Bölüm 24

7.5K 525 28
                                    

Benim birbirinden güzel birbirinden özel sabırlı okuyucularım...

Yeni bölümümüz geldii umarım beğenirsiniz...

Lütfen yorum yazıp votelemeyi unutmayın. Keyifli okumalar :)

Multimedia da benim bu sıralar dinlemeyi sevdiğim bir şarkı var bölümde de geçiyor dinlemeyi unutmayın :)))


     Selin sabah uyandığında yanında birbirine sarılmış mışıl mışıl uyuyan baba kıza baktı. Dün gece ağlayarak birbirlerinden özür dilemişler ve neredeyse bütün bir akşam birbirlerinden ayrılmadan oturmuşlardı. Selin yüzünde hüzünlü bir gülümsemeyle izliyordu yanındaki manzarayı. Böylesi güzellikte bir tabloyu bırakıp gidebilen bir kadını hayal edemiyordu. Çok fazla da hayal etmek istediği söylenemezdi zaten, Mehmet'in önceden aşık olduğu kadını düşünmek çok keyif aldığı bir şey değildi. Ses çıkartmamaya özen gösterip yataktan kalktı. Bugün hiçbir sakarlık yapmadan çok güzel bir kahvaltı sofrası hazırlamak istiyordu. Ailecek keyifli bir kahvaltı yapmaya ihtiyaçları vardı.

         Aklından geçen düşüncelerle sırıttı Selin. Aile yaa.. Aile olmuşlardı değil mi? Selin yüzündeki tebessümle kahvaltıyı hazırlamaya devam ederken nereden geldiğini bilmediği bir telefon sesi yankılanmaya başladı kulaklarında. Sesi takip edip salonda bulduğu telefonun kendi telefonu olduğunu anlayınca kimin aradığına bakmadan açtı.

"Alo?"

"Alo, Süreyya. Neden açılmıyor bu telefon kızım? Dünden beri kaç defa aradım biraz daha açmasaydın kalkıp gelecektik annenle birlikte."

"Duymamışım babacım uyuyordum, yeni kaktım."

"Peki öyle olsun bakalım. Hiç arayıp sorduğun yok. Kızımız ne yapıyor ne ediyor haberimiz yok Süreyya okul nasıl gidiyor?"

"İyi gidiyor babacım hiçbir sorun yok."

"Ne zaman bitecek özledim ben kızımı gel artık da hasret giderelim biraz."

Selin bir yandan babasına laf yetiştirirken diğer yandan merdivenlerden inen Mehmet'i süzüyordu. Uyku mahmurluğuyla bakan gözleri, karışmış saçlarıyla oldukça izlenesi bir görüntüsü vardı. Selin Mehmet'i süzmeye kendini kaptırmışken telefondan gelen gürlemeyle kendine geldi.

"SÜREYYAA! "

"Burdayım babacım."

"Kızım kime diyorum ben niye ses vermiyorsun?"

"Dalmışım babacım ne diyordun?"

"Ne zaman geleceksin diyorum bak annende bende özledik seni. Anneni zor tutuyorum bilesin bıraksam geliverecek yanına."

"Sakınn. Yani şey babacım şimdi yurtta kalıyorum kalacak yer yok yazık annem helak olmasın ben gelirim siz sakın gelmeyin."

"Peki kızım ama bir an önce gel ben özledim minik kızımı. Hadi dikkat et kendine görüşürüz."

"Bende sizi özledim babacım, görüşürüz."

Selin telefonu kapatmadan son sözlerini söylerken Mehmet ona arkadan sarılmış yüzünü saçlarına gömmüştü bile.

"Günaaydın."

Selin'in şakıyan sesine inat Mehmet'in sesi yeni uyandığı için boğuk ve tarazlıydı.

"Günaydın, Süreyya'm. Ne diyor baban? Yakında tanışmak için geleceğimizi söyledin mi?"

Selin bir an kalbinin durduğunu düşündü. Herşey o kadar hızlı gelişiyordu ki müdahele etmeye kalksa bozulacakmış gibi geliyordu. Mehmet elbette ki ailesiyle tanışmak isteyecekti olayın bu boyutunu hiç düşünmemişti. Hadi babasını bir şekilde ikna ederdi de annesini nasıl kandıracaktı. Zorlu günler onları bekliyordu. Selin'den uzun süre ses çıkmayınca Mehmet endişelendi.

İLLEGAL AŞKLARWhere stories live. Discover now