Bölüm 12

9K 566 26
                                    

Yeni bölüm geldiiii :) Çok bekletmeden hemen yazdım, bu bölümde Mehmet yok çünkü diğer bölümde artık onu özgürlüğüne kavuşturmayı düşünüyorum. Hatalarım varsa affola. İnşallah beğenirsiniz keyifli okumalar. Multimediada karakterlerimizden bazıları var :)

Önder şeytani bir sırıtmayla Zeynep'i devir alacakken yanına gelen memur arkadaşı Hüseyin müdürün telefonda olduğunu söylemiş, geçici bir süreliğine de olsa Zeynep'i bu kötü kalpli canavarın elinden kurtarmıştı. Gitmeden talimat vermeyi de ihmal etmedi;

"Nezarete atın daha sonra ben ilgileneceğim. Bana haber vermeden kimse başka bir şey yapmasın."

Polis erleri başlarını sallayarak Önder'in emrini sorgulamadan yerine getirdiler. Önder telefona baktığında Hüseyin müdürün öfkeli sesini duydu;

"Neredesiniz oğlum siz hiç birinize ulaşamıyorum. O Bertan olacak hayta nerede? Mehmet bana ulaşamayınca onu aramış. Neden bana malumat vermiyor bu çocuk?" Önder telefonun ucunda iyice bükülmüş kem küm etmeye başlamıştı. Bertan'ı ilk gördüğü yerde sağlam bir yumruk çakacaktı arkadaşının suratına.

"Müdürüm Mehmet komiserim bize bir adres verdi biz dün geceden beri onun peşindeyiz. İnanın nefes alacak zamanımız yoktu o yüzden Bertan'ın aklından çıkmıştır yoksa size haber vermez olur muyuz hiç."

" Bir daha böyle bir sorumsuzluk istemiyorum Önder, bu operasyonun hayati değerleri olduğunun farkına varın."

Hüseyin müdür çat diye telefonu Önder'in yüzüne kapatmış geride pimi çekilmiş bir bomba bıraktığının farkına varamamıştı. Önder'in acilen sinirini boşaltması lazımdı. Şu an için buna en uygun aday nezarethanede kendisini bekliyordu. Oturduğu yerden kalkıp şöyle bir omuzlarını esnetti sonra kendinden emin adımlarla aşağıya nezarethanenin bulunduğu kata indi. Parmaklıkların karşısına geldiğinde kollarını göğsünde birleştirip dik dik kıza bakmaya başladı. Zeynep bütün yüzsüzlüğünü ele alıp Önder'in karşısına dikilmiş o da aynı Önder gibi kollarını göğsünde birleştirip gözlerini Önder'e dikmişti. Kızın bu asi tavırları, cüretkârlığı hoşuna gitmiş tek kaşını havaya kaldırmıştı karşısındaki kızın da aynı şekilde kaşını kaldırdığını görünce dudaklarından fırlamak üzere olan kahkahayı tutmayı başardı. 5 dakika önce barut gibiyken şimdi kahkaha atabilecek kadar gevşemişti. Bu kızın bakışlarındaki haylaz parıltılar hoşuna gitmişti. Ama bu kadar az çalıyorsa neden hırsızlık yaptığını merak etti. İlk geldiğinde kleptomani (gereksinim olmamasına rağmen başkalarının eşyalarını çalma hastalığı) olabileceğini düşünmüştü fakat bu kız sadece para çalıyordu. 1-2 gün nezarethaneye atmak çözüm getirecek gibi durmuyordu. Yüzünde hain bir sırıtış belirdi.

Zeynep Önder'in yüzünden geçen her bir ifadeyi analiz ediyor ne düşündüğünü anlamaya çalışıyordu. İlk önce onu bir süzmüş sonra kaşlarını çatıp düşünceleri içinde kaybolmuştu. Sonra gözleri parıldamış dudakları haince iki yana kıvrılmış avını köşeye kıstırmış bir çakal edasıyla bakmaya başladı. Zeynep bir an irkilip korksa da hemen sırtını dikleştirmiş duruşundan ödün vermemişti.
Bütün hayatı çakallarla savaşmakla geçmişti onun. Hiçbirine taviz vermemişti bu adama da vermeyecekti. Yani en azından o an için öyle düşünüyordu. Önder boğazını temizleyip konuşmaya başladı;

"Evet küçük hanım, anlaşılan nezarethanemizi çok fazla seviyorsunuz ama ne yazık ki biz seni misafir etmekten çok sıkıldık. Seni sorgu odasına bile almıyorum çünkü belli söyleyeceğin şeyler aşağı yukarı aynı. O yüzden seni kamu hizmetine vermeye karar verdim. 1 hafta buradasın neye ihtiyaç varsa onu yapacaksın. Gözümün önünde olursun en azından 1 hafta rahat durduğundan emin olurum. Çay ocağı mı temizlenecek temizleyeceksin, çay servisi mi yapılacak sen yapacaksın, tuvaletler mi pis sen temizleyeceksin, ayakçıya mı ihtiyaç var sen koşacaksın. Haa yapmam dersen orası ayrı o zaman gönderirim seni ceza evine 1-2 ay güneş yüzü görme de anla bakalım özgürlüğünün kıymetini. Seçim senin, buyur bakalım..." Önder keyifle karşısındaki kızın kızarıp bozarmasını, bir şey söylememek için dudaklarını ısırmasını izledi. O parıldayan gözlerdeki meydan okumayı gördüğüne yemin edebilirdi.

İLLEGAL AŞKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin