Bölüm 21- part 2

6.5K 567 51
                                    

Bölümün diğer yarısı da gelmiş bulunmakta ancak bu kadar yazabildim fakat hiç içime sinmedi canlarım. Stajım başladığı için inanın çok yoğunum çok az uykuyla idare etmeye çalışıyorum biraz anlayış gösterirseniz inanın çok mutlu olurum. Hafta sonu sizlere upuzun bir bölüm yazmaya çalışacağım desteğiniz için şimdiden teşekkür ederim. Keyifli okumalar :)

        Selin Mehmet'in büyüsüne kapılmış bir şekilde ne yaptığının farkında olmadan hareket ediyordu. Bade'nin elinden tutmuş çekiştiriyor ama söylediklerini duymuyordu. Bade'yi yine kreşin bahçe kapısının önünde bırakmış içeri girmesini sanki flu bir perdeden izliyordu. Tam arkasını dönecekti ki yarı yolda kendisine çarpan omuzla geriye doğru savruldu;

"Ayy önüne baksana be." (Ayça Hanım)

"Hanımefendi benim arkam dönüktü nasıl görebilirdim acaba sizi." (Selin)

"Dikkat edin canım biraz aa insanda biraz edep adap olur özür dileyeceğiniz yerde muhalefet oluyorsunuz bir de." (Ayça Hanım)

"Ne özür diliycem be Allah allah hem suçlu hem güçlü." (Selin)

"Terbiyesiz. Zaten ben geçen gün yalan söylemenden anlamıştım nasıl bir insan olsuğunu daha bahçe kapısından giremiyorsun bir de Bade'nin annesiyim diye gerim gerim geriliyorsun ortalıklarda. Hayır bir şey değil çocuklara kötü örnek oluyorsun. Senin gibileri şikayet etmek..." (Ayça Hanım)

Selin'in zaten bozuk olan dengesi kaybolmuş iyice şalterleri atmıştı. Sağ gözü seyirmeye başlarken ne zaman Ayça Hanım'ın saçlarına yapıştığını sorsanız kendisi bile hatırlamıyordu. 

*****

        Canan tekrar gözlerini araladığında hava iyice aydınlanmıştı. Hafifçe kıpırdandığında karnının üzerinden sarkan iri eli ve arkasındaki sert bedeni hissetti. Uyku sersemliğini üzerinden attıktan sonra sabaha karşı olanlar aklına üşüştü. Bertan ona yazdığı şiiri bulmuş gelip ona bağırıp çağırmış en sonunda da kollarına alıp sımsıkı sararak uyumuştu. Bir süre kaskatı yatan Canan sonunda burnuna dolan Bertan'ın kokusuna daha fazla dayanamayıp o da uykuya dalmıştı. Şimdi Bertan'ı uyandırmadan kalkması kesinlikle mümkün değildi. Canan kendi iç çatışmasını yaşarken Bertan uyanmış Canan'ın katran karası saçlarına yüzünü gömmüş yaşadığı huzurun tadını çıkartıyordu. Canan'ın uyandığının uyandığının farkında değildi. Kendini zorlukla Canan'dan ayırıp kalktı merkeze gitmesi gerekiyordu. Geride bıraktığı kadının kalbinin kanat çırpışlarını duymadı.

*****

        Mehmet odasında oturmuş kahvesini yudumluyordu. Şu sırtını ağrıtan sandalyesini bile özlemişti vallahi. Özüne dönmüş gibi hissediyordu. Kısa bir zaman dilimi de olsa dört duvar arasında mahkum olmak hiç kolay bir şey değildi. Merkezde ortalık sakindi. Mehmet gelir gelmez şube müdürü Hüseyin Bey ile ufak bir toplantı yapmış şimdi de sakinliğin keyfini sürüyordu derken bağırışları duydu. Ulan dilini ısırsaydı keşke iki damla huzuru vardı onu da kaçıranlara hesabını soracaktı. Esip gürlemek için bir hışım odasından çıktı. Aklından her türlü sahneyi geçirmişti ama bu hariç...

Polis memurları Selin'i saçlarına yapıştığı kadından ayırmaya çalışmış fakat başaramamışlardı. İnadı tutmuştu bir kere. Mehmet'in gürlemesiyle yerinde sıçradı ama bu sefer haklıydı ezdirmeyecekti kendini.

"SÜREYYAAA!! NE OLUYOR BURDA?"

"Komiserim bayanları Çiçek kreşinin önünden aldık. Çevredekiler şikayet etmiş müdahale etmeye çalıştık ama hanımefendiler bir türlü durulmadı bizde aldık merkeze getirdik."

İLLEGAL AŞKLARWhere stories live. Discover now