SEVGİ VE AŞK - 30

En başından başla
                                    

O sırada da polis olan ağabeyinin sesini işitti. "Nereye?" Ardından yaklaştı. "Kaçmak için fazla seslisin kardeşim. Beceremiyorsun."

"Ne kaçması be? Nereye kaçacakmışım?"

Kaya "Ya da kime?" dedi.

Arzum da içini çekerek ayakkabılarını giydikten sonra doğruldu. Ağabeyine döndü. "Acar dışarıda, beni bekliyor."

"Benim kardeşimi kaçıracak adamı..."

"Ne kaçırması ya? Hem neden kaçalım. Ailesi beni istedi sizde verdiniz ya."

Yine de Kaya dimdik kardeşine bakıyordu. "Bu saatte ne işi var kapımızda hırsız gibi?"

Arzum ağabeyine yaklaştı. Küçük masum çocukluğunun gözleriyle bakış attı. "Ağabey, biraz kavga etmiştik. Onun için geldi. Barışacağız."

"Günler torbaya mı girdi."

"Ağabey lütfen." Kolundan tutu. "Uyuyamıyorum, demek o da uyuyamamış. Benim için geldi. İzin ver gideyim. Söz konuştuktan sonra vakit kaybetmeden içeri gireceğim."

Kaya akşam yemeğinde onun yemeğiyle oynayışına, üzgün yüzüne dikkat etmişti. Bu yüzden "Git." Dedi. Ardından da "Şimdiden haberiniz olsun. Sadece konuşacaksınız. Gece gece beni enişte adayı katili yapmayın. Öpüşmek, koklaşmak yok."

Arzum gülerek ayakları üzerinde yükseldi, ağabeyinin yanağına şapırtılı bir öpücük kondurdu küçükken yaptığı gibi. "Peki ona iyi geceler diyip yollarken sarılsam olur mu?"

"Arzum..."

"Söz başka bir şey yapmayacağım." Ve kapıyı açtığı gibi fırladı.

Kaya ise onu beklemek için salona geçti. O içeri girmeden uyumaya gitmeyecekti. Çabuk konuşsalar iyi olurdu yoksa fena olacaktı.

Arzum dışarı çıkar çıkmaz hemen arabanın içine attı kendini. Yana Acar'a döndü. "Geldim."

"Teşekkür ederim."

Acar da ona doğru döndü. Nasıl başlayacağını bilemiyordu. Sadece başlaması gerektiğini, ona haksızlık yaptığı için af dilemesi gerektiğini biliyordu. Bu yüzden ilk adımı ona dokunmak için attı çünkü güce ihtiyacı vardı. Karşısındaki kadında bunu bulacağını biliyordu.

Elini kendi elleri arasında tutarak "Seni kırdığım için üzgünüm Arzum." Dedi. "Sana haksızlık yaptığımı, yine seni onunla karşılaştırma hatasına düştüğümü biliyorum. İstemeden de olsa yaptım, sana verdiğim sözü tutamadım."

"Acar..."

"Hayır. Bekle." Başını ikisinin iç içe geçmiş ellerinden kaldırıp onun yüzüne baktı. Sağ tarafının üzerinde yattığı belli olan yanağındaki kızarıklığa. "Uyuyamadım. Sana yaptığım haksızlıktı. Seni bırakırken o sözleri söylememeliydim. Doğru değildi. Özür dilerim, lütfen affet beni."

Arzum duygulandı. Onun aniden yataktan fırlayıp buraya geldiği paltosunu doğru dürüst düğmelememsinden, taramamış, birbirine girmiş olan saçlarından belliydi. Kendisi içindi bunlar. Üzülmüş, pişman olmuş ve olduğu gibi kendini yollara atmıştı. Hepsi kendisi içindi.

Yüreği kabardı. Ellerini tutan elleri sıktı. "İstemeden yaptığını biliyorum Acar. Sen beni hiç üzmek istemezsin. İstemeyerek eski karınla beni karşılaştırdığını biliyorum. Seni affetmeye hazırım. Ama hemen böylece affedemem. Senden tek bir şey istiyorum."

"Söyle."

Yapamazdı. Çok kırılmıştı ama asıl nedeni bir daha aynı şeylere maruz kalmama isteğiydi. Ona ulaşabilme isteğiydi. Doğruydu söyledikleri. Onun bazı şeyleri istemeden yaptığına inanıyordu. Bu yüzden onu affetmeye hazırdı. Onu onun tahmin ettiğinden daha çok önemsiyordu. Ama onunla mutlu olmak istiyordu. Böyle giderse olamayacaklardı. Birbirlerini kıracak, eskiteceklerdi. Bu yüzden onu affetmeye hazır olsa da bir şartı vardı.

SEVGİ VE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin