Bölüm 21- part 2

Start from the beginning
                                    

"Tamam ben ilgilenirim odama getirin."

Mehmet arkasını sönmüş büyük adımlarla odasına gitmişti. Alnındaki damar şişmiş Süreyya'ya ne diyeceğini bilmiyordu. Odasının kapısını açık bırakarak sandalyesine oturdu. Dakika dolmadan Selin ve saçına yapıştığı kadını getirmişlerdi.

"Evet bayanlar anlatın bakalım."

Ayça Hanım daha ağzını açamadan Selin çoktan konuşmaya başlamışlardı bile;

"Ya bak ben sana baştan anlatayım şimdi ben geçen gün Bade'yi okula bırakırken şu yanımda gördüğün hanımefendiyle karşılaştık giyinmiş süslenmiş takmış takıştırmış sanki düğüne gidiyor haspam neyse konuyu dağıtmayayım. Benim küçücük minnacık kuzucum Bade'm anne demiş bana. Ne yapsaydım Mehmet ama kuzum öyle demiş kıyamam ki ben ona. O bana anne demiş beni öyle kabul etmiş ben napsaydım yani ayy bişey desene Mehmet öyle boş boş bakıyorsun iki saattir."

"Devrelerimi yaktın Süreyya."

"Hanımefendi çok özür dileriz. İnanın bu olay bir daha tekrarlanmayacak. Şikayetçi olmakta kararlı mısınız?"

Ayça Hanım Mehmet'in kibarlığından sonra binbir türlü işve cilve yaparak kırıtmış daha sonra şikayetçi olmadan gitmişti.

Kadın odadan çıkar çıkmaz Selin süt dökmüş kedi misali Mehmet'e sırnaşmaya başlamıştı.

"Mehmet'immm."

"Canııımm."

"Birtanemmm"

Selin'in bütün sevgi sözcüklerine rağmen Mehmet'in yüzünde tek bir mimik bile hareket etmemişti. Aslında çokta farkında değildi Selin'in o şu an Bade'yi düşünmekle meşguldü.

*****

Zehra evinden çıkmış fazla uzak olmayan merkeze doğru yürümeye başlamıştı. Bir anda önünü kesen arabayla eli askısındaki silahına gitse de çok geçmeden önünde duran arabanın Doğuş'un arabası olduğunu fark etti. Doğuş camı indirip;

"Günaydın kelebeğim, hadi atla da gidelim." (Doğuş)

"Allahım sabah sabah sen beni mi sınıyorsun? Ya senin için gücün yok mu başıma bela mısın sen yaa?" (Zehra)

"Benim işim de gücüm de sensin tırtılım kalbimi kırıyorsun ama." (Doğuş)

"Bu gidişle kalbini değil direk kafanı kıracağım o olacak doğuş çek git oyun oynama benimle. (Zehra)

Doğuş Zehra'nın sözleriyle ciddileşmiş gözlüklerini gözünden çıkartmış ve arabadan inmişti;

"Oyun oynadığımı mı düşünüyorsun Zehra? 

"Düşünmüyorum biliyorum Doğuş. Yapma! Ben o senin kullanıp attığın barbi bebeklerine benzemem."

Doğuş elini ensesine atmış bir süre gözlerini kısarak Zehra'yı incelemişti daha sonra parlayan gözleriyle Zehra'yı çekiştirerek arabaya bindirdi. Zehra merkeze gittiklerini sanarak başta sesini çıkarmasa da merkezi çoktan geçip gittiklerini fark edince söylenmeye başladı;

"Heyy! Merkezi geçtik kör müsün?"

"Kör değilim merkezi geçtiğimizi geçtiğimizin farkındayım."

"Nereye gidiyoruz. Doğuş nolur uğraşma benimle indir beni hadi."

"Hayır küçük hanım şimdi çeneni kapatacak ve benimle birlikte geleceksin."

"Nereye?"

"Gidince görürsün."

Yaklaşık bir 10 dakika sonra Doğuş arabayı kocaman yemyeşil bir bahçesi olan 2 katlı gösterişli bir villanın garajına sokmuştu.

"Nereye geldik?"

"Soru sorma, gel benimle."

Doğuş Zehra'nın elini sımsıkı tutmuş villanın kapısını alacaklı gibi çalmaya başlamıştı. Kapıyı 50li yaşlarda tombul bir bayan açmıştı;

"Merhaba Halide sultan annemler evde mi?"

"Evde paşam hoşgeldiniz, buyur geç."

Zehra şaşkın ördek misali Doğuş onu ne yöne çekiştirirse o yöne gidiyordu. Uzun koridoru aştıktan sonra kendi evi büyüklüğünde bir salona girmişlerdi. Osmanlı işi koltuk takımlarında oturup kahvesini yudumlayan sarışın gösterişli bir kadın ve gazetesini okuyan karizmatik bir adam vardı. Zehra etrafını incelerken Doğuş boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

"Anne, baba bakın size kimi getirdim. Zehra, sevdiğim kadın. Yani sizin gelecekteki gelininiz!"

Doğuş el bombasının pimini çekmiş salonun ortasındaki sehpaya koymuştu resmen!

İLLEGAL AŞKLARWhere stories live. Discover now