On Dördüncü Bölüm

358 15 8
                                    

Bilirsiniz, beyin biraz tuhaftır. Kalbin en çok özlediğini bazen hatırlayamıyor, yüzünü gözünüzün önüne getiremiyordu. Saç diplerinizi tırnaklarınızla kazırken, acıdan kıvranırken bazı şeyleri tamamen hatırlayamıyordunuz. Ama özlüyordunuz.

"Rahmetli eşimle evlenmemize son bir kaç dakika kala, kiliseden rica edip yeminlerimizi değiştirmişti. Normal "Hastalıkta ve sağlıkta, ölüm bizi ayırıncaya dek" yeminine ne olduğunu bilmiyordum. Fakat hayatım boyunca, onunla yaşadığım her güzel günün sonunda değiştirdiği sözlerin anlamını farkettim..."

Ashley'in babası Oliver Amca, Tom ve Ashley'in nişan yüzüklerini takarken böyle söyledi. Arkadaşlarımı etrafımda gördüğümde, bu evde Jack'i hatırlamıştım.

Bir aile yemeğinde olduğunu biliyordum, Angela'nın ailesiyle onunki karşı karşıyaydı. Üstelik Mert de davetliydi, bu gece bana eşlik etmek için ısrar etse de arkadaşının yanında olmasını istemiştim. Zaten onlardan çaldığım birçok şey vardı, güçlü arkadaşlık bağları bunun başında geliyordu.

Hikayeyi yüzümde tebessümle dinlemeye devam ettiğimde Oliver Amcanın gözleri sulandı. Ashley, annesinin anısını muhtemelen defalarca kez dinliyor olmasına rağmen tekrar ağlayacak gibi olmuştu. Tom, yüzüksüz eliyle onun elini sıktı. Bu çiftin başına bir şey gelmemesi için dua ediyordum, güzel bebeklerinin de.

"Yemin şöyleydi," dedi boğazını temizleyerek. "Biz ikimiz kör ve sağırız. Birbirimizden başkasını görmeyecek gözlerimiz. Kulaklarımıza başkalarının fısıltıları erişmeyecek. Birbirimize göz kulak olacağız. Bizim için hayır duası edin."

Daha sonra nişan kurdelesini kesip onları sonsuz mutluluğa bir adım daha yaklaştırdı. Ashley, babası yemini ederken sessizce ezberinden sözleri fısıldamıştı. Annesi için duyduğu acıyı tüm kalbimle hissediyordum.

Yüzükler takıldıktan sonra Selena ile birlikte arkadaşlarımıza sarıldık. Chuck da buradaydı, kızlar takımındaki tek çürük ve yalnız elmaydım.

Yine de tamamen saf dışı bırakılmış sayılmazdım. Kurtarıcı'dan gelen mesaja baktığımda içimi büyük bir kıkırtı kapladı.

"Yaşlılarla tüm olaylar neden böylesine zor?"

Eviliğe İlk Adım gecesinin başından beri Mert'le mesajlaşıyordum. Ne giyeceğime görüntülü arama sayesinde birlikte karar vermiştik.

Uzun süredir yanımda olmak için elinden geleni yapıyordu. Angela'yı Jack'in kollarında gördüğümde kısa süreli sinir krizleri geçirebiliyordum.

Bu Pazartesi kafeteryada Jack, ona kahve getirmişti. Angela da botokslu dudaklarını yunan tanrısının yanaklarına götürerek onu ödüllendirdi.

Görüntüyü gördüğüm gibi çantamı alıp tozu dumana kattım. Çıkıştaki Mert, her şeyin farkındaydı. Kendimi hiçbir şeyi düşünmeden kızlar tuvaletinin zeminine bıraktığımda her zamanki gibi ağlıyordum. Makyajımın dahi önemi kalmamıştı.

Kapı bacaklarım yüzünden zorla açılsa da ayak seslerini duydum. Güçlükle hıçkırırken kurtarıcım beni göğsüne çekip yere oturdu. Kucağındayken tek bir laf etmeden ağlamaya devam ettim, olduğumuz yer bu manzaraya alışık değildi fakat izleyicilerimiz yoktu.

"Tamam, güzelim." Dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Ben buradayım, yanındayım."

Tutunabildiğim nadir şeylerden biri de varlığıydı. Her tökezlediğimde kucaklayıp eskisinden daha iyi bir hale getiriyordu.

"Tüm gece surat asan bu güzel kızı neşelendiren de nedir?"

Chuck, alayla takıldığında Tom, Ashley ve Selena dikkatle beni izliyordu. İlgi üzerimde olduğu için yanaklarımın büyük bölümü kızarmış olmalıydı.

EylülOnde histórias criam vida. Descubra agora