BABAM GİDERKEN- Bölüm 27

2.9K 245 11
                                    

Bütün gün boyunca Ayşe ile bir odaya kapanıp olanları konuştuk. Belleğim akıntıya kapılmış bir gemi gibi sallantılıydı. Annemin ölümü, tüm hayatım boyunca davranışlarına anlam veremediğim annemin tüm gizemli halleri gözümün önünden gitmezken, anlam veremiyordum. İnsan sırlarını saklamak için meğer ne çok şeyi feda edebiliyormuş. Ayşe'ye baktım. Onu tanıdığım günlerden beri kendimi en yakın hissettiğim insandı o.Sessizce benim içinde bulunduğum ruh halimi çözmeye çalışırken benim için üzüldüğünü görebiliyordum. En sonunda dayanamayıp boynuma sarılırken yine içimden şükrettim. Ayşe'nin varlığına şükrediyordum."Lara; üzülme artık, bak her şey düzelecek." Elimde değildi ki sinirlerim bozulmuştu. Anneme kızgındım ve ne yazık ki kızgınlığım içimdeki anne özlemini bile silip süpürmüştü. "Ayşe, annemi asla affedemeyeceğim. Bana yaşattıklarını düşünsene, beni yalnızlığa mahkum etti. Beni babamdan uzaklaştırdı. Söylediği yalanlar, çevirdiği gizemli işler; keşke yalnızca annem olabilseydi. O zaman bu halimde olmazdım. Annesiz bir çocukluk geçirdim. Bana babamdan hiç bahsetmedi. Ondan nefret ediyorum. "Ayşe'nin de ruh hali bugünkü olaylardan sonra bozulmuştu. Bir şeyleri kabullenemediği belliydi. Odanın içinde volta atmaya başlamıştı. Bir anda bana bağırmaya başladı. Günlerdir sinirleri alınmış gibi dolanan Ayşe şimdi patlamaya hazır bir bomba gibiydi."Lara yeter artık, senin için endişeleniyorum. Sen beni korkutuyorsun. "Şaşkındım, Ayşe'yi korkutmak ve üzmek en son istediğim şeydi."Ayşe ben, seni üzmek istemem biliyorsun." Ayşe'nin gözlerindeki kızgınlık artıyordu."Lara bugünkü saçmalık neydi öyle? Akın amcayı konuşturmak için koluna bıçak dayadığına inanamıyorum. Konuşmasaydı ne yapacaktın? Kesecek miydin kolunu? Kendini öldürecek miydin gerçekten? Seni tanıyamıyorum."Üzgündüm, hem de çok üzgündüm. Ne yazık ki Ayşe haklıydı."Ayşe'm!Benim canım arkadaşım. Sen haklısın ben bu son günlerde yaşadıklarım yüzünden saçmaladım. Bir yanda kaçırılma ve ölme korkusu yaşarken, diğer yanda en yakınlarımın beni aldatmış olmasına dayanamıyorum. Düşünsene Ayşe benim bir babam varken ben baba hasreti yaşadım. Üstelik o da annem gibi benden kaçtı sanki, beni gördüğünde panikledi ve bana yalan söyledi. " Ayşe biraz sakinleşmiş gibiydi."Kusura bakma Lara, Akın amca söz konusu olunca, beni kimse durduramaz. Akın amca hiçbir şeyden korkmaz. O yalnızca sevdiklerine zarar gelmesinden korkar. Sana ilk etapta baban olmadığını söylediğine göre seni korumak istediği içindir. Belki de yavaş yavaş söylemek daha sağlıklı olduğu içindir. Ama Akın amcam asla sorumluluktan kaçmaz. "Ayşe'nin sesindeki titremeyi şimdi gözbebeklerinde görebiliyordum."Babamız öldüğünde mecbur olmadığı halde bizim yanımızda oldu o, bir baba gibi. Her düştüğümüzde elimizden tutup kaldırdı. Onun sayesinde hiçbir zaman para sıkıntısı çekmedik. O yüzden Akın amcamı suçlama, onunla konuş sadece ve söylediklerini de dinle."Ayşe haklıydı galiba, ben biraz fevri hareket etmiştim. Düşününce yaptığım davranışın ne kadar saçma olduğunu hatırladım. Ayşe'ye sarıldım ve ikimizde ağlamaya başladık.Sonra ağlamayı bıraktık. Birbirimizin suratına baktık. Önce Ayşe hafif bir tebessüm etti sonra ben. Ayşe koluma vurdu."Bir daha beni korkutma! Neyse beni korkutmanın cezasını da yarın alırsın ne de olsa."Ne demek istemişti? Ah tabi ya başımdaki beladan bahsediyor. Abisi olacak öküz Emir tüm bunları ve geçmişten arta kalan tüm hıncını çıkaracaktı benden. "Ayşe açık konuş ne demek istiyorsun?" Ayşe sırıttı. "Emir abim diyorum, yarın seni fena benzetecek, eğitim ayağına canını çıkaracak. Hazırlıklı ol diyorum, akıllım. "Bir anda tırsmıştım. Babamın bahsettiği şu kendini koruma çılgınlığı adına Emir'in beni çalıştırması sorununu tamamen unutmuştum. Offf ama ya, bu kesinlikle haksızlıktı. Oldu olacak Emir'den alsam ya ben diplomayı, müzik öğretmenim, yakın dövüş sanatları dallarında uzmanlık verse ya bana bu öküz."Ayşe bu abinin zayıf bir noktası yok mu? Ondan kurtulmam lazım!"Ayşe artık gülmeye başlamıştı."Lara kendini kandırma; adamın tipe bak, hiç zayıf bir noktası varmış gibi görünüyor mu?" Ayşe aklı sıra benden onu korkuttuğum için intikam mı alıyordu. "Benim akıllı arkadaşım, bu eğitim sadece benim için değil ki sen de bu işin içindesin. Haydi bir çözüm bulalım. ""Üzgünüm ama abimle başa çıkabileceğimi sanmıyorum. O yüzden kuzu kuzu sözünü dinlemeye kararlıyım. Hem sen de abimin hiddetini değil şefkatini kazanmaya çalış. Bence seni beğeniyor." Bu kez gülme sırası bendeydi. Sinirlerim öyle bozulmuştu ki. Gülmekten mideme kramp girmişti."Abin ve beni beğenmek...Ayşe sen gerçekten delirdin. Abin beni beş yaşında bir çocuk gibi görüyor. Üstelik onun gibi yontulmamış bir kütükle uğraşamam ben." Kendi kendime yalan söylemeyi bile başaramazken Ayşe'ye bunu yedirmeye çalışmam hataydı ama çırpınıyordum. Söyleyemiyordum. Beni deli etse de aklımdan hiç çıkmıyordu. Ama aramızdaki yaş farkını düşünüce hevesim yerle bir oluyordu. Ben onaltı yaşında bir çaylaktım. Yakında on yedi olacak oluşum aramızda beş yaş fark olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Akşam üzeri olmuştu. Sohbetimiz istemediğim yönlere gidiyordu. "Haydi Ayşe salona gidelim. "dedim ve babamın gidecek olması üzerine onunla vakit geçirmek istediğimi itiraf edemedim. Salona gittiğimde babam ve Emir harıl harıl bir takım belgeleri inceliyorlardı. Aslında merak etmiştim. Bu şifre ile ilgili olabilirdi. Şifre'yi bildiklerine ve benden saklamak istediklerine emindim. Yanlarına yaklaştığımı hisseder etmez, iki kurt el çabukluğu ile evrakları hemen kaldırdılar. Şimdi iyice şüphelenmiştim. "O kağıtlar bu şifre ile ilgili değil mi? Siz şifreyi biliyorsunuz. Neden benden