24. Bölüm

35.1K 2.1K 193
                                    

-İYİ OKUMALAR-

ÖMER

Odadan çıktığımda babama verdiğim söz için şimdiden pişmandım. Sonuçta onu herşeyden haberdar etmek yine üzülmesi demek ve benim onu koruyamamam demek. Ahh, niye böyle olmak zorunda ki?! Keşke bana biraz olsun bana güvenebilse. Gerçi o da haklı, o kadar olaydan sonra...

Neşenin kapısını çalıp odasına girdiğimde yatağa uzanmış ağlıyordu. Beni gördüğünde yerinden kalkıp koşarak bana geldi ve sımsıkı sarıldı. Kapıyı örtüp kollarımı ona sardım ve yatağa oturmamızı sağladım.

" Çok utanıyorum Ömer, deli gibi utanıyorum." derken başını göğsüme yaslamış belime sardığı elleri tişörtümü sıkı sıkı tutuyordu. Bir süre ağlamasına izin verdikten sonra yüzünü avuçlarıma aldım ve bana bakmasını sağladım.

" Artık bunlar için üzülme canım, şimdi yepyeni bir hayata başlıyorsun. Bu yüzden her şeyi ama her şeyi geride bırakmalısın. Kendi hayatın için değil, içinde ki yeni hayat için bunu yapmalısın. Eğer kararsız olup canımın canını üzersen bende seni üzerim canım." dediğimde dudaklarında küçücük bir tebessüm oluştu.

" İyi ki varsın canımıniçi, iyi ki hep yanımdasın." derken tekrar sarılmıştı. Bir süre sonra onu kendimden ayırıp ayaklandım.

" Hadi, kalkıp bir duş al ve kendine gel. Senin artık herkesten daha güçlü olman gerekiyor." derken bakışlarım istemsizce karnına gitti. Benim bakışlarımla onun da elleri karnında buluştu.

" Burada bebeğim mi var şimdi?" derken daha çok kendi kendine konuşuyormuş gibiydi.

" Hissetmiyor musun?" derken biraz şaşkın olduğumu belirtmem gerek. Hissetmesi gerekmez mi? Anneler hisseder sonuçta.

" Elbette ki hayır, daha bir aylık bile değil." dediğinde şaşkınlıkla yanına oturup elimi karnının üzerine koydum.

" Annelerin hissetmesi gerekmiyor mu ama? Acaba senin onu istemediğini düşünüp küstü mü?" dediğimde şaşkınlıkla bana baktı. Ama hissetmesi lazımdı!

" Saçmalama şapşal, ne alakası var? Daha çok küçük, sadece küçücük bir kan pıhtısı o yüzden hissetmiyorum." dediğinde kaşlarımı çattım.

" Sensin kan pıhtısı, o benim canımın canı. Dayısının bir tanesi." dediğimde hiç sesi çıkmayınca başımı kaldırıp ona baktım. Biraz hüzünlü mü bakıyor ne? 

" Ne oldu? Niye öyle bakıyorsun?" 

" Bazen geri döndüğünü hissediyorum canımın içi. Bazen tıpkı eskiden olduğu gibi davranıyorsun. Neşeli, eğlenceli, komik ve biraz da şapşal." dediğinde gülümsedim ve tekrar ona sarıldım.

" Sen bir çocuğu hatırlıyorsun canım ama ben büyüdüm. Artık eskisi gibi olmamı bekleme benden. Elbette bazen çocuklaşacağım ama bu benim büyüdüğüm gerçeğini değiştirmez. Bu yüzden lütfen durup durup aynı konuyu açma, olur mu?" dedikten sonra ondan cevap beklemeden ayağa kalktım.

" Ben aşağı iniyorum, hiç kimseyi görmeden yukarı çıktım. Bakalım bizimkiler ne yapıyorlar?" derken kapıya yönelmiştim. 

" Ömer." diyen Neşeyle dönüp ona baktım. " Anneme ya da Cediye gerçekten bir şey söylemeyecek miyiz? Bilmeleri gerekmiyor mu?" dediğinde başımı iki yana salladım.

" Hayır, söylememek en iyisi çünkü annemin tepkisi babamınkinden daha sert olur. Babam kendini tuttu ama annem tutamayabilir ve kalbini kırar." dediğimde başını salladı.

" Peki Cedi?" 

" Onun bilmemesi de cezası, eğer son anda evlenmek vazgeçecek olursa asla öğrenemeyeceği çocuğu onun en büyük cezası." dediğimde gözleri kocaman oldu.

Hayat Seninle GüzelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin