"Hayır olmaz ya" dediğimde başını salladı. "O zaman başka doktora gidiyoruz" diyerek gaza bastı.

Yıllardır beraber olduğum insanların bana inanmayıp yeni tanıdığım bir adamın bana inanması, gerçekten çok değişikti. Belki de bundan sonra Mert benimle konuşmazdı.

Doktor kan tahlilinden sonra "hamile değilsiniz" deyince Alper e sarıldım. O da mutlu olmuştu. Kadın ise bize uzaylı girmiş gibi bakıyordu. Alper durumu düzeltmek için " karım daha çok genç, o yüzden" dedi, doktor başını sallayıp odadan çıktı.

Ben hala Alper e sarılmış duruyordu. O da elleriyle belimi sarmıştı. Bu çok değişik bir duygu. Daha önce miraca falan sarılınca hiç böyle hissetmemistim. İçimde bir şeyler harekete geçmişti. "Özür dilerim" diye fısıldadım kulağına doğru. Başını boynundan kaldırdı ve neden der gibi baktı "ben sana dün çok ağır laflar ettim" dediğimde başını salladı sadece. "Önemli değil hep yanımda ol yeter" diye fısıldadı o da ben gibi.

**

Eve geldiğimiz de yine kavga başlamıştı.

"Yemek hazırla ben açım." kaşları mı çattım "ben senin uşağın miyim be! Yemek yapmasını bilmiyorum hem ben" diyerek kendimi koltuğa attım. O ise bana aldırmadan üzerindeki gömleğin kollarini katladı "o zaman ikimizde aç kaldık ha?" dediginde basımı salladım.

İnatla kimse yemek yapmayınca koltuğa oturmuş futbol izliyorduk. Bacaklarını sehpaya uzatmıştı. Ben de bağdaş kurmustum. "Sen kaç yaşındasın?" diye sordum. Onunla ilgili birşeyler bilmeye hakkım vardı herhalde.

"Yirmi dört" dediginde şaşırdım.

Aramızda beş yaş vardı! Ama bu onu hiç sorun etmiyordu.

"E biz birbirimizi tanımıyoruz nasıl benimle evlenmek istiyorsun sen?" diye sordugumda bakışlarını televizyon dan ayırdı ve bana çevirdi "biz birbirimizin alın yazısıyız. Kaderimiz beraber yazılmış"

Birşey demedim. Ben kadere falan inanmam. Ama o inanıyordu. Şuan onun yanında olmaktan mutsuz değildim. Sonunda ne olacağını bilmesem de şuan pişman değilim.

Karnın acıkmaya başlayınca mutfağa doğru ilerledim. Etrafa bir sure bakındıktan sonra kendime ekmek arası birşeyler yapmaya karar verdim. Ekmeğin içine dolaptan bulduğum kahvaltılık yiyeceklerden koydum. Yanına bir bardakta kola koydum ve salona geri gittim.

Alper hala televizyon izliyordu. Beni gorunce bir an şaşırdı. Sonra televizyona geri döndü. Bende koltuğa yayıldım ve elimdekinden bir ısırık aldım. Televizyonu kapadı ve bakışlarını bana çevirdi. "Ben ne yicem?" diye sorduğunda omuz silktim. "Mutfaktan hazırla" gözlerini kısarak bana baktı ve yanıma yaklaştı. Ne yapacağını merakla izlerken ekmeği elimden aldı ve kocaman ısırdı. Ama ben durur muyum?

Hemen elinden ekmeği almaya çalıştım am başarılı olduğum söylenemezdi. Sonra o bana gülerek bir ısırık daha aldı ve ekmeğin yarısı bitti. "Ben ne yicem ya" diye soylendigim de aynı ben gibi omuz silkti ve "mutfaktan hazırla" dedi.

Yavru köpek bakışı atmaya başladım "barı bir kere ısırayım be! " dudaklarımı titrettim. Sanki ağlıyor muşum gibi. Ekmeği bana uzatinca hemen aldim ve ust kata doğru koşmaya başladım. O da peşimden geliyordu.

İkimizi olduğunu söylediği odaya girdim ve hızlı hızlı ekmeği ısırmaya başladım. O içeriye girdiğinde ekmeğin sn güzle yeri köşesi kalmıştı. Tam onu da ağzı ma atacak ken elimden aldı ve kendi ağzına attı. Ben de ekmeğin en güzle yerini yiyemedim.

"Demek bana birsey hazirlamadın" diyerek beni gidiklamaya başladı. O beni Gıdıklarken ben haykırıyor o kahkaha atıyordu. Beni yatağa doğru sırt ustu yatırdı ve hala gidiklamaya devam etti. En sonunda dayanamadım ve onu ittirmeye çalıştım. Ama bir milim bile yerinden kıpırdamadı. Hala kahkaha atarak beni gıdıklıyordu.

Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now