Yirmi Dördüncü Bölüm

294 14 4
                                    

Kalemimi masaya vurmaya devam ederken önüme dizilen kağıttaki isimlere baktım. Herkes beni beklerken seçmem biraz zorlaşıyordu. Toplantı odasının duvarındaki saat ses çıkardıkça düşüncelerim baltalanıyordu. Bu benim ilk toplantımdı. Yani, 'benim' toplantımdı. Baş editör olarak herkesin ağzımın içine baktığı ilk toplantı. İnsanların bakışlarının değiştiğini görebiliyordum. Kıskançlık duygusunun yanına bir de itaat etmeyi katmışlardı.

Eskiden olsa, bunca şeyi daha önce hiç görmemiş, hep hayallerinin kenarında köşesinde yaşayan Eylül olsa kalbi kıpır kıpır ederdi. Flaşların karşısına geçip kameralara hedef nokta olmayı da severdim. Fakat artık daha önemli şeyler vardı. Mesela, Mert'e bir bebek beklediğimizi nasıl söyleyebileceğim gibi.

Testleri yaptığımdan bu yana üç gün geçmişti. Her gece, her sabah, her dakika midem bulanıyordu ve sanki bu bebeğin bana "Artık bir doktora görünmelisin!" diye seslenişiydi. Bir şeylerin ters gittiğini biliyordum. Ashley'in bu kadar çok kustuğunu görmemiştim. Ayrıca bu mide bulantılarını ve kusma işlerini Mert'ten gizli tutmaya çalışıyordum.

Geceleri aynı yatakta yatıyor, aynı banyoyu paylaşıyorduk. Aynı işte birlikteydik, kısacası ondan kaçabilmem pek mümkün değildi. Üstelik o, hayatım hakkındaki gelişmelere bu kadar meraklıyken. Bu yüzden bir an önce hastaneye gidip, neler olup bittiğini öğrenecektim. Tabi bunu dahi gizli yapacaktım. Selena ile şu ana kadar aldığımız en doğru karardı. Mert'i boş yere neşelendiremez ya da hüzünlendiremezdim. Bence üzülecekti, belki bağırıp çağırırdı. Kim daha evlendiği sabah bir bebek beklediğini öğrenmek isterdi? Mert Borak, kesinlikle istemezdi.

Bebeği aldırmayı düşünmüyordum. Yani tabi karnımda gerçekten bir bebek varsa ve yaptığım onca test beni yanıltmadıysa. Gerçi öyle olmasını umuyordum, başka türlü işler çıkmaza girerdi. Hamile bir baş editör nasıl geçerlilik sağlayabilirdi? Yaklaşık yedi - sekiz ay sonra işe veda etmek zorunda kalırdım. Ah, hayallerimin işine... Hemde bebek yüzünden. Bebek fikri hayallerimin kıyısından köşesinden geçmiyorken.

"Artık bir fikir sunacak mısın, canım?"

Dolma kalemin tepesini dişlemeye çalışırken Jonathan'ı duydum. Başımı kaldırdığımda Mert dahil herkes sıkılmış bakışlarını suratıma dikmişti. Gerçi yinede Mert, düşünmeme izin vermeleri için Jonathan'ı "Şşh" diyerek susturdu.

Gelecek ayın kapak kızı için önüme sunulan bir kaç isim vardı. Bu ay çalışanlarım bir değişiklik yapıp çiftlere önem vermek istemişlerdi. Bunun daha çok Mert ve benim yarın gerçekleşecek olan düğünümüze bir gönderme olduğunu biliyordum. Çiftleri patlatacaktık, tıpkı bizim gibi.

"Kim Kardashian ve Kanye West, iyi bir fikir gibi duruyor."

En sonunda önümdeki uzun listeden gelişi güzel bir çift ismi söyledim. Aklıma takılan sorunlar yüzünden işimle ilgilenemiyordum. Bir an önce silkinip kendime gelmem gerektiğinin farkındaydım. Emilie, bunun bilincinde olmadığı için şu an burada ben oturuyordum. Fakat fikrimin beğenilmediğini de görebiliyordum.

Alex ve Meredith burunlarını kırıştırarak birbirine baktı. Nerede hata yapıyordum? Gözlerimi tekrar kağıda çevirdim. Beyonce ve Jay - Z, Brad ve Angelina...

"Kourtney Kardashian ve Scott Disick, daha iyi olmaz mıydı? Sonuçta ayrılıyorlar ve herkes onların peşinde. Bu daha çok ses getirirdi." Ne zamandır buradaydı? Farketmemiştim. Kendall, parlak bir gülümsemeyle atladı. Ama beni pek umursadığını söyleyemezdim. Daha çok toplantı masasının etrafındaki insanlara yönelttiği bir beyin fırtınasıydı.

Ciddiye alınmıyordum, tanrım. Emilie ile kendimi kıyaslayıp durmaktan yorulmuştum ama gerçek şuydu ki; Eğer Emilie, burada olsaydı kız her lafını onun gözünün içine bakarak söylemek zorunda kalırdı. Sadece Kendall da değil. Herkes Emilie'nin gücüne boyun eğerdi, ben dahil.

EylülWhere stories live. Discover now