" Hoş geldiniz." dedikten sonra bana döndü. " Annem çok telaşlı abi, sakinleşmeye ihtiyacı var. E babamda misafirlerle ilgilendiği için bu iş sana kaldı, bir yanına uğra istersen." dediğinde başımı salladım.

" Tamam da nerede, göremedim ben?" dediğimde bana bahçe kapısının yanında Ahmet abinin annesiyle konuşan annemi gösterdiğinde Afşinin omuzunu sıkıp Sırmayla anneme doğru yürümeye başladım.  Annem gerçekten çok telaşlıydı. Yerinde duramıyor sürekli birilerine bir şeyler söylüyordu. Gidip hiç kimseye aldırmadan ona sarıldığımda kısa bir an bakışlar bize döndü.

" Nasıl olup da bu kadar kısa sürede böyle güzel bir nişanı organize ettiniz güzel hanım? Bir insan nasıl bu kadar yetenekli olabilir? Ve neden güzelliğinizle bütün ilgiyi üzerinize çekiyorsunuz? Neden bu kadar güzelsiniz? Durun tahmin edeyim bu bahtsız adamın kalbine indirmek için değil mi?" dediğimde yanakları kızarırken kıkırdadı. 

" Beni böyle yumuşatabileceğini mi düşünüyorsun?" dediğinde bu kez ben gülümsedim.

" Asla, her türlü cezaya razıyım. Yeter ki beni bu güzellikten mahrum etme güzelim." dediğimde yine kıkırdadı.

" Ah, ah ben seninle ne yapacağım? Hayır bütün ailenin kibarlığı, tatlı dilliği sende toplanmış, diğer üç oduna bir şey bırakmamışsın." dediğinde bende gülümsedim ve tekrar sarıldım ona.

" Çünkü bir tek ben bu güzeller güzeli kadına benziyorum. Ve unutmadan gerçekten çok güzel olmuş burası, bir an doğup büyüdüğüm evi tanıyamayacaktım." dediğimde kaşları havaya kalktı.

" Gerçekten mi? Ya aslında benim pek içime sinmedi, sanki bir şeyler eksik oğlum." 

" Evet haklısın çok önemli bir eksik var." dediğimde başıyla beni onayladı.

" Biliyordum zaten ama bir türlü bulamadım, ne eksik?" derken merakla bana bakıyordu.

" Senin o güzel gülüşün eksik güzelim, telaşlanınca gülmeyi unutuyorsun." dediğimde gözlerini devirince yüzünü ellerimin arasına aldım.

" Gerçekten her şey çok güzel annecim. İnan bana ve gülümse." dediğimde gülümseyip benden ayrıldı ve Sırmaya sarıldı.

" Hoş geldin tatlım, nasılsın?" dediğinde Sırma da gülümsedi.

" İyim, siz nasılsınız?" dediğinde annemin tek kaşı havaya kalktı.

" Siz?" dediğinde Sırma yaptığı yanlışı anlamıştı.

" Pardon, pardon İrem teyze." diye telaşla düzelttiğinde gülmemek için kendimi zorladım.

" Hah, şöyle. Ben burada herkese gelinim diye tanıtıyorum ama sen araya resmiyeti sokunca hiç hoş olmuyor." dediğinde Sırmanın yüzünde ki şaşkınlık bariz bir şekilde ortadaydı. Ne var bunda şaşıracak sanki? Laf olsun diye sevgili olunmuyor heralde, ciddi düşünmedikten sonra ne anlamı var sevgili olmanın? 

" Eh bizimkinden sonra da seni everi vercez desene Ömer bey oğlum." diyen Ayşe hanımla gülümseyerek ona döndüm.

" Ah ben sizin gibi güzel ve alımlı bir bayanı nasıl göremedim? Nasılsınız, iyisinizdir umarım." deyip bir elini tutup öptüğümde tombiş yanakları kızarırken diğer eliyle ağzını kapatmış gülüyordu.

" Gız bu oğlana dikkat ediver, herkese mavi boncuk dağıtıveriyor." dediğinde attığım kahkahaya engel olamadım. Tekrar bütün gözler bizim üstümüze dönerken utandığımı itiraf etmeliyim.

" Neşe nerede Güzelim?" dediğimde annem gülümsedi.

" Bütün gözler sana döndü ya kaç tabi, Ahmetle bahçedeler." dediğinde Sırmanın elini tutup bahçeye yönelirken hala bütün bakışlar üstümdeydi. Buna asla alışamayacağım galiba. İlgi odağı olmak bana göre değil.

Hayat Seninle GüzelWhere stories live. Discover now