minik sırrı, kimseye söylememesi gereken birine söylediğinde bir karınca olduğunu biliyordu. Lalin şimdi ayık haliyle rüzgar olup, ters yönde esip, karıncanın yaptığı haltı temizlemeliydi... Amacı buydu.

Yatağına yatıp uyumaya çalıştığında baş ucunda duran fotoğrafa baktı genç kız. Her ne kadar kendini kandırmak adına, anılarını tetiklesin diye fotoğrafı baş ucuna koyduğunu söylese de durum pek de öyle değildi. Lalin başında ki gece lambasını kapatıp uykuya dalmak adına gözlerini kapattığında bir şeyi fark etti. İlk defa Mavi gözlüsüyle aynı odada uyuyacaktı... Nefes olmasa da burdaydı sanki, ölümsüzlüğü ile yanındaydı.

Genç kız yeni bir güne gözlerini açtığında kurması gereken planların hepsini rafa kaldırmıştı. Öncesinde sorması gereken bir hesap vardı... Kahvaltısını ettikten sonra evden çıkmaya yeltenmişti ki kapıyı açmasıyla karşısında abisini görmesi bir oldu.

"Abi?"

Egemen gergin bir tavırla hiç selam sabah vermeden içeri girdiğinde Lalin bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. Sesini çıkartmadan kapıyı kapatıp abisini takip etti.

"Abi bir şey mi oldu?"

"Olmadı mı abisi?"

Genç kız gergin bir tavırla nefesini tuttu. Şimdi değil diye umdu içinden, böyle değil...

"Bilmiyorum ki abi..."

Egemen başını iki yana sallayıp koltuklardan birine oturdu.

"Sen de bir haller var abisi... Anlayamadım, ama çözeceğim."

Genç kız derin bir nefes alıp hızlı bir şekilde kendini topladıktan sonra abisine kahve yapmak için mutfağa gitti. İki sıcak fincanla salona döndüğünde Egemen öylece kendi halinde oturuyordu. Genç kız fincanı yavaşça sehpaya bırakırken genç adam kızkardeşindeki garipliği çözmeye çalışıyordu.

"Ne zamandır aramıza el kızı sokar olduk abisi?"

Lalin gülerek kahvesinden bir yudum aldı.

"Irmak kendisinden el kızı diye bahsettiğini duyarsa kapının önüne koyar seni biliyorsun değil mi?"

Egemen ufak bir tebessüm eşliğinde başını iki yana salladı. Irmak'ın ağzını arayıp Lalin hakkında bir şeyler söylemesini istemişti ama Irmak hiç oralı olmamıştı. Bu durum Egemen'i öyle çok işkillendirmişti ki sabahın köründe soluğu kardeşinin evinde almıştı. Lalin durumun bu noktaya geleceğini tahmin etmişti.

"Sorun ne maviş? Neden içine kapandın böyle..."

Lalin maviş kelimesini ilk kez duymuyordu. Hatta küçüklüğünden beridir bu abisinin ona sesleniş biçimiydi ama şimdi... Garip geliyordu. Hatta ağır... Yine de abisine itiraz etmedi. Sırf kendi yaşadığı olay yüzünden abisinden çocukluğunu almayacaktı.

"Bir sorun yok abi... Gerçekten."

Egemen kardeşinin gözlerine baktı ve gülümsesi. İnanmamıştı. Onu öyle durumlarda görmüş öyle çok paçasını kurtarmıştı ki, tek bir mimiğinden yalanını anlayabiliyordu. Ama bunu ona söylemedi... Sadece, gülümsedi.

Geceyarısı KaçamağıWhere stories live. Discover now