" Son sınıf geçtiğimiz yaz onunla ne kadar farklı olduğumuzu anladım ve bitirdim. Ama Natalie ilginç bir şekilde o güne kadar bizim için hiç çabalamazken o günden sonra barışmak için her şeyi yaptı. Dört yıl önce Aralık ayının on yedisinde yeni aldığı ve hiç onun tarzı olmayan spor arabasıyla okul çıkışına geldi. Benimle konuşmak istediğini, fikrim değişmezse bir daha bu konuyu açmayacağını söyledi. Kabul ettim ve arabasına bindim."

Dört yıl önce

ÖMER

İstanbulun dışında kalan yasa dışı drift yarışlarının yapıldığı bir pist vardır. Tam uçurumun kenarında olan bu pistin diğer tarafında keskin bir viraj vardır. Natalie arabayı oraya doğru sürmeye başladığında ne yapmaya çalıştığını anlamamıştım henüz.

" Natalie ne yapıyorsun? Ne konuşacaksan konuş, bitsin artık." dediğimde gülümsedi.

" Bitmeyecek Ömer, beni bırakamazsın." dediğinde derin bir nefes aldım.

" Natalie, cidden saçmalıyorsun artık. Sen beni hiç sevmedin ki, neyin derdindesin şimdi? Anlamıyorum."

" Neyin derdindeyim öyle mi? Ömer ben seni seviyorum. Bir hata yaptım özür dilerim, çok özür dilerim. Yemin ediyorum bir daha asla seni üzmeyeceğim. Yeter ki beni bırakma, ne olur." derken ağlamaya başlamıştı ve araba giderek hızlanıyordu.

" Natalie bak ben de üzgünüm ama ağlama ve arabayı kenara çek olur mu?" dediğimde hafif gülümseyip başını iki yana salladı.

" Birazdan o virajı dönünce zaten beni bırakamayacaksın Ömer." dediğinde kaşlarım çatıldı.

" Olmayacak öyle bir şey, arabayı hemen durdur!" Yine başını iki yana salladı.

" Hayır, o virajı 200 km hızla döneceğim ve sende söz verdiğin gibi benimle evleneceksin." dediğinde bütün vücudumla ona döndüm.

" Yapamazsın bunu, o kadar iyi kullanamıyorsun arabayı. Yavaşla artık."

" Yavaşlamayacağım Ömer, en fazla ölürüm. İnan şu anda bu umurumda bile değil." dediğinde elimi torpido gözüne vurup bağırdım.

" Ama benim umurumda! Ölmek istemiyorum! Durdur şu arabayı!" dediğimde başını salladı.

" Ne o küçük sevgiline çabuk mu alıştın? Onu bırakmak istemiyor musun? Neyim eksikti Ömer?! Neyimi beğenmedin de iki yıldır sevgili olmamıza rağmen benimle birlikte olmadın da gidip o kızla birlikte oldun?" diye bağırdığında artık bende de ipler kopmuştu.

" Ben kimseyle birlikte olmadım ama sen bilmediğim kaç kişiyle birlikte oldun söylesene! Yüzüme gülüp, elimi tutup arkamı döndüğümde kimlerin kollarına attın kendini! Söylesene, kaç kişiyle arkamdan güldünüz?! Kaç kişiyle benim aptallığımı konuşup ne kadar salak bir çocuk dediniz?!"

" Yapmadım ben öyle bir şey! Sen benim için hep değerliydin."

" Haklısın hep değerliydim! Sonuçta ben olmasam kim peşinden koşup seni pohpohlayacaktı?! Kim sana iltifat edecekti, kim her dediğini yapacaktı?! Haklısın ben çok değerliyim." dedikten sonra kısa bir süre sustum. " Durdur şu arabayı."

" Çok geç artık, geldik bile Ömer." derken karşımızdan gelen arabayı hemen tanıdım, Boranın arabası. Bora yanımızdan geçerken kornaya bastı ve anlamaya çalışırcasına bize baktığını gördüm. Viraja iyice yaklaştığımızda son kez şansımı denedim.

" Natalie, yapamazsın! Durdur şu arabayı."

Bunlar söylediğim son sözlerdi sonrasında hızla viraja giriş yaptık. Virajın tam ortasında araba birden havalandı. Kapıya sıkı sıkıya tutunurken arabanın sol tekerlekleri üzerinde belki bir saniye belki daha da kısa bir süre durduk. O anda zaman durdu sanki, hani böyle filmlerde olur ya ağır çekimde sahne ilerler. İşte o anda düşündüğüm tek şey ölecek olmam ve bir çift mavi gözdü. Her şeyi başlatan ve ileride her şeyi bitirecek olan mavi gözler.

Hayat Seninle GüzelWhere stories live. Discover now