Bölüm 4

10.2K 664 24
                                    

Yorumlarıyla ve oylarıyla bana destek bütün okuyucularıma teşekkür ederim bu bölümü bütün okuyucularıma ithaf ediyorum. Media da Selin'imiz var keyifli okumalar :)



Selin en yakın arkadaşını kurtarmak için nasıl Akın'ın üzerine atladığını anlatırken yarım saattir gözlerini dikmiş onu izleyen 2 adam usulca yanaşmış hemen çaprazına oturmuş onu izliyorlardı. En sonunda Selin anlatmayı bitirmiş bitirmesine de çevresinde onu dinleyen 2 adamdan başka kimse kalmamıştı. Eve gitmesi gerekiyordu ama oturduğu bar taburesinden aşağısı oldukça uzak görünüyordu. Hafifçe eğilip baktı, tam dengesini kaybetmiş düşüyorken onu dinleyen adamlardan biri Selin'i kolundan tutup ayağı kaldırdı.

"Dikkat et güzelim canın acıyabilir." Selin kendisini tutan adama odaklanıp tanımaya çalışıyordu. Etrafındaki her şey dönüyormuş hissine kapıldığından bu pek kolay değildi.

"Bi dursana be." Diyerek karşısındaki adama bağırdığında. Gözleri alayla parlayan iki adam kahkaha atmaya başlamıştı. İkinci bir adamında yan tarafında olduğunu nihayet fark eden Selin, adamların ona kahkahalarla gülmesine bozulmuş kolunu kurtararak gitmeye çalışıyordu.

"Bıraksana kolumu be zamk gibi yapıştın kaldın. Bak seni komiserime şikayet ederim." Selin son anda ağzından çıkan cümlenin farkına vardı. Birden durgunlaşmıştı, gözleri doldu, gidemezdi ki gelme demişti Mehmet ona. Kızın durgunlaştığını fark eden adamlar;

" Hey güzellik baksana neden bizimle gelmiyorsun hem moralin de yerine gelir biz düzeltiriz onu"


Selin Mehmet aklına gelince ayılmış gibiydi. Adamların ona asıldığını niyetlerinin ne olduğunu fark edince bir an panikledi. Kolunu kurtarmaya çalıştığı adamda kızın paniklediğini fark edince daha çok üzerine gelmeye başladı. Selin'i barla kendi arasına sıkıştırmıştı, genç kızın kaçabileceği bir yer yoktu. Selin kendisi sakinleştirip kaçış yollarını zihninde canlandırmaya çalıştı. Çığlık atabilirdi evet ama her zaman çalışan şu lanet çenesi inme inmişçesine kapanmış açılmıyordu. Adamın içki kokan nefesini yüzünde hissedince kafasını yan tarafa çevirdi, koku midesini bulandırmıştı. Barın üzerinde gözüne çarpan kalın tabanlı bira bardağını görünce hazine bulmuşçasına gözleri parlamıştı. Adam nasıl olduğunu anlayamadan Selin bardağı almış adama gelişi güzel patlatmıştı. Selin elinde parçalanmış bardağın yarısıyla kalakalmışken adamın can acısıyla dizlerinin üzerine çöküp böğürmesini izledi. İkinci adamı unutmuş oh olsun diyerek adama bakarken arkasından yaklaşan adam Selin'in kollarını sarmış sürüklemeye başlamıştı. Can havliyle çırpınan Selin tekmelerinin adamın neresine denk geldiğine bakmadan savurmaya başladı. Canı acıyana adam Selin'i kendine çevirdi, elini kaldırıp tokat atacakken Selin elinde yarısı olmayan bardağı adamın koluna saplayıp koşmaya başladı. Bu sırada yüzü parçalanan adam kapıdaki iri yarı korumaları yanına almış insanları yara yara Selin'e doğru geliyordu. Selin çarptığı duvarın nereden çıktığını anlamaya çalışırken korumalardan biri olduğunu fark edince hemen arkasındaki adamı şikayet etmeye başladı.


"Heh bende tam sizi arıyordum. Hayır adam öldürseler ruhunuz duymayacak neredesiniz siz kaç saattir canımı zor kurtardım vallahi. Bak bu arkamdan koşan domuzu görüyor musun bunun bir de arkadaşı vardı saldırdılar bana atın bunları dışarı.." Selin kendini kaptırmış korumalara derdini anlatırken yanında sırıtarak dikilen adamı gördü.

"Aaa bu işte diğeri de bu utanmaz gelmiş bir de yanımda sırıtıyor. Pis domuz.. Azgın sapık."

"Bak Orhan sana anlattığım deli kız bu işte biz barda sakin sakin içkimizi yudumlarken birden saldırdı. Manyak mıdır nedir?" Selin sinirden adamın üzerine atlayıp yüzünde parçalanmayan yerleri tırnaklarıyla bile parçalayabilirdi. Ama lanet koruma bir türlü önünden çekilmiyordu.

İLLEGAL AŞKLARWhere stories live. Discover now