10.Bölüm:"Can Kırıkları''

18.3K 849 64
                                    

                 
Merhaba arkadaşlar , kafamda bir sürü kurgu var yaklaşık bir 50. bölüme kadar ilerleyebileceğimi düşünüyorum . Kurguları yetiştirmem için bazı şeyleri hızlıya almam gerekiyor çünkü bir hikayenin ikinci kitabını yapmak pek bana göre değil , hepinize iyi okumalar diliyorum.
✖️
Rüzgar'dan

Hayatımın en güzel hatasını yapıp Sahra'yı öpmüştüm aynı zamanda hayatımın en kötü hatasını yapıp içimde onu durdurmam için yalvaran her bir hücreye sırtımı dönüp onun gidişini izlemiştim. Gözlerimi kapatıp kendimi sakinleştirmek adına derin bir nefes aldım , gözlerimi kapattığımda bile yanaklarının kızarmış haliyle olan görüntüsü aklıma geliyordu. Onu durdurmak için çok mu geç kalmıştım ?Yolunu kesip arabasını paramparça etsem gitmekten vazgeçer miydi?Yoksa bana küfür mü ederdi?

Kafamı tıpkı düşüncelerim gibi siyahlığa boğulmuş göğe çevirdim , gri bulutlar ayın etrafını gölgelemişti. Ne yapacağım hakkında en ufak bir bilgim yoktu , tek yaptığım yolun ortasında ellerimi yumruk yapmış bir şekilde dikildiğimdi. Aklıma Sahra'nın minyon suratı geldi , avuçlarımın arasına ne kadar da yakışmıştı.

Hislerim ne zaman bu kadar kuvvetlendi , ne zaman mantığımın önüne geçti bilmiyordum. Tek bildiğim ondan her uzaklaşmaya çalıştığımda kendimi onun yanında bulmamdı.Onu ilk gördüğümde , kalp adı verilen şeyin sadece organdan ibaret olmadığını anlamıştım çünkü onu gördüğüm andan itibaren bedenimden çıkmak istiyormuşçasına atıyordu.

Ciddi bir birlikteliğim hiç bir zaman olmamıştı , benim ilişkilerim genel olarak tek günlüklerdi. Doruk aramıza bir kızın gireceğinden korktuğu için bana da Özgür' e de yasaklamalar getirmişti , hayatımıza kimi sokmaya kalksak sonunda Doruk'un tehditleriyle bizden uzaklaşıyorlardı.

Sahra , diğerleri gibi değildi benim için.Onu korumak adına uzun yıllardır izliyordum , yolda yürürken arkasına dönüp baktığında göremediği o siyah gölge bendim. Ağlarken onu teselli edemesem de saatlerce göz yaşlarının yerini gülücükler alana kadar izleyen bendim. Onun her halini bilen , her haliyle onu kabul edende bendim.

Birbirimize çok benziyorduk , o da benim gibi doğrularıyla yaşayan ve sevdikleri için kendini bile feda edebilecek potansiyele sahip olan bir kızdı. Benim gibi sinirlendiğinde etrafı kırıp geçirmiyordu , sahile gidiyordu. Belki de kendini o hırçın dalgaların yerine koyup , karaya verdiği şiddetle rahatlıyordu.

Kendimi ondan uzak tutmak için uzun yıllar çaba sarf etmiştim , ondan etkilenmeme rağmen ona zarar gelecek düşüncesiyle yıllar boyu güzel teninden ayrı kalmıştı ellerim. Bazen düşünüyordum , Doruk olmasaydı onu ilk gördüğüm gün nasıl bir başlangıç beklerdi bizi diye. Her şeye rağmen o benim için huzurun tanımıydı , onunla yattığım geceler hissettiğim güven duygusu ve teninin kokusuyla birlikte kötü rüyalarımdan arınıyordum. Onunla yatmayı alışkanlık haline getirmiştim , benim tek alışkanlığım oydu.

Onu seviyor muyum , kesinlikle bilmiyorum. Tek bildiğim , tenini de kalbini de benden başkasıyla paylaşmasını istemiyorum. Hissettiğim duygular artık değer vermenin üst boyutuna geçmişlerdi , onu sevmekten korkuyordum. Onu seversem , ona zarar verirdim.Daha önce hiç birini sevmemiştim , duygularımın büyüklüğünden her bir hücrem korkuyordu. Benden uzak kalmalıydı çünkü ben ondan uzak kalamıyordum.

Sahra'nın arabasının lastik izlerine bakmaktan vazgeçtim ve eve doğru ilerledim.Özgür ve Efnan , hala Doruk'u tartışıyorlardı.Tartışmaya dahil olmak istesem de her an kıskançlık krizine girebileceğimi bildiğim için mutfağa doğru ilerledim. Şu an onun yanındaydı , ne yapıyorlardı acaba?Doruk'un ona dokunan ellerini kırmak istiyordum.

SAPLANTIWhere stories live. Discover now