gizliyorsunuz?" Babam bir anda ayağa fırladı. Sinirlenmiş miydi? Evet evet kesin yine kızdırmıştım onu. Bir anda önümde beliriveren bu iri yarı adamın gözlerimin içine işleyen bakışları beni deli ediyordu. "Bana öyle bakma!" Yine bakışları gözüme sabitlenmişti ve bakışlarını bir saniye bile benden ayırmıyordu. Sonra elini saçlarımda hissettim. Saçlarımı okşuyordu. Babam beni delirtmeye mi çalışıyordu? Bir anda baba sevgisine maruz kalmak bünyeme dokunabilirdi. Ağır gelirdi."Lara, kızım; Şifre'yi asla öğrenmeyeceksin. Şifreyi öğrenmen demek, her zaman hedef olman demek. Anladın mı?" diyerek bir anda kestiğim bileğimi avucumun içine aldı. Bileğimdeki sargıyı açarken şefkat dolu görünüyordu. Hassas hareketlerle bileğimi açtıktan sonra sehpanın üzerindeki gazlı bez ile yaramı temizlerken konuştu. Sesinde yine bir sertleşme ve kızgınlık hissediyordum. "Bu yaptığın son saçmalık olsun kızım, sağlığını tehlikeye atacak tek bir hata istemiyorum." Yavaşça boğazıma düğümlenen kelimeleri yutup susmayı tercih ettim. Bir an için ne yapacağımı bilememiştim. "Lara, beni anladın mı birtanem, asla ama asla kendine zarar vermeyeceksin."Yutkundum, günlerdir evinde kaldığım adamı sanki yeni tanır gibiydim. Gerçi çok fazla yakınlaştığımız söylenemezdi ama yine de; neden içimde tuhaf duygular uyanıyordu? Birazdan yine gidecekti ve ben arkasından bakakalacaktım. Babam kesik yerlerimi temizleyip sargıyı yenilemişti. Aslında küçücük bir kesikti artık acımıyordu bile. Babam sargının üzerinden bileğimi öptü, sonra da alnıma bir öpücük kondurdu. Ben ise şaşkın bir şekilde aptal aptal suratına bakıyordum. Babam bir anda beni kendine çekti ve sımsıkı sarıldı. Burnunu saçlarıma gömmüştü ve saçlarımı koklayarak öpüyordu. Ben yine tepki vermemiştim. Bir babanın küçük kızı olmak. Bu güzel bir duygu olmalıydı. Beni durduran tüm nedenleri unutup ona sarılmadığım için kendime kızdım ve ben de sarıldım. Çünkü babamı kaybedersem ona sarılmadığım için pişman olacaktım. Ben de iki yanıma sarkıttığım kollarımı babamın geniş vücuduna sardım. Kokusu çok hoştu. Baba kokusu böyle bir şeydi demek ki. Belli belirsiz mırıldandım."Beni bırakma!" Beni vücudundan ayırmadan gözlerimin içine baktı. "Seni bırakmayacağım asla, işlerimi bitirir bitirmez buradayım." Yanaklarımdan öperken bu sevgiyi sonsuza dek yaşamayı diledim. Babam döndüğünde kollarının arasından ayrılamayacağımı biliyordum. Babam bana sarılmayı bırakmadan yine konuştu."Söz ver, Emir ne söylerse yapacaksın ve saygısızlık veya saçmalamak yok!"Babam yine aynı adamdı. Daha önceki kuralları yine değişmemişti. Başımı sallayıp onayladım. Emir ve Ayşe etrafta görünmüyordu, bizi yalnız bırakmak için dışarı çıkmışlardı demek ki. Babam elini omzuma atıp beni bahçeye yönlendirdi. Ayşe'yi de öpüp vedalaştıktan sonra bana tekrar sarıldı ve gitti. 

ŞİFRE- Bir Su Perisi HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin