SEVGİ VE AŞK - 20

Start from the beginning
                                    

Tepsinin bir bölümünü kıymanın içine karıştırdığı domates sosu biraz da maydanoz ile karıştıracağı içle yapacağı gül böreği ile bezerken diğer kalan kısmı ise haşladığı patatesleri ocağın üzerinde hemen soğan, baharat ve maydanoz ile yaptığı karışımla saracağı börek ile dolduracaktı. Kendi favorisi patatesli olan böreklerdi her zaman için gerçi diğerlerine burun kıvıran biri de değildi. Ama bazıları patates ile kıymayı karıştırıp da börek yapardı kendisi ise ikisini ayrı kullanmayı sevdiği gibi ayrı yemeyi de severdi.

Mete'ye sen hangisini seversin diye soramadığı için kendi usulüne göre yapacaktı. Beğenmezse yemezdi. Kendisi ona teşekkür için bir şeyler hazırladığının huzurunu hissederdi yine de. Beğenip beğenmemek ona kalmıştı. Yine de içinden umarım hoşuna gider de yer demeden edemiyordu. Kendini avutsa da teşekkür için yaptığı böreklerin beğenilmesini arzuluyordu.

Eve gider gitmez börek içlerini hazırladı, ardından da hemen gül böreği şekline getirip tepsinin içine dizdi. Saate baktı öğle yemeği saatine bir saat vardı henüz. Bu yüzden hemen fırına atmayacaktı. Ama artık Mete'ye telefon etmesi gerektiğinin farkındaydı. Öğle yemeğine sana börek yaptım demesi gerekiyordu. Ya da sadece öğle yemeğine gelmek ister misin mi demeliydi acaba?

Karar veremeyerek telefonunu eline aldı ve oğlu hastalandığı ilk akşam telefonuna numarasını kaydettiği genç adamı cep telefonundan aradı.

Mete hemen cevap verdi. "Efendim Beril."

"Ben olduğumu nereden bildin?"

"Numaran kayıtlı."

Bu kadar basit bir şeyden bile hemen şüphelendiği için kendine kızdı. "Anladım."

Mete hastanenin koridorunda yürüyordu ve odasına ulaştı. Kapıyı açıp içeri girdi. "Ne söyleyecektin? Bir şey olmasa aramazsın beni."

Kesinlikle. "Şey... Hım... Öğlen yemeği için gelmek ister misin diye soracaktım. Dışarıda yemek istemezsen belki... Evim hastaneye uzakta değil. Ama belki biriyle buluşacaksan... Ben bunu düşünemedim..."

Gerçekten de aklına hiç onun birisi ile buluşabileceği gelmemişti. Ona sormadan öğlen yemeği hazırlamış yine sormadan nasıl börek sevdiğini bilmeden yapmıştı hem de. Nasıl bu kadar akılsız olabilmişti? Kafasına estiği gibi davranmıştı. Hiç mi bu zamana kadar öğrenememişti plan yapmaması gerektiğini, planlarının her zaman suya düştüğünü.

Mete davet olduğu belli olan ama sıkıntıyla yapılmış, kararsızlıkla dillendirilmiş olsa da onun bu öğle yemeği davetine gülümsedi. Onun tarafından benimsendiğini hissettirdi bu telefon edişi. Bu daveti. Yavaş yavaş aralarında bir uyum, güven, alışkanlık oluşuyordu demek ki. Çabaları meyve veriyordu.

Büyük bir hevesle "Bir saat sonra oradayım." Dedi.

"Başka bir işin ya da..."

"Hayır Beril, yok. Seninle ve Çağlar ile olmaktan memnuniyet duyarım. Gelirken almamı istediğin bir şey var mı?"

Beril bir an kulağına dayadığı telefon ile duraksadı, şaşırdı. Ne kadar doğal bir şekilde eve gelirken ne alayım diye soruyordu. Sanki evli çiftlermiş gibiydi. Eşini, yaptıklarını düşünen iyi bir kocaymış gibi karısının bir eksiği varsa gelirken almayı teklif ediyordu.

