Bölüm 13 • Beraber.

8.8K 714 103
                                    

Lalin gözyaşlarının parmaklarının arasında kaybolmasına izin verdi. En çok hatırlaması gereken anıyı, anımsayamıyordu. Sis perdesi gelmemişti. Bu yazısı nasıl yazdıklarını, neden yazdıklarını, neler yaşadığını hatırlamıyordu. Sadece hissediyordu. İçinin o geceki kadar alev alev yandığını hissediyordu. Mavi göz, biliyordu. Genç kız bundan artık emindi.

Lalin derin bir nefes daha alıp heykelden ayıramadığı elini yavaşça çekti. Bu onun mavi gözle olan tek somut kanıtıydı. Onun varlığından emin olabildiği tek somut kanıt...

"Neredesin mavi göz..."

Bu genç kızın bir yakarışıydı. Artık bu bilinmezin bitmesini istiyordu. Bu keşmekeşin içine girdiğinde ilk istediği şey bu anıları bir an önce unutmaktı ama şimdi işler daha farklı bir hal almıştı. Lalin artık bu anıların hepsini hafızasının en değerli yerinde saklamak istiyordu ve her saniyesini hatırlamak istiyordu. O sis perdesinin canı cehennemeydi.

Telefonunun titremesiyle kapattığını fark etmediği göz kapaklarını açtı genç kız. Sıkıntıyla tuttuğu nefesini verip cebindeki telefonu çıkarttı. Ömer arıyordu.

"Yolu bulamadığını düşünmeye başladım..."

"Kusura bakma, geliyorum."

Ömer gülümseyerek genç kızın aceleci tavrını hoşgördü.

"Geliyorsan sorun yok. Bir an vazgeçtiğini düşünmüştüm."

Lalin heykelden uzaklaşmaya çalışarak arabaya doğru ilerledi.

"Hayır hayır, geliyorum..."

Ömer genç kızda bir gariplik olduğunu sezmişti ama ne olduğunu anlayamadı. Lalin de bunu bilmiyordu aslında... Sadece Mavi gözle az önce yaşadığı o mahrem andan sonra, Ömer'e gidiyor olmak yanlış geliyordu.

Telefonu kapatıp tekrar arabaya bindiğinde Lalin hala kendine gelememişti. Gözleri hala heykelin o kısmındaydı. Uzaktan gözükmeyen ama orada ne olduğumu adı gibi bildiği o küçük yere... Derin bir nefes alıp gözlerini kapattı ve kontağı çevirdi. Burada ne yaşadıysa öğrenecekti. Utanmayacak ve her saniyesini o adama soracaktı.

Ana yola çıktığında buna karar vermişti. Kafasını boşaltacak ve önüne daha sağlam adımlarla basacaktı. Ömer'den biraz daha bilgi alacak ve plan kuracaktı. O davette karşısına geçip 'beni hatırladın mı' diyemezdi genç kız. Buna cesaret edemezdi. Her ihtimali göz önüne almalı, ona göre bir yol izlemeliydi.

Gittiği uzunca yol tanıdık, anıları bulanıktı genç kızın. Yanaklarında ki yaş hala kurumamıştı. Hiç utanmadan elinin tersiyle yüzünü sildi. Ardından da navigasyonun sesini dinleyerek başka bir yola saptı. Topraksı, çamurlu bir yoldu burası. Nereye gittiğini bilmiyordu ama içinde anılarını tazeleyecek bir yer olduğunu hissediyordu.

Lalin Ömer'i görüp duraksadığında bir göl kenarında ağaçların arasında olduğunu fark etti. Buraya gelmişti... O gece, mavi gözlüsüyle. Hissediyordu. Az sonra Ömer'in yanındayken hazırlıksız yakalanacağını ve yine o sis perdesinin arkasına savrulacağını biliyordu. Aklında başka bir soru işareti vardı. Ömer burayı nereden biliyordu?

Arabadan hızla inip yüzüne çarpan soğuğa aldırmadan göl kenarında ki ağaç dibine ilerledi. Ömer ağacın dibinde ki bankta oturuyordu.

"Merhaba."

Ömer arkasından gelen sesle hızla Lalin'in olduğu tarafa doğru döndü. Yüzünde ki endişeli ifade anında bir gülümsemeye dönüştü.

"Gelip gelmeyeceğin üzerine şu köşede ki kurbağa ile bahse girmiştim." Dedi gülümseyerek. Lalin kaşlarını çatarak ve bu espriye gülümseyerek başını iki yana salladı.

Geceyarısı KaçamağıWhere stories live. Discover now