Bölüm 18 • Ölümsüz an.

8.8K 607 105
                                    

(Multiye şarkı ekledim, hayvan gibi spoiler içeriyor :D )
Uçsuz bucaksız denizlerin olduğu bir diyar, dertli birini konuk ediyorsa kıyılarında, dalgalar hırçınlaşır. Tüm hislerine ortak olur misafirinin... Lalin denizin kıyısında, yabancısı olmadığı bir rengin etrafında, maviliğin semalarında öylece oturuyordu. Kirpikleri yavaş yavaş kendini bırakıp olmayan bir güçle kaldırıyordu. Ruhu yorgundu genç kızın... Kafası öyle çok karışmış öyle çok bulanmıştı ki, nedenleri düşünecek gücü kalmamıştı.

Derin bir nefes almak için gözlerini açtı genç kız. Maviliklere doğru uzun uzun bakmak ve nefes alabilmek için... Çünkü ne kadar inkar ederse etsin, artık ait olduğu yerin tam burası olduğunu biliyordu. Tam bu maviliğin dibi... Okyanus kadar derin, gökyüzü kadar parlak diyordu genç kız ruhunu okşayan adama ama şimdi bir tanımı daha vardı onun için. Okyanus kadar derin, gökyüzü kadar parlak, hırçın bir deniz kadar mavi... Barlas onun derinlerinde sakladığı, içinde ki tek ışıktı. Sönmeye mecbur olan tek hırçın ışık.

Gözlerini bir kez daha dalgalara inat örttüğünde telefonunun sesini işitti. Çantasına uzanırken üstünde ki kıyafete takıldı gözü. Halbuki ne planları vardı genç kızın... Telefonun inatçı sesine yenilerek hızla kulağına götürdü.

"Efendim?"

"Lalin, seni göremeyince merak ettim. Ayrılmışsın salondan?"

Ömer'in meraklı ve biraz da telaşlı sesini işitince genç kız ne kadar süredir öylece oturduğunu düşündü. Sanırım gece, yarısını çoktan geçmişti.

"Özür dilerim, benim hatam... Sana haber vermeliydim ama biraz ani gelişti."

Lalin oturduğu banktan ayaklanıp caddeye doğru ilerlemeye başladı. Arabası oralarda bir yerdeydi.

"Önemli değil... Ben sadece merak ettim. Bir sorun yok değil mi?"

İçimde ki tüm hisleri ayaklandırıp zindandan kaçan Mavi göz dışında mı?

"Hayır hayır yok..."

Genç kız yalan söylemiş olmanın verdiği rahatsızlık hissiyle baş etmeye çalışırken arabasına bindi. Ömer'e veda edip telefonu kapattığında bu işten nasıl sıyrılacağını düşündü. Yüzüne çarpmakla nazikçe vermek arasında gidip geldiği para hala çantasında duruyordu...

Arabayı eve doğru sürmeye başladığında aklında bir sürü soru vardı. Mandalinaların sırrı hala beyninin içini kemirirken, Barlas'ın o garip tavrı... Anlamsız geliyordu. Belki de tanımamış olmasına gücendiğim için böyle düşünüyorum diye içinden geçirdi genç kız. Olasılıkların hepsini çöpe atıp yarın yeni bir gün ile yeni bir plana başlamayı aklına not etti.

Eve vardığında ağır adımlarla apartmana girdi. Asansörde yorgunluğa dayanamayarak cam kısma yaslandı genç kız. Karşıtında ki yansıma, sanki başka birine aitti. Sanki onca sırrı, onca yükü taşıyan o değilmiş gibi... Gidecek olan o değilmiş gibi...

Genç kız anahtarlarını çantadan çıkartıp eve girdiğinde yine bir gariplikler olduğunu sezdi. Farklı, tanıdık bir koku etrafını sardı. Lalin temkinli adımlarla salona ilerlerken aynı esnada da evi hızlıca gözleriyle taradı. Ne bir ses ne de bir seda vardı... Salon kısmına geçtiğinde masanın üstünde duran hediye paketini fark etti genç kız... Kaşları hızla havalanırken neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Karanlık odayı ışığa boğmak adına hızla düğmelere bastı. Ardından da bir yararının olmayacağını bile bile bağırdı.

"Kimse var mı?"

Genç kız söyledikten hemen sonrasında susup kendisine kızdı. Belli ki, her kimse çoktan gitmişti.

Lalin yavaş adımlarla kutuya doğru ilerledi. Çantasını kanepeye bırakıp yavaşça kutuyu eline aldı ve oturup dizlerinin üstüne koydu. Ne olduğunu deli gibi merak etmesinin yanında içinden bir his yine anılarını tetikleyen bir şey olacağını söylüyordu. Yine başa saracak bir şey...

Geceyarısı KaçamağıWhere stories live. Discover now