Annesi kaç defa babasından bir şey istese aldığı cevap aynı olur, beni karı gibi alışverişe mi yollayacaksın derdi. Babasının tarafından olan erkeklerin çoğunda da gördüğünü bir şeydi bu. Annesinin tarafını da es geçemezdi. İki tarafta birbirine uygundu. Aynı katılık, saygısızlık, acımasızlık binlerce iğrenç huy.

"Beril? Orada mısın?"

Kendine geldi. "Dalmışım kusura bakma. Buradayım."

"Bir şey eksikçe gelirken alabilirim istersen diye sormuştum."

"Teşekkür ederim ama eksik yok, ben bu gün çabucak bir markete gidip geldim."

"Tamam. Bir saat sonra görüşürüz o zaman."

"Tamam."

Telefonun kapanması ile Beril çekyatın üzerine oturdu, gözleri karşıya doğru dalıp gitti. Mete konusunda kararsızdı hem de ne kararsızlık. Hakkını yiyemezdi. Kendisi için, Çağlar için neler yapmıştı hem de yapmasına gerek yokken. İsteyerek yanında kalmıştı.

Üstelik tanıştıkları zamanlardaki gibi kendisini beğeni ile pek süzmüyor, bazı imalarda bulunmuyordu. Her akşam yemeğinde birlikte oldukları halde yemekten sonra fazla kalmıyor kendi evine vaktinde dönüyordu. Kimi zaman Çağlar ile ilgilenirken kimi zaman yemek hazırlığında kendisine yardım ediyordu. Yan yana çalışıyorlar, duruyorlar, oturuyorlardı ama bir kere olsun elini uzatıp kendisine dokunmamış, dokunmaya çalışmamıştı. Aralarındaki anlaşmayı hiç hatırlatmaya çalışmamıştı daha doğrusu o şekilde bir hatırlatma yapmamıştı. Daha çok yiyeceksin, gezeceksin, uyuyacaksın gibi şeylerde ısrarcı oluyor itirazı kabul etmiyordu.

Anlayamıyordu. Ne yapıyor ya da yapmak istiyor kestiremiyordu. Bildiği şey kafasında ne düşünce olursa olsun onunlayken kendisini güvende hissediyordu. Onunla otururken ya da yemek yerken kendini huzurlu hissediyordu. Çağlar'ını gönül rahatlığı ile onun kollarına emanet edebiliyordu.

Ama istemiyordu bunları. İleri giderse ona kapılırdı, hayaller kurardı ister istemez. Sonra da acı çekerdi. Yüz üstü bırakılırdı. Biliyordu. Her hayalinin sonu, her mutluluğunun sonu kalp kırıklığı olmuştu. Ve her birinde bir parça daha kaybetmişti insanlara olan güvenini. Geleceğe umutla bakma hevesini.

Şimdi yeniden toparlanıyorlar gibiydi. Bir yandan Arzum ile Acar diğer yandan Mete içindeki kırık dökükleri bir yere topluyor ve onarmaya başlıyorlardı. Böyle hissettiği her an korkuyordu.


Karanlıktı hayaller, zifiri karanlık, puslu

Bir çocuğun rüyasında canavar ile karşılaşması gibi

Ürkütücü, korkunç.

Sonu yok, sonu belirsiz bir bekleyiş,

Sonu hayallerin, umutların yok oluşu.


Hayal bu, bir düş umut ışığı ile beslenen,

İnsanın köküne kadar umudunu kullanan,

Geriye emilmiş, tüketilmiş bir posa gibi

Kosa koca bir hayal kırıklığı bırakan yok edici.


Kimse fark etmez en başından sonun bu olacağını.

Bu yüzden umuttur besin kaynağı

Fark edilmeden insanın içine sızabilmek için.

İçeri süzülmek, kandırmak ve ele geçirmek

Geriye bir kırıntı dahi umut ışığı bırakmamak için.


Gökkuşağı misali renk renk, capcanlı,

Dolunay gibi etrafa ışıklar saçan,

Aldatıcı, göstermelik görünüşle

Asıl kimliğini saklayan bir katildi hayal.

İşi bitirmeden kendini ele vermeyen,

Soğuk, donuk, işinin ehli bir seri katil...

Avını asla kaçırmadan son darbeyi zevkle indiren

Sonrada başka avlara yelken açan durdurulamaz bir katildi hayal.

SEVGİ VE AŞKWhere stories live. Discover now