Mete çocukları izleyen karısının yanına gitti, yandan beline sarıldı, kendine çekti. "Dalmışsın."

"Biraz." Aslında daha fazlasıydı.

İsteği üzerine karısının uzattığı uzun papatya saçlarını yana kaydırdı, boynunun yanını, ensesini açığa çıkardı. Küçük bir öpücük kondurdu. Üç gün önce dönmüştü bir haftalık seminerden ve o bir hafta hem sevdiği kadını özlemiş, telefondaki sohbetler yetmemişti hem de çocuklarını. Başa başa kalınan iki gece karısına olan özlemine deva olamamıştı.

"Herkes geldi mi?" Olabildiğince erken gelmeye çalışmıştı hastaneden ama belki misafirler erken gelmiş olabilirdi. "Yardım etmemi istediğin bir şey var mı?"

"Yapılacak bir şey kalmadı. Zamanı gelince pastayı taşımama yardım et yeter." Kocasının sarılan kollarına tutundu, omzuna başını yasladı. "Nasıl geçti toplantı?"

"Yaşlı beyinlere bir şeyleri kabul ettirmek ne kadar zor olsa da başardım gibi. Yarın onay bekliyorum." Hastane için bazı ufak değişiklikler söz konusu idi, ve kurulun fikirlerini beğendiğinden emindi. Sadece bilgili insanlar olunsa da yaş itibari ile geri kafalı bir kuruldu bazı üyeler.

"Hepsini ikna edeceğinden emindim zaten." Döndü "Arzum ile Acar aradı, daha evden çıkamamışlar. Onlar gelince biz tamam olacağız, geriye sadece Çağlar'ın arkadaşlarının tamamlanması kalır." Doğum günü partisine haliyle doğum günü çocuğunun arkadaşları davet edilmişti, bir de kardeşlerinin istediği birkaç kişi. Arzum ile Acar onlara hem yardım için geliyordu hem de güzel bir günde hoş sohbet için.


Arzum sekiz aylık hamileydi. Evlenmesinin hemen ardından neredeyse hamile kalmıştı. Zaten korunmak hiç aklına gelmemişti, Acar'da baba olmak istiyordu ve şans yüzlerine çok çabuk gülmüş Arzum kızlarına hamile kalmıştı. Üç yıl sonra da oğluna hamileydi.

Şimdi Dilşah on üç yaşındaydı Ufuk ise on. Resmen kedi köpek gibilerdi. Kardeş oldukları hemen belli ediyorlardı en küçük bir şeyde çekişerek. Biri siyah derse diğeri beyazdı. Biri tatlı ise diğeri tuzluydu.

Ve Ufuk, Çağlar, Boran, Tufan ile çok iyi anlaşıyor ve Dilşah'ı deli ediyorlardı. Kızın korktuğu her otburunun dibinde bitiyordu. Karafatma, solucan, örümcek erkekler tarafından özel avlanıp Dilşah için hazırlanıyordu. Dilşah ise onları korkutamıyor ya da tiksindiremiyordu ama kızlar arasında ufak dedikodular ile onların hayatlarını mahvediyordu. Hemen hemen her gün biri bir kızın gazabına uğruyordu.

Arzum iki çocukla bile zor baş ediyordu ve hesapta yokken ikinci kızına hamile kalmıştı. Hiç düşünülmemiş, planlanmamış bir hamilelikti bu. Bu yüzden de diğerleri ile arasında bu kadar yaş farklı olacaktı. Hamileliğini öğrendiği gün şaşırmıştı, istemeden olduğu için bir an bocalamıştı lakin sonra büyük bir sevinç ile sevdiği adama bir kez daha baba olacağının haberini vermişti.

Ama biraz endişeli idi. Yaş ilerliyordu, iki çocuğu vardı ki hiç geçinemiyorlardı ve onların arasına bir kardeş gelecekti. Aralarında ciddi yaş farkı olacaktı. Doğumdan sonra neler olacağını merak ediyordu. Nasıl hepsiyle başa çıkacağını.

"Acar, hazır mısın? Geç kalacağız." Diye banyoya bağırırken ardından da bir odaya "Dilşah çıkacağız," dedi sonra da başka bir odaya "Ufuk çabuk ol."

"Geliyorum." Diyen Acar idi.

Çocuklar ise "Hemen geliyorum anne." Diyenlerdi.

Genç kadının yanına ilk gelen de kocası oldu. "Sen hazır mısın?" derken karısını baştan ayağa inceledi. Her hamileliğinde eşinin üzerine titremişti genç adam lakin bu üçüncü de daha bir düşkündü eşinin ihtiyaçlarına. Onca aradan sonra gelen sürpriz farklı bir tattı. Bu yüzden doğacak olan kızlarına Nurcan Hediye ismini seçmişlerdi ailecek.

"Hazır olduğumu biliyorsun Acar. Benim hazırlanmam için başımda nöbet tutmasaydın sen de hazır olurdun." Tekrar bağırdı. "Çocuklar hadi. Geç kalmayalım, Beril ablanızın eksiği varsa ona yardım edeceğim." Tam kocası bir şey söyleyecekken "Edeceğim Acar ve sen de Mete ile kalacaksın. Ona yardım edersin."

Dilşah ve Ufuk da evin koridorunda yan yana bile geçmekten aciz, birbirlerinin kollarını itiştirerek yanlarına geldiler.

"Hadi çıkalım."

Orta halli olan trafiğin sonunda da doğum günü evine adım attılar. Arzum direk arkadaşına yardım için hazır olduğunu söylerken Acar hamileliğin kaçıncı ayında, gününde olduğuna değindi:

Genç kadın kocasından bu şekilde muamele görmekten çok hoşnuttu aslında lakin biraz abarttığı zamanlar resmen bunaltıcı bir ilgi söz konusu oluyordu. Çok şükür hamileliği normal seyrinde ilerliyordu, her hangi bir sorun söz konusu değildi. Dilşah'a hamileliği sorunlu geçmişti. Sık sık bayılmalar halsizlik, uyuklama hali en ufak bir havada şifayı kapması lakin şimdi durum bambaşkaydı. Dilşah'ı doğurmadan birkaç gün önce hastaneye yatmak zorunda kalmış, geçirdiği ağır gripten muzdarip doğumu yapmıştı. Şimdi ise sorunsuz ikinci kızını kucağına olan inandı tamdı.

"Acar, kes şunu."

Beril çiftin arasına girerek "Bir şey kalmadı." Dedi. "Pastayı Mete taşıyacak. Biraz sonra pastaları çocuklara dağıtır biz köşemize geçeriz. Hepsi geldi, eğleniyorlar."

Dilşah ve Ufuk da diğer çocuklara katıldı anne babası ev sahipleri ile bir odaya çekilirken.

m����d '



Has llegado al final de las partes publicadas.

⏰ Última actualización: Dec 31, 2015 ⏰

¡Añade esta historia a tu biblioteca para recibir notificaciones sobre nuevas partes!

SEVGİ VE AŞKDonde viven las historias. Descúbrelo ahora