Sahne - Bölüm 9

2.8K 302 15
                                    

Bir saat boyunca aynı şarkıyı tekrar tekrar söyledim. Emir'in parmakları piyanoda ahenkle dans ederken ben, bana verilen görevi yapma zorunluluğu ile şarkıyı söylüyordum. Aklımdaki sorular benliğimde dolaşırken dikkatimi vermekte zorlanıyordum. Kendimi şarkıya bıraktım öylece şarkı söyledim. Sesim yettiğince... Emir çalışırken çok ciddiydi. Normalde yaptığı soğuk şakalardan ve iğnemelerdense, sessizce piyano çalması bir derece çekilebilir bir durumdu. Tahminimce yirmili yaşlardaydı ama geçmeyen bir ergenlik sendromu olduğuna yemin edebilirdim. Beni böyle düşündüren, ukala ve dalgacı tavrıydı. Bir de kabalığını unutmamam gerekiyordu. Böyle kaba bir odunun piyano çalması beni hayrete düşürüyordu.

Akın ve Sıla abla koltukta bizi dinliyorlardı. Nihayet son tekrar bitince, Sıla abla yine alkışladı.

"Lara'cığım çok güzel bir sesin var. Sen gerçek bir yeteneksin!" dedi. Şaşırmıştım, benden mi bahsediyordu? Akın "tamam" dedi, hazırsınız. Artık yemek yiyebilirsiniz. Tam bir nazi kampında aç karnına çalışmıştım sanki. Yemekle aram eskiden iyi değildi. Bu şehire geldiğimden beri aşırı oksijen yüklemesinden çabuk acıkan bir tip olmuştum. Sıla Abla'nın bizim için hazırladığı akşam yemeğini yedikten sonra üzerime bir yorgunluk çökmüştü. Ama dinlenmeme de izin yoktu. Akın beni hazırlanmam için odama gönderdi. Çünkü saat yedide salonda olmamız gerekiyordu. Odama gittim. Bir sürü kıyafeti yatağın üzerine yığdım ama ne giyeceğimi bilemiyordum.

Üzerime yeşil üzerinde siyah detayları olan bir elbise giydim. Saçlarımı köpükle hafif hacimlendirdikten sonra hazırdım. Hafif bir makyaj yapınca tamamdı işte... Fiziksel olarak hazır olmamın yanı sıra ruhsal olarak hiç de hazır değildim. Ama yapabileceğim bir şey de yoktu. Emir büyük yerden gelmişti ve sonuç kötü de olsa yapacaktım.

Sıla Abla'nın iltifatları eşliğinde minik siyah çantamı ve siyah montumu da üzerime alıp bahçeye çıktım. Bahçede beni bekleyen manzara; işte asıl zihnimde tsunami etkisi yaratan durum işte buydu. Emir lacivert keten takım elbisesi ve içine giydiği fit beyaz gömlek ile bambaşka biriydi. Saçlarını özenle şekillendirmişti. Sanki o bahçede müzik dinleyip benimle atışan genç gitmişti. Yerine tüm kızları peşinden sürükleyebilecek çekicilikte bir adam gelmişti. Evet, tam anlamıyla durum buydu. Karşımda genç, yakışıklı, karizmatik bir adam vardı. Akın' koltukta oturmuş bekliyordu. Zaten yakışıklıydı. Ama üzerindeki krem takım elbise ile o da müthiş karizmatik görünüyordu. Sıla abla içeriye koşturmuştu. Bense dilim damağım kurumuş bir halde masadaki sürahiden bir bardak su alarak oturup onu beklemeye başladım. Tam suyumu içecektim ki, Emir konuştu. "Nihayet genç bir kıza benzemeye karar verdin demek!" İçimden tam bir odun diye geçirdim. İltifat mı etmeye çalıştı yoksa hakaret mi etti ?Anlamadım. Bunun altında kalmamalıydım.

"Bakıyorum sen de ergenlikten çıkıp normal bir adam olmaya karar vermişsin."

Emir sinirlenmişti. Abi lütfen bana izin ver de haddini bildireyim; şimdi bu kız elimde kalacak benim. Akın, bana doğru yürüyen Emir'i kolundan tutup durdurdu.

Akın bana ters ters baktı ve "Emir sana iltifat etmeye çalıştı, biraz daha kibar olabilirsin." dedi. Ormandaki ağaçlara karşı kibar olabilirdim, ama karşımdaki bir kalastı.

Ne acı ki bu akşam onunla aynı sahneyi paylaşacaktım. Sıla abla evden çıktığında gülümsedim. Çok hoş siyah bir elbise ve açtığı kızıl saçları ile müthiş görünüyordu. Hep birlikte arabaya bindik ve Zonguldak merkezindeki belediye salonuna girdik.

Akın beni ve Sıla Abla'yı protokol koltuğuna oturttuktan sonra Emir ile birlikte ortalıktan kayboldu. Az sonra programı sunan bayan sahnedeydi. Bayan önce kısa bir konuşma yaptı. O an anladım ki bu gece Zonguldak'ta kömür madenlerinde çalışırken göçük altında kalan madenciler için düzenlenmişti. Yani bir anma gecesiydi. Sunucu bayan konuşmasını yaptıktan sonra Emir'i sahneye davet etti. "Zonguldak maden işçilerinden rahmetli Mehmet Okur'un oğlu şimdi babasının anısına bir konuşma yapacak ve ardından da müzik ziyafetimiz başlayacak." İyi seyirler dileyerek sahneden ayrıldığında aklım başıma gelmişti. Emir'in babasının ortalıkta görünmeme sebebini öğrenmiştim. O an çok üzüldüm. Ama üzüntüm Emir'in konuşmasını dinlediğimde daha da artacaktı. Emir mikrofonu eline aldı ve dimdik duruşu ile konuşmaya başladı.

ŞİFRE- Bir Su Perisi HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin