SEVGİ VE AŞK - 22

Start from the beginning
                                    

"Ne konuşacağız?"

Mete önce karıştırdığı salepten bir yudum içti. Başını ona doğru kaldırıp önce yeşil gözlerine baktı kısa bir an ve gözleri onun kısacık kıvırcık saçlarına, papatyalarına yöneldi. Saçlarının andırdığı papatya çiçeklerini seviyor muydu acaba? Hiç ona çiçek almaya kalkmamıştı. Ne severdi, isterdi?

"Papatyaları sever misin?"

Neydi şimdi bu? Konuşacakları ciddi konu hangi çiçeği sevip sevmediği miydi? "Benimle konuşmak istediğinin bu olduğunu zannetmiyorum."

"Doğru ama bilmemde de bir sakınca yok."

"Çiçeklerin hepsi çok güzel ama benim en beğendiğim halk arasında küstüm olarak bilinen çiçek. Pek çiçek gibi değil daha çok dalın etrafındaki ince, sık yapraklar ama o hoşuma gidiyor. Yapraklarından birine dokunulduğunda hemen tüm yapraklarını tek tek kapar. Dokunana küser."

Kadının sevdiği çiçek bile dokunmaya isyan eder cinstendi. Bu kadınla ne yapacaktı bilmiyordu. "Yani sana her dokunduğumda küseceksin."

Şaşkınlıkla genişledi gözleri sonra da kısıldı. "Neden küseyim? Dokunuştan dokunuşa fark vardır. Ama konumuz bu değil, değil mi?" iki eli ile salep fincanını tuttu. "Konuşmak istediğin konu neyse ona gelmeni isterim. Saat geç olmadan konuşmamızı bitirelim."

Mete de "Çünkü geç saatte evinden çıkmamı, çıkışımı birinin fark etmesini istemiyorsun."

"Doğru. Etrafımda oturanlar hem tutucu hem de dedikoducu bir iki kişi var yanlış anlamadıysam. Mümkünse zor duruma düşüp taşınma gibi şeyler istemiyorum. Bu yüzden lütfen hemen konuşacağımız şey neyse ona geçelim."

Onun bu isteğini kabul ederek arkasına yaslandı, yeniden yüzü, bakışları ciddi bir havaya girdi. Çiçek konusu geride kalmıştı bile. Araştıran gözleri onun bardağını sıkıca tutan parmaklarından dudaklarına kadar yavaş, her ayrıntıyı beynine kazır gibi dolandı. Gözlerinde, yeşilinde durdu.

"Bana doğruyu söyle Beril, saldırıya mı uğradın? Birisi sana tecavüze mi kalkıştı?"

Bu gün gerçekten ilginç bir gün olmuştu ve yine ilginç bir konu ile gün bitecek gibiydi. "Böyle bir kanıya nereden vardın?"

Tecavüze uğramış bir kadın imajımı sergiliyordu? Kendini, duygularını korumak isterken, kendine ait olanları yine kendine saklamak isterken, etrafına farklı bir kanıya varacak görünüşe mi neden olmuştu? Pek sıcak, girişken değildi, erkeklere de tepkiliydi belki ama böyle bir travma atlatmış bir kadın gibi kendini ifade eriğini de düşünmemişti.

"Ben... Böyle mi görünüyorum?"

Sırtını dayamayı bırakıp öne eğildi, dirseklerini masaya dayadı. Ona daha yakındı şimdi. "Sana beğeni ile bakmamı ya da dokunmamı sevmiyorsun. Kaçıyorsun her seferinde. Sanki başından bir şey geçmiş gibi. Bu günde bana saldırmak zorunda mıydın diye bağırdın. Aklıma başka bir şey gelmedi. Doğru değilse bile yine de seni etkileyen bir şeyler var." Uzandı, eline dokundu. Onun elini çekmemesi ile bir elini kendi eli arasına alıp tuttu. "Seni beğendiğimi gizlemedim, hoşlandığımı, ilgi duyduğumu en baştan belli ettim. Ama bu dost olmamıza da engel değil. Sen istemediğim müddetçe ne sevgili ne dost oluruz lakin ben ikisine de talibim. Öncelikle de seni sıkan şeyleri bilmek istiyorum. Seni kıracak bir hata yapmamak için başından kötü bir şey geçtiyse bilmek istiyorum."

Elini tutan ele baktı. Boynu aşağı eğik, bakışları birbirine kenetlenmiş ikisinin elinde sonra başını kaldırdı. "Ve cevap alıncaya kadar üsteleyip bana verdiğim sözü hatırlatacaksın."

SEVGİ VE AŞKWhere stories live. Discover now