Bölüm 20

7.9K 558 40
                                    

Bölüm kısa şimdiden uyarıyorum ama elimden gelen bir şey yok malesef bunu bile zar zor yazdım. Sizi bekletmek istemiyorum ama bir süre beni mazur görün bayramdan sonra kısmetse eski düzenimize döneceğiz bölümler hiç aksamadan gelecek. Bana destek olan okuyucularıma çok çok teşekkür ederim. Hepinizi çok seviyorum keyifli okumalar :)
Multimedya da Zehra ve ablası Zeynep var, çok benziyorlar değil mi :)

Mehmet göğsünde uyuklayan kızın saçlarını okşarken bir yandan Bade'yi düşünüyordu. Selin okuldan gelince Mehmet'in yamacına sokulmuş sakin sakin Bade'yi okula bıraktığında yaşadıklarını anlatmıştı. Mehmet'in tepkisini beklerken saçlarını okşayan ele daha fazla dayanamamış uykunun yumuşak kollarına kendini bırakıvermişti. Mehmet Bade'yi Selinle bırakmakla hata mı etmişti acaba. Aslında kızında gözle görülür değişiklikler vardı eskisi gibi sessiz kalmıyor gözlerinin içine bakarak düşüncelerini dile getirebiliyordu. Kendine güveni yerine gelmiş gözlerindeki hüzün parıltıları azalmıştı ama Selin'i anne figürü yerine koyması ne kadar doğruydu. Mehmet delicesine istese de Selin'in okulu henüz bitmemişti. Kendisinden olmayan bir çocuğun sorumluluklarını omuzlarına yüklemek ne kadar doğruydu. Doğrusundan öte isteyip istemeyeceğini de bilmiyordu. Mehmet düşüncelerinden Selin'in mırıltısıyla ayrıldı. Selin yüzünü buruşturmuş uykusundan yüzünü kaşındıran şeye söylenmekle meşguldü. Mehmet Selin'in yüzüne düşmüş saçları çekerken yüzünde uyanık olsa Selin'in kalp krizi geçirmesine sebep olacak kadar güzel bir gülümseme vardı.

Zehra bütün gün peşinden ayrılmayan Doğuş'tan kurtulup biraz olsun nefes alabilmek için bayanlar tuvaletine kapanmış elini yüzünü yıkıyordu. Yıllardır koruduğu tabularını yıkıyordu bu adam. Yanında yavru bir fino edasıyla dolaşırken ciddiyetini koruması o kadar zordu ki yıllardır gülümsemek nedir bilmeyen yanak kasları isyan edercesine ağrıyordu şimdi. Daha fazla saklanamayacağını anlayınca yüzüne son kez su çarpıp dışarı çıktı. Tam tahmin ettiği gibi Doğuş bayanlar tuvaletinin karşısındaki duvara dayanmış kollarını göğsünde bağlamış onu bekliyordu. Hiç ondan tarafa bakmadan yürümeye başladı belki görmezden gelirse bir süre sonra vazgeçirebileceğini düşünüyordu.

" Zehra, dursana heyy nereye seni bekliyorum görmüyor musun?" (Doğuş)

"İşlerim var Doğuş ayağımın altında dolanıp durma." (Zehra)

"Aşk olsun kelebeğim ayağının altında dolaşmıyorum ki yanında olup sana yardım etmeye çalışıyorum." (Doğuş)

"Ya sen ne kas kafalı bir herifsin ben kelebek falan değilim neden anlamıyorsun. Bu gidişle seni Mehmet komiserime rapor edicem başka çare yok." (Zehra)

"Peki tırtılım ben şimdi gidiyorum akşam çıkma beni bekle beraber çıkalım." (Doğuş)

Doğuş cümlesini bitirir bitirmez kimse görmeden Zehra'ya ufak bir öpücük atmış sonra elleri ceplerinde devriye arabasına yürümeye başlamıştı. Şimdiye kadar kimse için böyle şeyler yapmamıştı kızlar zaten kendi ayaklarıyla ona gelirlerdi. Ama Doğuş Zehra'nın peşinden koşmayı bile sevmeye başlamıştı. Zehra'nın o inatçı tavırları bile aklını başından almaya yetiyordu. Aylarca uğraşması gerekse bile o kelebeği kozasından çıkartacaktı.

Önder evin merdivenlerini çıkarlarken sürekli dönüp arkasına bakıyor Zeynep'in peşinden geldiğinden emin olmak istiyordu. Bu konuşmama yeminini nereye kadar sürdüreceğini merak ediyordu açıkçası. Elbet bir patlama noktası olacaktı ve Önder o patlama için bütün zırhını kuşanmış olarak bekliyordu. Evine girdiğinde bir gariplik hissetti. Burnuna nefis yemek kokuları geliyordu. Gelmemesi gereken nefis kokular hemde. Tam o sırada annesi mutfaktan ellerini küçük bir havluya silerek çıktı. Önder henüz kapıyı tam olarak açmamış ve kapı girişinde olduğundan Zeynep arkasında gözükmüyordu.

İLLEGAL AŞKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin